POST GEZİ TRAVMALARI
10 YILDIR ÇEŞİTLİ STK'LARDA ÖZELLİKLE TOPLUMSAL TRAVMALAR OLMAK ÜZERE, ÇEŞİTLİ TRAVMALARA MARUZ KALMIŞ KİŞİLERLE ÇALIŞAN UZMAN PSİKOLOG AYLİN KULA GÜNEY'E MERAK ETTİKLERİMİZİ SORDUK.
Gezi Parkı direnişinin başlangıcından bu yana ne gibi psikolojik sorunlar dolayısıyla başvuruluyor? Genel başlıklar neler?
Gezi parkı direnişi sırasında psikolojik destek için alanda bulunan Psikologlar Derneğiyle bağlantı içindeyim. Psikolog arkadaşlarımın gözlemlerini ve kendi gözlemlerimi aktaracak olursam, Gezi Parkı direnişi sırasında başvuru sayısı yok denecek kadar azdı. Çünkü Gezi Parkı’nda birlikte bulunmanın ve direnişin ruhu birçok insana o kadar iyi geldi ki, olumsuz duygular bir yana daha çok, kendini eskiye göre daha da iyi hissettiğini söyleyen insanlar vardı. Ancak şu gibi durumlar için bizden destek istendi onu örnek verebilirim. Gezi Parkı’nda günlerce direnişte kalan ve orada kalan bir kişinin hastalanmış olduğu, ancak ben burayı bırakamam diyerek eve dönmek istemediği, doktorların kendisini ikna edemediği bilgisi bize ulaştı ve bu konuda bizden destek istendi. Direniş sırasındaki ruh hâlini en iyi anlatan örneklerden biridir bu.
Gezi direnişi aslında halen devam ediyor, ancak Gezi Parkı’nın boşaltılmasıyla her gün süren o tetikte olma hâli sona erdi. Şu anda benim ve psikolog arkadaşlarımın gözlemleri daha çok, bazı kişilerde kaygı düzeylerinde artış, uyku sorunları, kâbuslar, sosyal adaptasyonda zorluklar yaşandığı yönünde.
Bir insan Gezi sonrası travmasına bağlı bir rahatsızlık hissettiğini nasıl anlar? Hangi noktada bir uzmanla görüşmesi gerekir?
Birçok kişi yaşanan polis şiddetiyle beraber ağır fiziksel yaralanmalara, hattâ can kayıplarına, aşağılanmaya ve ayrımcılığa maruz kaldı ya da tanık oldu. Ayrıca yaşanan politik belirsizlikler ve engellenmeler kaygı düzeyini ve yaşanan olayın olumsuz etkilerini daha da arttırdı.
Kişi bu olaylardan sonra ve hâlâ yaşanmakta olan olaylarla beraber; zihninde travmatik olayla eşleşen, travmatik olayı hatırlatan her tür ses, görüntü, his ve kokuya karşı aşırı irkilme ve yoğun bedensel tepkiler (çarpıntı, kasılma, terleme, vb.) yoğun endişe, korku, panik, öfke, suçluluk, utanç duyguları yaşıyorsa, gün içinde olay anlarıyla ilgili gözünün önüne istenmeyen görüntüler geliyor, sesler ve kokular duyuyorsa, uyku problemleri, uyuma zorluğu ya da sürekli uyuma ihtiyacı duyuyorsa, sık sık tekrarlanan kâbuslar eşlik ediyorsa, iştahta aşırı artış ya da azalma varsa, bedensel şikayetlerinde artış yaşandıysa, dikkat ve konsantrasyon zorluğu, hafıza problemleri yaşıyorsa, iş aile ve arkadaş ilişkilerinde sorunlar yaşıyorsa bunlar travmatik bir olay sonrasında görülebilecek akut stres belirtileridir.
Eğer kişi bunlardan bir ya da bir kaçını yaşıyor ve bu yaşanılanlar kişinin günlük işlevselliği engelliyorsa, bir uzmandan destek alınılabilir. Bununla ilgili Psikologlar Derneği İstanbul Şubesi Travma Birimi bir yardım yönlendirme hattı oluşturdu, buradan ücretsiz destek alınabilir.
Gezi sonrası travmasına referans olabilecek, paralellikler taşıyan hangi olaylardan bahsedebiliriz?
Aslında Türkiye toplumsal travmalar cenneti bir ülke. Kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı, doğal afetler, işkence, trafik kazaları, politik şiddet vb. Bu kadar çok toplumsal travmaya tanık olmak insan için çok ağır bir süreç. Toplumsal travmalarda en önemli süreç adalet duygusunun sağlanması, ancak ülkemizde görmezden gelinen o kadar çok travma var ki insanların bu duyguyla baş etmesi çok zorlayıcı. Gezi direnişi aslında bugüne kadar görülmeyen, duyulmayan bütün acıların bir yansıması, insanlar içlerinde biriktirdikleri acıları, engellenmişliklerin yarattığı öfkeleri dile getirmenin, iyileştirmenin bir yolunu bulmak zorundaydılar ve buldular. Yıllarca eşinden şiddet görmüş bir kadın danışanım, sanki boğuluyorum suyun üzerine bir çıkabilsem nefes almayı sanki yeniden öğreneceğim demişti, sanırım hepimiz Gezi direnişi sayesinde boğulmak üzereyken nefes almayı öğrendik.
Gezi Sonrası sendromun dışında olayların bir de olumlu etkilerinden bahsetmek de mümkün sanırız. Özellikle Gezi Park'ının eylemcilerin elinde olduğu günlerde parka giden kimi depresyon hastalarında, parktaki ortamın iyileştirici etkisi olduğu söylendi. Daha önce psikolojik rahatsızlığı olanlarda, ne tür rahatsızlıklara ne tür etkide bulundu Gezi?
Gezi Parkı direnişinin iyileştirici gücü çok yoğundu. Çünkü toplumsal adalet duygusunun kaybına karşı insanlar hep birlikte yas tuttular, direndiler ve adaleti geri kazanmak için birlik oldular. Toplumsal kayıplarda ortak bir acı vardır ve ortak acılardan öğrenilebilecek en büyük şey, diğer acı çekenlere empati ve şefkat gösterebilmeyi öğrenebilmektir.
Kendini ülkenin, kendisinin ve çocuklarının geleceği için umutsuz hisseden herkes için Gezi direnişi iyileştirici bir rol oynadı. Ortak bir umut duygusu yerleşti, ki umut ruhsal rahatsızlıklar da dâhil olmak üzere en iyileştirici güçtür.
Yine bu açıdan baktığımızda eylemlerden sonra gerçekleşmeye başlayan parklardaki forumlarında bu tip sendromlara iyi geldiğini söyleyebilir miyiz?
Tabiî ki söyleyebiliriz. Ancak bunları sendromlarla kısıtlamamak lâzım. Toplumun bireyleri olarak hepimizin bu güce, dayanışmaya ve değişime ihtiyacı vardı. Gezi direnişi sonrasında devam eden forumlar insanlara bu dayanışmanın ve fikir birliğinin bitmediğini anlatarak peki şimdi ne olacak belirsizliğine de iyi gelecek bir ilaç oldu.
Gezi direnişiyle çeşitli aşamalarda ilgilenmiş olanların 1 ay boyunca günlük yaşamlarında işlerine yoğunlaşmakta sorun yaşadıklarını gördük. Şimdi bu rutin hayatlarıyla direniş arasında bir denge kurmaya çalışanlara ne öneriyorsunuz?
Evet çevremden, danışanlarımdan ve hattâ kendimden gözlediğim olağan bir tepki bu. Aslında forumların başlamasıyla birlikte, rutin hayatla direniş arasındaki denge kurulmaya başlandı. Fikir üreterek, katkı sağlayarak ama bir şekilde yaşamlarımıza da devam ederek yaşamaya başladık. Her toplumun farklı şekillerde kendini iyileştirme kapasitesi vardır, biz bunun yollarını bulduk sanırım. Kaybını yaşadığımız adalet duygusuyla baş etmek için toplum olarak direniş, dayanışma, umut ve mizahı kullanmayı öğrendik.
Gezi direnişinin uzaması veya hükümetin diyalogdan uzak sert reaksiyonuna bağlı olarak yeni olayların gelişmesi durumunda ne gibi rahatsızlıklar beklenebilir?
Rahatsızlık olarak adlandırmaktan çok belki ortaya çıkabilecek duyguları konuşabiliriz. Anlaşılmamak, görmezden gelinmek ve değersizlik baş etmesi zor duygulardır. Ancak bu duygular karşımızdakine değer verdiğimizde ve inandığımızda daha da zorlaşır. Şu anda takip ettiğim, gözlemlediğim kadarıyla bundan söz etmek oldukça zor. Hükümet şu anda toplumun yarısının dile getirdiği isyanı duymamakta inat ediyor ve insanlar da artık hükümeti bir otorite olarak görmekte zorlanıyor. Ben direnişe devam eden kişilerin bu dayanışma duygusuyla ruhsal açıdan daha da güçleneceğini düşünüyorum. Tabiî ki polis şiddetini, yaralanmaları, kayıpları ve gözaltı süreçlerini farklı değerlendirmek gerekiyor. Bunların hepsi kişileri ruhsal açıdan çok olumsuz etkileyecek travmatik olaylardır. Ve bütün bunlara maruz kalmak ve/veya tanık olmak da ruhsal yaralanmalara yol açabilmektedir. Kişisel kayıplarda yas süreçleri, toplumsal acı çekmede adalet süreçleri devreye sokulmalıdır. Eğer adalet sağlanamıyorsa bu da bir yas sürecine dönüşür, adaletin kaybının acısını taşıyan bir toplum hâline geliriz, bu hem kişisel hem toplumsal bazda taşınması oldukça ağır bir yüktür.