Bantmag

ERDEM DİLBAZ'a (NERDWORKING) sorduk
MEDYANIN İŞLEVİNİ NEREDEYSE TAMAMEN YİTİRDİĞİ BİR DÖNEMDE HERKES SOSYAL MEDYADAN OLAN BİTENİ TAKİP ETTİ. SEN DİRENİŞİN İLK GÜNÜNDEN İTİBAREN SOSYAL MEDYANIN NASIL DEĞERLENDİRİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORSUN? GÜNDEMDEKİ SOSYAL MEDYA DÜZENLEMELERİYLE İLGİLİ FİKİRLERİN NELER?

 

Ana akım medyanın işlevini yitirdiği aşikâr. Gücünü ise henüz kaybetmiş değil. Olaylar nezdinde bilgi akışı sosyal medyadan sağlanıyor, bilgiler karşılaştırılıp teyit ediliyor. Ana akım medyada ise kapsama alanı lüksünde devlet propagandası sürüyor. Direniş özelinde bakarsak sosyal medyanın işlevlerini sıralamakta fayda var.

 

Olay akışını birebir takip etme, güvenlik güçleriyle insanların karşılaştığı noktaları belirleme, hayatî önem taşıyan revirlerin yerlerini ve ihtiyaçlarını paylaşma, kara propagandaya karşı toplu hareket etme ve cevap verme başı çeken işlevler. Belki en önemli işlevlerinden biri de var olan mizahı paylaştırıp moralleri zinde tutması oldu. Gazdan kaçıp slogan attıktan hemen sonra kıkırdıyorduk. Yüzü gülen, kahkahalar atan biri akıl dışındaki her şeyi tiye alır, öyle de oldu. Sürecin herkes için katlanılır olmasını sağlayan etkenlerden biri de buydu.

 

Baskının olduğu anlarda insanlar hızlıca bir araya gelir ve iktidarlar için en korkutucu olan şey aslında o an başlar; insanlar birbirleriyle faydalı bilgileri paylaşmaya birbirlerini eğitmeye başlar. Direnişte kullanılan solüsyonlardan tutun da internet kesintileri zamanında sıradan kullanıcının DNS ayarlarını değiştirmeyi öğrenmesi gibi bilgiler hemen paylaşılır.

 

Hükümetin internet üzerinde kontrol isteği uzun zamandır biliniyor, karşıt eylemler de yapıldı zamanında. Ân itibariyle mutlak kontrol sağlayamadıkları tek medya sosyal medya. "Yalan dolan yazılıyor" diyorlar, doğrudur. Es geçtikleri nokta milyonlara varan kullanıcıların hepsinin aptal olamayacağı. Bir bilgi hakikati yansıtmıyorsa ânında düzeltmesini misliyle alıyor. Herkes bilginin değerini öğreniyor, ortalığa bir laf atarken gerçekliğini sorguluyor. Hükümetin gördüğü gibi homojen ve aptal bir kitle değil önümüzdeki. İnsandan insana farklılık gösteren milyonlarca zekâdan bahsediyoruz, önüne geçilebilecek değil birlikte yol alınacak bir kitle önümüzdeki.

 

Korkutma ve yıpratma amaçlı söylenen imkânsız ötesi zaman kaybettirecek 5 milyon tweet okumak ya da yazdıklarından dolayı yargılanmak gibi konulara hiç girmiyorum. İfade özgürlüğü var ve fikirler beyan ediliyor, herkesin ağzına bant takamazsınız; beğenmediğinizi görmezden geleceksiniz yoksa yaşanmaz bu dünyada. Hükümet nezdindeki açıklamaları ve taslakları incelediğinizde insanların kimliklerini açıklamadan fikirlerini söyleme hakkı olan anonimliği çiğneyecek yaklaşımı görüyorsunuz. Herkesin kendini tanıtarak kullanıcı adını tasdikleyeceği bir sistemden bahsediyorlar ki internetin doğasına aykırı. Gerçi Valimutlu ya da cbabdullahgul gibi ömrü billah o noktada kalacağını düşünüp de hesap açan devlet büyükleri zaten internetin sosyal noktalarına tamamıyla vakıf olmadıklarını bu temsiliyetle de gösteriyorlar. Somut sonuçlar alacak diyaloglara ilgili kesimler davet edilecek mi, sanmıyorum. Yasa ön hazırlıklarında birçok açık var; internet servis sağlayıcılar hakkında düzenlemeler yok, uygulamalar nasıl olacak belirsiz. Anlayacağınız alelacele, kullanıcıları korkutma ve baskı unsuru için altyapı hazırlayıp nabız yoklama manevralarını izliyoruz hükümetten. Baskının ecele faydası yok, çağın gerekliliklerini yerine getirmeyen hiçbir hükümetin sonu dostane bir hoşçakalla gelmemiştir.