CEREN OYKUT'A (SANATÇI) sorduk
“YARATICI VE ETKİLİ EYLEM” ADINA ÖNERİLERİN, BU KONUDA AKLINDAN GEÇENLER VAR MI? SANA EN ÇOK İLHAM VERMİŞ EYLEMCİLİKLER HAKKINDA NELER SÖYLEYEBİLİRSİN?
Şafak sökerken Gezi Parkı’nda sen ve ben
Bilmiyorum ki bu yazı “yazı” formatında mı olmalı? 31 mayıs sabahı parktan atılmış bitkin insanlardan biri de bendim. Ama tam da o gün içerisinde bir anda her şey ters yüz oldu, anlamlar değişti, zamanda sekmeler oldu. Artık kelimenin bütün anlamlarıyla “biz” vardık. O kadar yeni bir şey açıldı ki önümüze, bir akıl tutulması yaşıyorum, affınıza sığınarak, henüz zorlukla üretebiliyorum bu konuda. Çok narin ve kırılgan giden bu süreci düşüncelerimle rahatsız etmek istemiyorum.
En yaratıcı en etkili yöntemin biz-bizeliğin getirdiği sakinlikte ve günlük hallerde olduğunu düşünüyorum. Neysek oyuz, gerçeğiz.
80 ve 90 kuşağının deneyimlediği yarım yamalaklık ve acizlik duygusu yeni bir yaşam formu önermekte. Sakin, kendi hâlinde, dalgacı, cüretkâr, ukala, aldırmaz, duyarlı, sevgi dolu, davetkâr.
Sloganlar doğaları gereği zamanla kalıplaşsalar da, bu direnişte ortaya çıkan yeni sloganlar türkü, tekerleme, fıkra veya belki de sadece bir davet gibiler, anlık sorunlara çözüm oldular, şiddeti etkisizleştirdiler, o anda belki de düşünülmeden ortaya çıktılar, taraftarların da tecrübesiyle yepyeni bir kimyaya büründüler.
Çünkü aslında hedef gözetmeyen, herkese (hepimize) ayna tutan, sadece varlığını haykıran ve var olmayı düşleyen bir direniş bu.
Kamusal şaheserin içerisinde unutamadığım iki manzara var: gülümseyen kaldırım taşları ve barikatın bir köşesine oturmuş gazete okuyan amca. Eylemlilik hâlini yaşarken yaratarak bulduk, birçoğunu belki eylem olsun diye bile yapmadık, kurduğumuz yeni hayatımızda ancak gönlümüzce yaşayarak yeni eylemler keşfedeceğiz. Hiçbir yer bize ait değil ve her yer bizimdir. Ayrıca tek bir bünye olmak için değil, ayrışmak, korkmamak ve olabildiğince farklı fikirlerle donanmak için direnmeliyiz. Bu sadece bir direniş değil, aynı zamanda çok boyutlu, geniş bölgelere yayılmış bir "yaşam alanı açma" eylemidir. Anonim bir sanat geleneği oluştu bile. Ne mutlu bu serin ve kalabalık havuzda balık gibi gezene!
Canımız ne istiyor?
Terlikleri ve mini etekleriyle gaz yemeye gelmiş kızlara, şarkılar söyleyerek direnen binlerce çapulcuya buradan fikir verecek değilim, hepimizden öğrenecek çok şeyim var. Eylem ve slogan önerisinin satırlarda değil yaşam alanlarında olmasından zevk alıyorum ama mutlaka yaz boyunca yüzme eylemleri yapmalıyız. Yılların acısını çıkartmak için Emirgan'da, Yeniköy'de, Bebek’te, Kandilli’de özellikle bütün kadınlar beraberce denize atlayalım, yüzelim, kolluklarla ve simitlerle, ıslak mayolar ve terliklerimizle boğaz kahvelerine dondurma yemeye gidelim.