PINAR ÖĞÜNÇ'e (gazetecİ) sorduk
MEDYA GRUPLARI BOYKOT EDİLİYOR, BANKALAR BOYKOT EDİLİYOR, YANDAŞ ŞİRKETLER GENEL OLARAK BOYKOT EDİLİYOR, AVM'LER BOYKOT EDİLİYOR; TÜKETİM ALIŞKANLIKLARI VE YAŞAM TARZINI DEĞİŞTİRMEK GEREĞİ KONUSUNDA BİRÇOK İNSAN HEMFİKİR... KİTLESEL ETKİN BOYKOTUN NASIL OLABİLECEĞİ HAKKINDA SENİN FİKİRLERİN NELER?
Farklı başlıklardaki bütün bu tepkilere verilmesi gereken doğru isim “boykot” mu emin değilim. Gezi Parkı direnişi azımsanmayacak kadar çok insanda bir “silkinme” yarattı, bu kesin. Ama iktidar ve sermaye güdümünde bağımsızlığını yitiren medyayı sadece bugünden sonra satın almama kararı vermek değil, şimdiye dek o medyadan verilmiş haberlerin muhasebesini yapmak da önemli. Bir de meselenin adını tam koymak...
Her tür iktidar ve sermayenin tesirinden uzak, mutlak basın özgürlüğü olabilmeli talep. AVM'lere gitmemek bir tavırdır, fakat tek başına büyük dönüştürücü bir yanı yok. Yani bu tepki, herkesin kendi mahallesinden başlayarak her nevi kentsel dönüşüm projesine, her tür AVM projesine tavır koymasıyla, “kent hakkını” talep etmesiyle anlamlı. Gerçekten neoliberalizmle ilgili bir dert varsa, bunun “yandaş sermaye” ya da değil diye ayrılmasını da çelişkili buluyorum. Hattâ “x grubunu destekleyelim” kampanyaları saçma geliyor. Sermayenin tek rengi vardır ve her daim kendi çıkarı için çalışır. Öyle yelkenleri hemen indirmemek gerekiyor. Velhasıl diyeceğim şu, hiç azımsadığım sanılmasın, söz ettiğim “silkinme” toplumların normal seyrinde uzun yıllara yayılır. Biz hızlandırılmışını tecrübe ettik, ediyoruz.
Bu silkinişin adalet, eşitlik ve demokrasi temelinde tutarlı bir politik tavra dönüşmesi önemli. Bunun da nüveleri yok değil.