Bantmag

MICK HARVEY GENÇKEN DİNLEDİĞİ MÜZİKLERİ BANT MAG.’A ANLATIYOR...

 

13-15 yaşların arasında en çok sevdiğin iki albüm neydi?

O yaşta kendi seçimim olan müzikleri dinlemiyordum pek. Ağabeyimin 60´lar sonundan 70´lere uzanan her çeşit albümü vardı ve bunun benim üzerimde büyük etkisi oldu. O zamanlar hangi albümün benim için daha önemli olduğunu ölçmek zor. Şimdi isimlerini hatırlayıp bu soruya bir cevap olarak vermem gereken albümler aslında bir açıdan o dönemden hâlâ severek dinlediğim albümler ki diğerlerinden bahsetmek saçma olur. O yüzden en sevdiğim iki albüm için Songs of Leonard Cohen ve The Best of The Easybeats diyebilirim.

 

Bu albümlerle nasıl tanıştın?

Ağabeyimin bir sürü Leonard Cohen albümü vardı ama hep gözüme bu albüm ilişirdi. The Easybeats, 60´ların ortalarında Avusturalya´da çok ünlüydü. 13-15 yaşlarımda ben de onların o dönemlerini hatırladım ve 60´ların muhteşem müziğini tekrar keşfettim. Çoğu insan Easybeats´in Friday on My Mind’dan önceki ilk çalışmalarını bilmez. Ama bu dönem harika bir dönemdi. 60’ların en iyi gruplarından.

 

Bir söz yazarı ve müzisyen olarak bu albümlerin senin üzerinde ne gibi etkileri oldu?

Cohen´in müziğimdeki etkisini anlatmaya bile gerek yok, bu apaçık ortada. Sanırım İngilizce dilindeki en iyi söz yazarı Leonard Cohen’dir; o yüzden Cohen mübalağa bile edilemez. Ve sanırım karamsar müziğinin etkileri hâlâ çalışmalarımda mevcut. The Easybeats ise bana, hayatım ve kariyerim boyunca takdir ettiğim o ham enerji ve canlılığın yolunu gösterdi.

 

Peki hayatının bu döneminde başka neler senin için önem kazandı? (Yani başka hangi kitaplar, filmler ve diğer kültürel öğeler.)

Başka bir şey önem kazanmadı. O zamanlar bir şeyden hoşnut olmayan huysuz bir ergendim ve kültürel şeylerle birkaç yıl daha geçene kadar ilgilenmeye başlamadım.

 

16-18 yaşların arasında en çok sevdiğin iki albüm neydi?

The Velvet Underground´ın 1969´u ve Ziggy Stardust.

 

Peki bu albümlerle nasıl tanıştın?

1969, çift CD´den oluşan harika bir canlı albüm ve bu albüm Velvet´in çalışmalarıyla olan ilk tanışmamdı. Albümde grubun kariyerinin başından beri yaptığı şarkılar yer alıyor. Üstelik Lou´nun Loaded albümünde, soğuk algınlığı ya da buna benzer nedenden dolayı, stüdyoda söylemediği şarkıların kayıtları var. Bu albüm elime ilk nasıl geçti emin değilim ama o zamanlar 1969 elden ele geziyordu. Daha sonraları araştırıp tüm orijinal stüdyo albümlerini buldum.

 

Bu soruya cevap olarak Bowie´nin bir sürü albümünden bahsedebilirdim ama, sanırım Ziggy Stardust, 70´lerdeki diğer albümleri de göz önüne alındığında Bowie için, bir şarkı sözü yazarı ve rock star olarak dönüm noktası. Çünkü Bowie´nin 70´lerdeki diğer albümleri yavaş yavaş daha sanatsal bir hâl alıyor ve basit söz yazarlığından uzaklaşıyordu. Ziggy Stardust albümü aynı zamanda beni içine çeken ilk Bowie albümüydü, o yüzden bende yeri ayrıdır.

 

Bir söz yazarı ve müzisyen olarak bu albümlerin senin üzerinde ne gibi etkileri oldu?

The Velvets, müziği ve müziğe olan yaklaşımıyla her zaman bir kilometre taşı olarak kalacaktır. Blues değil, neredeyse “klasik” rock ama oldukça basit ve minimal; 20. yüzyılın sonundaki klasikler gibi ama aynı zamanda tam anlamıyla da rock. Ziggy Stardust´ın işlerimde süregelen kalıcı bir etkisi olduğunu söyleyemem. Şiirsel olarak neredeyse saçma ve çocuksu ama buna rağmen oldukça çekici ve sevilebilir. Bowie´nin 70’lerin sonundaki çalışmalarından bazıları muhtemelen beni etkilemeye devam etmiştir.

 

Peki hayatının bu döneminde başka neler senin için önem kazandı?

O dönemlerde edebiyatla ilgilenmeye başlamıştım. Özellikle 20. yüzyıl İngiliz edebiyatıyla. Evelyn Waugh ve Sakı okuyordum ama yine de kendi başıma müzik yapmaya başlamak daha çok ilgimi çekiyordu.

 

Peki 19-20 arası en sevdiğin iki albüm hangileriydi?

The Stooges´in ilk albümü ile Modern Lovers´ın ilk albümü.

 

Bu albümlerle nasıl tanıştın?

Her iki albüm de 1977 yılında Melbourne´da new wave ortamının başlarında tekrar popüler oldu. Sanırım bundan birkaç yıl öncesinde çıkmışlardı ama sonra ortaya çıkan bu yeni müzikle beraber insanların tekrar ilgisini çekmeye başladılar. Bu dönemden önce insanların ulaşabildiği tek Stooges albümü Raw Power´dı ve ben de 70´lerin sonuna kadar Funhouse´u ya da ilk albümlerini duymamıştım. Bir devrim niteliğindeydi. Bence ilk Modern Lovers albümü hâlâ gelmiş geçmiş en iyi 10 rock’n’roll albümünden biridir. Müthiş bir hissiyat; ham ve heyecan uyandırıcı, üstelik çılgın ve de garip.

 

Bir söz yazarı ve müzisyen olarak bu albümlerin senin üzerinde ne gibi etkileri oldu?

Her ikisi de çok net bir şekilde özgünlükleri ve kendilerine olan inançlarıyla zenginleşen basit albümler. Sizi sadece bulunduğunuz yerden alıp bir gezintiye çıkarıyorlar. 70’lerin sonundan beri müzikte basitlik gibi bir tutumum var. Böyle albümler duyduktan sonra benim için artık geri dönüş olmadı. Kaba bir rock müziği yapmıyorum. İşlenmemiş, çiğ ortamların potansiyeline olan inanç ve de basit bir yaklaşımla kişinin yaratabileceği sadelik, kendi yolumu kendi kendime bulmamı sağladı.

 

Peki hayatının bu döneminde başka neler senin için önem kazandı?

Filmlere olan gerçek tutkum da özellikle de Kanal 9´da gece geç saatlerde verilen filmler sayesinde bu dönemde oluştu. Sabahın 5´ine kadar uyumadan bu filmleri düzenli olarak izlerdim. Sunucu bir çeşit film manyağıydı ve benim de sinemaya olan tutkum hiç geçmedi. Hâlâ en beğendiğim filmleri o dönem izlemişimdir.

 

Eğer varsa, hayatında başka hangi önemli bir olay müzisyen olma konusundaki kararını etkiledi?

Aslında bu karar kazaraydı ama o zamandan beri de bunun tadını çıkarıyorum. Yani demek istediğim, müzik yapmaya başlamam bir tesadüftü.