STEVE GULLICK, BU YAZKİ VODAFONE ISTANBUL CALLING ETKİNLİKLERİ KAPSAMINDA BANT MAG.’IN DAVETLİSİ OLARAK MILK GALLERY’DE “EMERGENCE” İSİMLİ ENFES BİR SERGİ AÇMAYA HAZIRLANIYOR…
Aralarında efsane Nirvana fotoğraflarının da bulunduğu, erken 90’lara ait karelerin yer aldığı “Emergence” sergisi, 22 Mayıs’ta Milk Gallery’de açılıyor ve 5 Haziran’a kadar gezilebiliyor. Nefesinizi tutun ve Steve Gullick’in küçükken neler dinlediğine kulak verin.
13-15 yaşların arasında en çok sevdiğin iki albüm hangileriydi? Bu albümleri nasıl keşfettin?
(1980-82)
*Queen - Queen
Küçüklüğümde ailem Margaret ve Abe ile çok zaman geçirirdi, akşamları onlara gidip eğlenirlerdi. Ben de yere yatıp kulaklıkla oğulları Andy’nin plaklarını dinlerdim. Queen’in ilk albümü ve “Live Killers” vardı. Orada geçirdiğim gecelerin sonucu olarak kafayı Queen’e iyice takmıştım. Sürekli Queen dinliyordum. Bu albümde “The Night Comes Down”un beni uykuya doğru epik, sakin bir yolculuğa çıkardığını hatırlıyorum.
*Queen - The Game
Tam anlamıyla bir Queen hayranı olmamdan sonra çıkardıkları ilk albümdü bu. Radyoda “Play The Game”i duyduktan sonra, albüm çıkaracaklarını bilmeden Woolworths’e koşup single’ı almıştım. Bu yüzden albümü alacak parayı biriktirmem uzun sürmüştü; piyasa çıkışından bayağı sonra alabilmiştim. Sürekli Woolsworths’e gidip plağa baktığımı, alacak kadar param olmasına kalan haftaları saydığımı hatırlıyorum. Gittiğim ilk konser 1982’de Milton Keynes Bowl’da Queen idi.
Bu albümler şu an hayatının hangi dönemini temsil ediyor?
Çok mutlu bir çocukluğun sonuyla, müziğe olan hayat boyu aşkımın başlangıcını.
Bu yıllar arasında başka nelere ilgi duydun?
Diğer büyük tutkum: fotoğraf.
16-18 yaşların arasında en çok sevdiğin iki albüm hangileriydi? Bu albümleri nasıl keşfettin?
(1983-85)
*The Associates - Sulk
16 yaşında sosyal bir insan olmaya ve evden çıkmaya başladım (bundan önce genellikle odama kapanıp Queen dinliyordum). Arkadaşım Tony’nin evindeydim. İyi bir müzik zevki vardı ama orada dinlediğim açık ara en etkileyici şey Sulk idi. Harika bir albüm!
*The Waterboys - This Is The Sea
1983’de radyoda The Waterboys’un “December” şarkısını dinledim ve zamanla bütün albümlerini aldım. “This is the Sea”nin çıkışı 1985’de üniversiteye gidip konserlere gitmeye başladığım zamana denk geliyor.
Bu albümler şu an hayatının hangi dönemini temsil ediyor?
Bu dönem havalı olmaya çalıştığım ve kız arkadaşa ihtiyacım olduğunu fark ettiğim dönem. Moda açısından çok talihsiz bir zamandı ama en azından hepimiz aynı şeyi yaşıyorduk. Yine bu dönemde yeni ve heyecan verici müzik arayışım ön plandaydı. O zamanlar bulduğum birçok şeyi hâlâ dinlerim. Çok fazla radyo dinliyordum, John Peel Show’un bazı bölümlerini kaydediyordum. Politik ve sosyal farkındalığım oluşmaya başladı.
Bu yıllar arasında başka nelere ilgi duydun?
Dürüst olayım - kültürel açıdan bomboş sayılırım. Müzik ve fotoğrafa olan sevgim diğer her şeyi imkansız kılıyor. Her zaman bütün eforumu bunlara harcadığımdan başka hiçbir şeye zamanım kalmıyor.
19-20 yaşların arasında en çok sevdiğin iki albüm hangileriydi? Bu albümleri nasıl keşfettin?
(1986-87)
*The Go-Betweens - Liberty Belle & the Black Diamond Express
Bu albümü çok seviyorum. Nasıl bulduğumu hatırlamıyorum ama dürüst olmak gerekirse ne zaman bu albümü dinlesem kendimi harika hissediyorum. Sanırım beni çeken albümün kopuk ruhu ve kırık kalpli şarkı sözleriydi.
*Velvet Underground - Velvet Underground
1986’da South Bank Show’un bir bölümünde The Velvet Underground’u görmüştüm. Duyduğum ve gördüğüm şey karşısında afallamıştım; beni derinden etkilediler. Benim gözümde Velvets dokunulmazdır. Her şeyi doğru yaptıklarını düşünüyorum. Heyecan uyandırıcı, tavizsiz, güzel ve sertler.
Bu albümler şu an hayatının hangi dönemini temsil ediyor?
Garip bir zamanımdı. Saçımı uzattım. İki yıldır birlikte olduğum ilk adamakıllı sevgilim beni terk etti. Üniversitede fotoğraftan kaldım. Coventry’den Londra’ya taşınmaya çalıştım ve başarısız oldum. Coventry’de litografik basım yapmaya başladım; olmak istemediğim bir yerde nefret ettiğim bir iş yapıyordum. 1988’de Londra’da bir basım işi bulmamla şansım döndü. Neredeyse her gece konserlere gitmeye başladım. Harika müziklerle karşılaşıp bugün ne halt isem o olmakla uğraştım.
Bu yıllar arasında başka nelere ilgi duydun?
Çok meşguldüm, boş zamanımın hepsini müzik dinlemeye, konsere gitmeye, fotoğraf çekmeye, fotoğrafları karanlık odamda basmaya ve kız arkadaşımla görüşmeye harcıyordum. 1988’de (21 yaşındaydım) Londra’da yaşıyor, gündüzleri litografi basımı yapıyor ve geceleri eğlenmek için müzik fotoğrafçılığı yapıyor ve Helter Skelter diye bir fanzinde çalışıyordum. 1990 Şubat’ında haftalık müzik gazetesi Sounds benden fotoğraf istedi ve daha sonra bu durum düzenli bir hâle geldi. Böylece baskı yapmayı bırakabildim ve o zamandan beri profesyonel müzik fotoğrafçılığı yapıyorum. Şimdiki zorluk işimi yapmaya devam edebilmek.