PAS SARISI VE KÜF YEŞİLİ, GÖRKEMLİ BİNALARIN YALNIZLIK MÜCADELESİNE TERCÜMAN OLUYOR...
Çocukluğundan beri terk edilmiş yapılara vurgun olan Matt Lambros, birçoğumuz için “perili köşk” seviyesinde kalan bu merakı üretimlerinin merkezi hâline getirmiş. Amerika’daki yalnız hastaneler, sinema ve tiyatro salonlarının peşine düşerek hikâyelerini öğrenmeye kendini adayıp, kimsenin girmediği yerlerde saatlerini geçirerek gördüklerini belgelemek için kolları sıvamış. New Yorklu fotoğrafçıyı, Abandoned Theatres serisi eşliğinde dergiye davet ettik ve çürüme estetiğinin ardında yatanları biraz anlattırdık.
Öncelikle neden terk edilmiş yapılar? Biraz açabilir misin?
Terk edilmiş yerlere karşı duyduğum hayranlığın büyük bir kısmı zaten yapıların kendi içinde gizli. Bu yapı neden inşa edilmiş? Kim inşa etmiş? Neden terk edilmiş? Ve geriye ne kalmış? İşte tüm bu soruları bu yerleri keşfederek ve araştırarak cevaplayabilmeyi umuyorum.
Terk edilmiş bir yere ilk girdiğin zamanı biraz anlatabilir misin? Nasıl bir yapıydı? Neredeydi? Ne hissettin?
Gençken birkaç tane terk edilmiş ambara girdiğim olmuştu; ama gerçek anlamda keşfettiğim ilk terk edilmiş yer New York, Milbrook’taki bir okul binasıydı. İçeri girerken biraz korkuyordum, ama aynı zamanda bulunmaman gereken bir yerde oluşun verdiği bir heyecan da vardı.
Terk edilmiş farklı yerlerin ne gibi ortak özellikleri oluyor?
Soyulmuş duvar boyası, dökülen sıva, küf, kırık camlar ve –içeriye kaç kişinin önceden girdiğine bağlı olarak– grafiti.
Çalışmak istediğin yapılar hakkında nasıl araştırma yapıyorsun? İçlerine girip fotoğraf çekmek her zaman kolay bir iş olmasa gerek...
İnternette ve de kütüphanelerde araştırma yapıyorum. Bazı binalara ulaşmak inanılmaz kolay, bazıları ise insanı uğraştırıyor. Sadece binaya ulaşmak için bir sürü insanla irtibata geçmem gerekiyor. Ayrıca, orada başıma gelebilecek tehlikeli herhangi bir durum karşısında şikâyette bulunmayacağıma dair belgeler imzalamam gerekebiliyor.
Bir çekim genellikle ne kadar sürüyor?
Genellikle 8-12 saat sürüyor. Ama fotoğraflayacağım bir yere, sadece bir kere gitmek yetmiyor.
Hiç Amerika dışında bir yerde, yine bu tür çalışmalar yapmayı düşünüyor musun? Amerika’yı bu anlamda farklı kılan şeyler var mı?
Amerika dışında da fotoğraflamak istediğim yerler var. Er ya da geç tüm dünyayı keşfetmek isterim aslında. İngiltere’de birkaç tane terk edilmiş sinema salonu var, ama sanırım en iyi sinema salonları Amerika’da.
Harika binaların terk edilmiş ve çürümüş fotoğrafları, kırık dökük duvarlar, yosun tutmuş zeminler... Tüm bunlarla insanın içini bir çaresizlik kaplıyor. Ama aynı zamanda bu çaresiz yapıları inanılmaz güzel bir estetikle sunuyorsun. Bu tezat senin üretimin hakkında ne söylüyor olabilir?
Yapıları aslında biraz belgesel tadında sunmaya çalışıyorum, ben oradayken ne gördüysem insanlara da onu göstermeye çalışıyorum. Fotoğrafı bir kere çektikten sonra üzerinde çok oynama yapmıyorum. Fotoğrafı gören insanların bu yapıları şu anki durumlarında, olduğu gibi algılamalarını istiyorum.
Eğer finanse edilebilseydi bu yapılarla ne yapılmasını önerirdin? Günümüzde bu yapılar nasıl yaşatılabilinirdi?
Sanırım sinema salonlarının birkaçı restore edilebilir, ama her yerin bir performans sahnesini destekleyip ayakta tutabilecek izleyicisi olmadığının da farkındayım. Aynı zamanda bu tür binaların yeniden kullanım için uyarlanmasını destekliyorum. Bazı sahneler binaların güzel iç mimarisi bozulmadan restoranlara, spor salonlarına, kiliselere, vb. dönüştürüldüler.
İşlerinde gözlemci konumunda mısın sence yoksa daha eleştirel bir yaklaşımın mı var?
Bu yapıları belgelerken daha gözlemci bir rolüm var, ama bu yapıları restore etmeye çalışan gruplara yardım edip beraber çalışmışlığım da var.
Şu anda ne üzerine çalışıyorsun?
Amerika’nın güneyine gidip oradaki terk edilmiş yapıları çekmeyi planlıyorum.
Lütfen bize hayran olduğun bir fotoğrafçıdan bahseder misin?
Hiroshi Sugimoto’nun çalışmalarına hayranım. Amerika’nın her yerinde sinema salonlarını film hâlâ perdede oynarken fotoğrafları ve film bitene kadar da çekim sürdü. Sonuç, çok büyük parlak bir perde ve salonun gölgelenmiş birkaç detayı.