Bantmag

X-İST’İN GENÇ SANATÇILARINDAN FATİH ALKAN, “PENN HAKKINDA KISA BİR FİLM” ADLI YENİ SERGİSİYLE KARŞIMIZA ÇIKMADAN ÖNCE BANT MAG. SAYFALARININ KONUĞU OLDU. KENDİSİNDEN, BİR FİLMİN HİKÂYESİ GİBİ KURGULADIĞI SERGİSİNİ BİZLER İÇİN ANLATMASINI İSTEDİK.

 

“Penn Hakkında Kısa Bir Film” adlı serginle 4 Nisan’dan itibaren x-ist’te olacaksın. Sergideki çalışmaların nasıl ortaya çıktı? Serginin bütününe hakim olan hikâye nedir?

Sergide bulunan çalışmalar üç yıllık bir çalışmanın sonunda ortaya çıkan karelerin arasından birer seçki niteliğinde. Her biri farklı karakterler üzerinden bağımsız hikâyeleri anlatan eserler olmasına karşın, genel hikâye serginin ana karakteri olan Penn’in görebildiği dünyayı, bazı karakteristik özelliklerini ve ruh hâlini yansıtmakta. Bu özelliklerden bazıları sahnelerin içerisine gizlenen çocukluk korkuları, örneğin, kalabalıklardan kaçma hissi olarak karşımıza çıkıyor.

 

Bir kareyi kurgularken nelerden ilham alıyorsun? Bir hikâyeyi oluşturma sürecini ve onun çekim aşamasının nasıl geliştiğini anlatabilir misin?

Hikâyelerin oluşmasını yaşadığımız dünyanın kaygılarından uzaklaşarak, diğer bir deyişle uzun süre kendi başıma kalmaya çalışarak sağlıyorum.  Daha sonra  mekân ve karakter bu temelden başlayarak, çekim esnasında hikâyeye renk vermekteler. Çok uzun bir hazırlık süresi yoktur. Kullanılan mekânlardan dolayı kısıtlı zamanlarda hareket edilmelidir. Bu baskı hikâyenin şeklinin net ve kararında oluşturulması için bende oluşan dürtüdür.

 

Bu serginin çekimleri için eski film makaralarını kullanmaya nasıl karar verdin?

Analog makinelerle yapılan çekimlerin biraz daha kafa yorularak çekildiğini düşünüyorum. Üstelik eski fotoğraflara baktığımda, içerisindeki karakterlerin, mekânların günümüzdeki durumlarını sorgulamaktan kendimi alıkoyamıyorum. Bu durumdan yola çıkarak eski fotoğraflardaki tat ve dokunun insanı kendine çeken hissini aşılamak benim karar verdiğim değil, kendimi içinde bulduğum bir durum oldu.

 

Çalışmalarını sürdürürken izlediğin belli ritüeller var mı yoksa her şey senin için doğaçlamalar ve tesadüfler üzerinden mi gelişiyor?

Tesadüfler ve bekleyiş diyebilirim. Hikâye oluşturucu faktörleri birazcık kendi kendini tamamlaması için zamana yayarak bıraktığımda, bir süre sonra artık zamanı geldi deyip harekete geçiyorum genellikle.

 

Gündelik hayatta en çok kimlerin/nelerin fotoğraflarını çekmeyi seviyorsun?

Gözüme ilginç gelen her şeyi çekmeyi ve arşivlemeyi severim. İleride bana ilham ve fikir verebilir.

 

Çalışmalarını sıkça takip ettiğin ve senin sanat anlayışın üzerinde de büyük etkisi olduğunu düşündüğün fotoğrafçılar kimler?

Andrei Tarkovski ve Krzysztof Kieslowski, fotoğrafçı olmasalar da sinematografileriyle beni hep etkilemiştir.

 

Sergi dışında şu sıralar seni neler meşgul ediyor? Şimdiden belli olmaya başlayan planların nedir?

Endüstri ürünleri tasarım firmasında proje mühendisi olarak çalışmaya devam ediyorum. Bunun dışında kalan tüm zamanımı yeni karakterler, yeni mekânlar ve biraz da deneysel fotoğrafçılıkla ilgili fikirler geliştirerek geçiriyorum. Sergi sonrası biraz daha detayları netleştirip çalışmalarıma devam edeceğim.