Bantmag

“HİKÂYELERİME KİM BAKACAK?” THE KNIFE’IN DÖNÜŞ PARÇASI “FULL OF FIRE” VE 9 DAKİKALIK VİDEOSUNUN KİLİT CÜMLESİ BU. 


Tarihî hikâyeler, politik hikâyeler, şahsi hikâyeler…Ve hepsinin pop kültürün görselliğiyle kesiştiği noktada cinsiyet ve cinselliğe dair hikâyeler... Kısa bir süre öncesine kadar, görsel pop hikâyelerimizin bakıcılığını yapan ve onlarla birlikte onları seyreden kuşağı da manipüle eden hep MTV idi. Bugün müzik kanalları artık müzik yerine reality şov yayınladığından ötürü, görevi devralan onun internetteki uzantıları. Teknoloji farklı, ama anlatıcılar hâlen aynı. 1980 sonlarında yapılan bir araştırmaya göre MTV’de yayınlanan videoların yüzde 80’i erkek müzisyenlere ait; bu videoların yarısı kadını kişilikten bağımsız bir seks objesine indirgiyor ve yüzde 16’sı yoğun oranda çıplaklık içeriyor. Erkekler için erkekler tarafından yapılan videolar bunlar. Bugün yaş ortalaması düştü, hikâye anlatıcıları ortadan kalktı; David Guetta, Flo rida gibilerin sahil kenarı bikini fantezilerini izliyoruz. Çıplaklık çok daha fazla, ama cinsiyetlerin sunumuna dair değişen bir şey yok. Her şey çok sıkıcı, çok yavan, çok hetero ve çok normal.
 

The Knife’ın feminizm, queer kültürü ve toplumsal cinsiyet bilincine adanmış “Shaking The Habitual”ı ve özelde “Full of Fire” çok uzun zamandır beklediğimiz müthiş heyecan verici bir başkaldırı. Son nefesini veren müzik videosu kültürünün, ölmeye yüz tutan erotizmin, ana akım pornografiye teslim olmuş mekanik seksin, popta ölmekte olan politik bilincin ve hepsinden de öte kalıplara sığmayan cinsel eğilim ve arzuların geri dönüşü… Nefes aldırıyor izleyene. İsveç’ten son birkaç yıldır dalga dalga yayılan feminist porno yönetmenlerinden Marit Östberg’in (evet, istisnaî şekilde bir kadın yönetmen) elinden çıkma video, beyaz ve erkek egemen hetero cinselliğin karşısına queer cinselliği, fetişi, korkuyu, kaybetmeyi, kesişmeleri, çirkinlik olmadan var olamayan güzelliği getirmesiyle çok insanî, çok gerçek.

 

Sadece tenler çarpışıyor, arzular değil

Güneş yağıyla parıl parıl parlayan bedenler, patlamak üzere olan göğüsler, filtrelenmiş kusursuz kalçalar ve vaat edilen sonsuz tatil yok burada. Gündelik akışın içerisinden ince göndermeler, cinsel ve ruhsal gerilim anları, yaşlı ve çirkin bedenler, genç ve tutkulu bedenler, deri, metal, kusurlar, lekeler ve yaralar var. Alternatif kültürün kendi düşünsel bunalımları içerisinde unutarak kendi sonunu hazırladığı ilkel bir cinselliğin farklı boyutları var. Lider yok, takipçiler yok. İnsanlar var. Sadece tenler değil arzular da birbirleriyle çarpışıyor, çatışıyor.

En son ne zaman erkekler tarafından erkekler için yapılmamış bir seks temsiline rastladık diye düşününce MTV’de dönenler içinde akla gelen nadir videolardan biri Death in Vegas’ın “Hands Around My Throat”u. Erkek fahişelerin peşindeki bir kadının kirli fantezilerini anlatan video, ismiyle de görselliğiyle de mazoşizm göndermesi yapıyordu. Ve bugün Google’a girip en seksî videolar listelerine baktığınızda karşınıza çıkan Benny Benassi’nin “Satisfaction”ı ya da Eric Prydz’ın “Call on Me”si, plastik aerobik videolarından çok daha gizemli ve seksîydi. Anaakım rap ve hip hop âleminin çoğunlukla kadın düşmanlığına dayalı, politik doğruculuktan uzak duran, sadece fanteziler açısından bakıldığındaysa stereotip dolu olmalarından ötürü hiç de uyarıcı olmayan yavan videolarından da... Ciara’nın “Love,Sex and Magic” videosu ne kadar abartılıysa, Katy Perry’nin “I Kissed a Girl”ü de o kadar zararsız. Rihanna’nın “S&M”iyse daha SM (sadomazo) pratiklerinin ne olduğunu bilmeden “daha sert, daha azgın” olmaya soyunan bir şaka. Depeche Mode’un vakt-i zamanında “Master and Servant”la SM (sadomazo) ya da “Freelove”la poliamori (çoklu aşk) göndermesi yapmak için böylesi klişe kadın tasvirleri kullanmaya ihtiyacı yoktu. Mark Romanek’in en iyi videolarından, Nine Inch Nails için çektiği “Closer”, farklı cinsel eğilimlerin ne kadar sanatsal şekilde müziğe eklemlenebileceğinin en sıkı örneklerindendi. Mesele her zaman göstermek değil. Yakın dönem pop tarihinin görece en seksî videolarından biri hâlâ Britney Spears’in “I’m a Slave 4 U”su, çünkü Christina Aguilera’nın “Dirrty”deki sözde agresif cinselliğinden farklı olarak ufak da olsa patlamayan görselleriyle hâlâ sürpriz faktörü içeriyor.

Duran Duran’dan Rammstein’a 30 yılda değişenler ve yasaklar

MTV’nin “Video Killed the Radio Star” diyerek başlattığı tarihi en başından bu yana cinsellikle yüklü. Yine 80’lerde yayınlanmış bir araştırmaya göre dönemin videolarının yüzde 80’i cinsellik içeriyor. Bugün bu rakam daha yüksek olabilir. Ne de olsa videolarda da pazar kuralları geçerli ve pozitif hisler uyandırmak için kullanılması gereken en büyük silahlardan biri seks. Ve seksin son 30 yılda çıkmış videolar içerisindeki evrimi, pop kültüre dair sadece cinsiyet meselesini değil birçok farklı şifreyi çözüyor. Ana değişim, seksî ya da erotik olmaktan, neoliberalizm dönemde pornografik ve müstehcen olmaya giden yol. Pornografinin medyada, savaş resimlerinde, televizyon dizilerinde sunumunun etkisi, medyanın pornografikleşmesi, müzik videoları için de geçerli.

Bugün pornografiden bahsediyoruz. 1981 yılındaysa Duran Duran’ın “Girls on Film”i, çamur içinde güreşen üstsüz kadınlar yüzünden editlenmek zorunda kalmıştı. Duran Duran’ın amacı zaten provakatif olmak ve videoyu gece kulüplerinde ve Playboy gibi kanallarda yayınlatmaktı. Provakasyon, sonraki yirmi yılın en seksî videolarının itici gücüydü. Enigma’nın “Sadness”ı din ve erotizmi bir araya getirerek provoke ediyordu; bugün hâlâ gelmiş geçmiş en seksî videolardan sayılabilen Madonna’nın “Justify My Love”ı ise farklı cinsel pratikleri sunarak... Ortada hikâyeler vardı o zaman. Bedenin kendisinden öte hikâyenin kendisi iç gıcıklardı. Bazen Laura Branigan’ın maskeli “Self Control”unda olduğu gibi. Gösterilen değil gösterilmeyen… Bugün Rammstein “Pussy” ile her şeyi gösterip gerçek cinsel birleşme sahneleri sunduğunda, fantezi yoksunluğundan ötürü kanal değiştirmekten başka bir şey gelmiyor elden. Daha sert ve daha azgın demek, daha seksî demek değil çünkü.

Eksik olan sadece hikâyeler de değil. Kişisellik ve kimlik de eksik. Bugün ana akıma hâkim electro/pop parçalarının videoları karbon kopyalarla dolu. 90’lardan bu yana zihnimize işlenen vücut dilinin, dansların ulaştığı son nokta göstermek, göstermek ve daha fazla göstermek. Ta ki ruh ve kimlikten soyutlanıp anonimleşene kadar... Throbbing Gristle’ın yaptığı gibi beden ve pornografiyi boş bir yansıtıcı yüzey olarak alıp medyayı yeren bir silaha çevirmek değil bu. Anlatacak bir hikâye, sunacak bir kimlik olmadığından ötürü, sahip olunan tek parçayı, etin kendisini göstermek. 90’ların performans videolarının bugün artık pek kalmamasının nedeni de bu. Performe edecek bir durum kalmadı çünkü ortada. Performansçının yerini “entertainer”lar ve yüzleri yerine çıplak bedenleri ve stereotip danslarıyla var olan kitle aldı.

Sanat yerine dökümantasyon

Harmony Korine’ın son filmi Spring Breakers bu salgının vardığı noktayı mükemmel bir şekilde anlamış ve anlatan bir film. Bedeni saran baslar, su gibi akan içkiler, uyuşturucular eşliğindeki Amerikan rüyası MTV’den öğrenilmiş “booty shake”lerle, terli seks sahneleriyle tekrar tekrar kurgulanıyor. Çarpık olansa bunu yapanların 15 yaşındaki Justin Bieber-Selena Gomez kuşağı olması. Çocukları suçlamak ne mümkün. Her kuşakta olduğu gibi onlar da gördüklerini taklit ediyor. Bugün popüler kanallarda gördükleriyse sanat değil reality şovlar. Tila Tequila, Flavor Flav, Bret Michaels’lı seks şovları da artık çocuk yaşa kadar indi. MTV Skins çocuk pornografisi olmakla eleştirildi. Tabiî ki videolar da, erotizmi tanıyamayacak yaşta bir kitle söz konusu olunca, ancak pornografik olmaya başladı. Eskiden sanattan söz ederdik. Artık bir nevi bir kuşağın belgeseli gibi görüyoruz bu videoları.

Yine zaman sıçraması yaşayıp 90’lara dönersek: Bugün göz yorucu et pazarı yüzünden bu videolara bakmazken, zamanında Janet Jackson’ın “If”i ya da Prince’in “Get off”u, aileniz yanınızdaysa, kanal değiştirmek zorunda kalmanıza neden olurdu. TLC’nin oral seks ve menstürasyon hakkındaki “Red Light Special”ı genelevde çekilen videosuyla Beyonce’li Kelis’li kalça sallama videolarından çok daha özeldi. Rock âleminden bahsedersek, Lit’in “Miserable”ı bile elemanlarının Pamela Anderson’un vücudunda gezindiği naif videosuyla daha seksîydi. Fiona Apple’ın “Criminal”ı bugünün standartlarına göre azıcık çıplak olmasına rağmen şok etkisi uyandırmıştı. 2000 başları deyince de akla gelen gerçekten çok erotik birkaç video var: Tosca’nın “Honey”si ya da Add N to (X)’in şahane animasyonu “Plug me In” gibi. Björk ise her konuda olduğu gibi videolarda da çığır açarak “All is Full of Love”la siber cinselliğe, “Pagan Poetry” ile vücut mutasyonuna alan tanıyıp cinselliğin farklı boyutlarına değinen sayılı sanatçıdan biri oldu.

Bugün seksî olarak tanımlananlar tamamen androjen, ruhsuz, ifadesiz ya da kişiliksiz olanlar. Camille Paglia’ın Lady Gaga ile ilgili dedikleri durumu özetliyor. Onu plastik bir androide ya da kuklaya benzetiyor Paglia. O kadar klinik ve antiseptik ki, erotik olamaz diyor. Tuhaf, soğuk ve mekanik… Lana Del Rey’in “Video Games”deki bıkkın ifadesizliği ya da Nicki Minaj’ın “Super Bass”deki ruhsuz neon renkleri gibi. Öte yandan bir taraf soyunurken karşı taraf alternatif kültürünü daha çok giyinmek üzerine kuruyor. Bugün bağımsız müzik sıklıkla karanlıklara, cübbelere, maskelere bürünüyor. Ama dönüştürücü ya da yeterli bir tepki değil bu asla. İhtiyaç duyulan, bedeni, çıplaklığı ve gösterme fetişini alıp farklı bir alternatif yaratmak. Salem’in Britney Spears’ın “Till the World Ends”i yorumlarken yaptığı gibi, pornografi fetişini trajik bir hikâyeye dönüştürüp ucuzluğumuzu yüzümüze vurmak ya da The Knife’ın yaptığı gibi bize unutturulan farklı alternatiflerin varlığını hatırlatmak asıl ihtiyaç duyduklarımız…