Bantmag

ONLARA YALANCI DEMEK GİBİ OLMASIN AMA CALEXICO ASLINDA CALEXICOLU DEĞİL...

Aslında grup Arizona’da Meksika sınırından 110 km uzakta bulunan Tucson’dan. İsmini bu sembolik sınır kasabasından aldığı için onu suçlayamayız çünkü bu kasaba, grubun en önemli özelliği olan kültür ve stil sentezinin en iyi gözlenebileceği yerlerden biri.

Köklerini Tejano ve country müzikten alan grup, bize çöl hayaletlerini duyurmak için “steel guitar”dan Fransız kornosuna kadar her şeyi kullanıyor. Mariachi, caz, Flamenko ya da bildiğimiz rock; bir Calexico albümünde bu türlerden herhangi birini duymanız mümkün. Canlı performanslarda ve stüdyoda tam takım bir grup gibi görünseler de Calexico’nun temelinde Joey Burns (vokal, telliler, tuşlular) ve John Convertino (perküsyon) bulunuyor. İkili 1990’da tanıştıktan sonra Giant Sand’in ritim bölümü olarak sahne almaya başlamış, daha sonra Victoria William, Barbara Manning ve Richard Buckner gibi müzisyenlerle çalışmış ve 1996’da Spoke adıyla ilk albümünü kaydetmiş. Piyasaya bir sonraki sene çıkan albümünün adı Spoke kalmış ama grubun adı Calexico olarak değişmiş. Calexico’nun istikrarlı bir şekilde albüm kaydetmeye yönelik müzik yolculuğu böylece başlamış. Bizi 1998’deki çöl konseptli albüm The Black Light’tan 2005’te Iron&Wine ile kaydedilen In the Reins’e ve oradan da 2012’nin inanılmaz albümü Algiers’e kadar  getirecek bir yolculuk... Calexico, Arcade Fire gibilerinin ön grubu değilken, kendi imkânlarıyla dünya turneleri yapıyor. Grubu bu sayede geçtiğimiz ay Salon İKSV’de art arda iki gece izleyebildik.

Joey Burns bu taraflara gelirken sorularımıza e-mail üzerinden cevap verme inceliğinde bulundu.
 

Calexico’yu yeni duyanlar için müziğinizin Spoke’dan Algiers’e kadar yaşadığı 15 yıllık değişiminin yol haritası çizebilir misin?
Müziğimiz başlarda çoğunlukla akustikti, sadece John ve benim multi-enstrümantal yeteneklerimize dayanıyordu. Grubun enstrümantal, çok-dilli, çok-kültürlü yanından ise hiç ödün vermedik. Ancak grup yıllar içinde, dünyanın farklı yerlerinden üyelerin de katılmasıyla evrimleşti. Film müzikleri yaparken; Iron&Wine, Amos Lee, Neko Case ve Willie Nelson gibi farklı müzisyenlerle kurduğumuz ortaklıklarla; ya da tarzımızı sürekli yenilerken bizi iten en temel şey, bu açık görüşlülüğümüz ve duyarlılığımız oldu.

Konserlerimize gelenler, kornoların cümbüşüne, “steel gitar”ın tatlı melodilerine ve caz çağrışımlı davulumuzun yarattığı dinamiğe ve sahnedeki müzisyenlerle izleyiciler arasında paylaşılan mutluluğa bayılıyorlar. Algiers’de çok güzel şarkılar, düzenlemeler var. Grubun performansının olgunlaştığını görebileceğiniz bir albüm.
 

Albümü New Orleans’de kaydetmenizin çöl ortamından uzaklaşmak dışında bir sebebi var mıydı? New Orleans’da özel bir şey mi yakalamaya çalıştınız?
Şarkılar, ruhlar ve hikâyeler arıyorduk. New Orleans civarlarında bunların hepsinden fazlasıyla var. Orayı çok seviyoruz.

Calexico her zaman müzik türlerini esneten bir grup oldu. Müzik türleri konusunda tutucu insanlardan ne gibi tepkiler aldınız?
Yaptığımızı sorgulayanlar oluyor, ama işin sonunda grubumuzun ruhu ve sahneyi paylaştığımız misafirlerimiz her zaman övgü ve takdirle karşılanıyor.

Çok fazla müzisyenle birlikte çalıştığınızı göz önünde bulundurursak, öne çıkan biri oluyor mu? Sence desteğinizin bu kadar sık talep edilmesinin sebebi ne?
I’m Not There filmi için Willie Nelson ile Bob Dylan’ın "Señor (Tales of Yankee Power)" şarkısını kaydetmiştik. Arada sırada Hollywood da pozitif şeyler üretebiliyor. Bu sefer de onlardan biriydi, her şey inanılmaz sonuçlandı ve asla unutmayacağımız bir deneyim yaşadık.

Calexico’yu Tucson coğrafyası ve kültüründen ayrı düşünmek zor geliyor. Arizona’nın doğası, kültürel ve politik özellikleri müziğinizi nasıl etkiliyor?
Yaşadığımız yerden etkilenerek yazdığımız bazı şarkılar var ama dünyanın bütününden etkilenerek yazdığımız şarkıların sayısı daha fazla. Tekrar söylemek gerekirse, burada önemli olan şarkı yazarken tek bir tanıma hapsolmayan, açık görüşlü bir tavra sahip olabilmek. Grubumuzun birçok açıdan sunduğu çeşitlilik hep hoşuma gitmiştir.

Silah kontrolü ve göç yasası reformuyla ilgili görüşlerini bildiren biri olarak toplumda sanatçının rolüyle ilgili fikrin nedir?
Sanatçının rolü ilhamdır. Bu konu bayağı derin bir konu, böyle şeylere çok önem veriyorum. Bence herkesin sesi eşit önem taşıyor.

Yeni bir Cormac McCarthy projesinde Calexico şarkıları kullanılacağıyla ilgili dedikodular duyduk, bize bu konuda ne söyleyebilirsin?
Şimdilik sadece bir şarkıyla ilgileniliyor, ama umarız gerçek olur! Yazdığı şeyleri gerçekten çok beğeniyoruz.

Tex-Mex mutfağının iyi ve kötü yanları nedir?
Ben Sonora Çölü’nde yaşadığım için Sonora tarzı Meksika mutfağına daha yakınım; Tex-Mex daha doğuda kalıyor. Sonora tarzı çoğunlukla soslarla ilgili ve bu tarzın sadece iyi yanlarından bahsedilebilir. Tortillanız ne kadar tazeyse Sonora’ya o kadar yakınsınız demektir!