






MEKÂNLARIMIZ YIKILIYORSA DA ANILARIMIZI ASLA…
Ekin: Ben hiç stadyumda konsere gitmedim resmen.
Hakan: Harbi mi?
E: Harbi. O 90'larda peşisıra olmuş konserler esnasında yaşımdan ötürü ailem izin vermemişti. Guns’n Roses’a gidemeyince davaya küsmüştüm.
H: Ben o dönem gittim bir iki tanesine. Sting mesela. Bir de Bon Jovi vardı, ama beleş tepeden izlemiştim onu. Abimle. Köfte yiyip midesini bozmuştu. Bi dakka…
E: De-ja-vu.
H: Biz bu konuları daha önce konuşmadık mı yahu!
E: Kesinlikle konuştuk.
H: Hey gidi. Yaşlandık be Ekin. Kafa da kalmadı…
E: Hızlı yaşadık erken gittik Hakan.
H: İyi yaşadık ama Ekin.
E: Artık orasını bilemeyeceğim…
H: Pop starlar da iyi yaşıyor… Stadyum madyum demişken ve pop da demişken, bak Rihanna geliyor. Stadyum dolup taşacak.
E: Resmen Rihanna stadyuma geliyor.
H: Bu arada, Beşiktaşlılar için çok önemli yer elbette İnönü Stadı. Rihanna'nın çalacağı yer. Ama aynı zamanda 90'larda bütün o Ahmet San konserlerini izlemiş olan insanlar için de çok özel anılar taşıyan bir yerdi orası. Guns’n Roses, Metallica, Madonna, Bon Jovi…
E: Bryan Adams, Elton John…
H: Micheal Jackson… Hepsi İnönü Stadında çaldı. Düşünsene. Stad şimdi yıkılıyor.
E: Evet, mekânın insanda canlandırdığı hafızaya gel.
H: Ve Rihanna konseri, mekânın son konseri olacak.
E: Ne kadar manidar.
H: Bir maç ile değil de, konser ile yıkılacak olması da iyimiş.
E: Evet, stadın yıkılmasına bu açıdan yaklaşmamıştık daha önce. Hemen The Haçienda gibi yerler geliyor akla. Manchester'ın kalesi The Haçienda'nın 2000 yılında yıkılması da büyük olaydı! Yerine lüks apartman daireleri geldi. Tony Wilson'un çok kilit bir lafı vardı konuyla ilgili: "Biz burada para yapmadık, tarih yaptık".
H: Tam yerinde bir laf! Bak ne diyeceğim. Müzik sektörünün aslında biraz göz ardı edildiği bir nokta belki de bu. Aslında bu şehrin ya da o şehrin
tarihinde kültüründe çok önemli yere sahip konser mekanları sessiz sedasız yıkılıyor. Tamam belki Flatline leş bir bardı mesela. Bir anıt olamazdı orası. Ama bugün yerel rock müziğine yön veren birçok grup ordan çıktı.
E: Evet, tabii ki Haçienda yıkılırken ortalık birbirine girmiştir Manchester'da ama Flatline'ın yıkılmasına dair kimin nasıl bir anısı var bilmiyorum.
H: Ya da üzerine yazılıp çizilmişliği yok.
E: Sadece o zamanların müzik hafızasına ait pek bir şeyi ortada bulamayınca insan, "nasıl planlı bir olay bu!" diyor.
H: Di mi! İnönü Stadını da mesela acaba bu sebepten... Hmmm....
E: Mesela Harbiye'deki o eski eğlence yerleri, 50’ler 60’lardaki Bebek kulüpleri… Tam neresiymiş, şu an yerinde ne var konusunda kimsenin tam fikri yok.
H: Anca Doruk bilir onların nelerde olduklarını.
E: Yani atıyorum, eskilerin gittiği eğlence mekânının önünde falan fotoğraf çektiremedik hiç. Caddebostan'da ışıklı panosuyla çocukluğuma damgasını vurmuş Maksim Gazinosu, migros olalı o kadar çok zaman geçti ki, zar zor hatırlıyorum oranın eski halini. Yani bina duruyor da…
H: Evet ya Caddebostan… Ben oranın dev ışıklı panosunu çok iyi hatırlıyorum.
E: Taner Şener, Sibel Can.
H: Bülent Ersoy. Sezen Aksu.
E: Mesela Manchester'da katılabildiğin bir Smiths turu varmış. İnsanlar geliyor, rehber eşliğinde, "bakın burada eskiden haçienda vardı" gibi anonslarla takılıyorsun.
H: Burada hiçbir şeyin turunu yapamazsın... Zira gittiğin her noktada yerinde başka bir şey yükseliyordur şimdi.
E: Meşhur Salford Lads Club önünde fotoğraf çektiriyorsun, vs.
H: Burada da gazino turu yapsınlar abi.
E: Bir tane düzenlesek baya fantastik olurdu: "Burası eskiden İstanbul’un ilk eğlence kulüplerinden biriydi. Sonra bilardo salonu oldu, ardından sucu girdi, şimdi petshop olarak faaliyette" filan mı diyeceksin.
H: He, aynen öyle diyeceksin. Aslında insanlar baya gülebilir. Pek ilham verici olmaz, ama ilginç ve komik bir tur olacağı kesin. Maalesef emlak piyasası müzikten daha güçlü…
E: Amsterdam’daki Paradiso gibi bir kulübün bile yıkılma gibi badireler atlattığını okumuştum. Oysa ki 50 yıldır yerinde var olan bir yere gidip, o yaşanmışlığın içinde konser izlemenin hissi bambaşkadır. Duvarlardaki posterler, yaşanmışlık, ortamda dönen hikayeler… Hollanda’da çok var böyle yerler.
H: Burda yok tam olarak öyle bir yer. Babylon bir anlık boşluğa gelse onu da yıkarlar hemen dikerler başka bir şey. O ne öyle tek katlı bina Tünel'de… Cık cık cık…
E: Ve 1999’da açılmış bir yerden bahsediyoruz şu an. Yani ne bileyim, küçükken gittiğimiz barların durmasının bile ayrı bir anlamı ve hissi var mesela. Madrid duruyor mu mesela?
H: Valla bilmiyorum ama oranın korunmaya değer bir tarafı var mı, onu da bilemedim… Acaba şu an içerisinde oturduğumuz ve henüz kimseye bahsetmediğimiz yeni Bant mekânımız da zamanla böyle bahsettiğimiz yerler gibi bir yere dönüşebilir mi dersin?
E: Henüz bunu konuşmak için çok erken tabii, ama yeterince mücadele edersek kalıcı bir hafıza yaratabiliriz belki de, kimbilir. 20 yıl sonra görüşürüz…