






Nosaj Thing – Home / Innovative Leisure
Jason Chung'un 2009'da Nosaj Thing olarak yayınladığı çıkış albümü Drift'ten bu yana büyük merakla beklenen Home, insanı sarmalıyor. Albümün temposu hiçbir zaman huzurlu bir geceden yukarıya çıkmıyor ama buradaki şarkılar daha önce duyduklarımızdan daha hafif ve sıcakkanlı yayılıyor. Bu hafifliğin eksi tarafı, şarkıların biz arkamızı dönükken hemen uçup gitmesi. Ama biraz dikkatle detaylara bakıldığında, albüm nüanslarda şeklini buluyor. Home başta kurduğu hassas atmosferi sonuna kadar devam ettiriyor, en dikkat çekici anları tam orta yerinde yaşatıyor, araya vokaller girdiği zaman da ortaya enfes anlar çıkıyor. Yalnız albümü kulaklıksız dinlemeye kalkmamak lâzım. (L.A.)
Tell
Mountains – Centralia / Thrill Jockey
Koen Holtkamp ve Brendon Anderegg ikilisinden oluşan Mountains, üçüncü albümü Centralia'yla dinleyeni uzaklara, dokunulmamış dünyalara çağırıyor. Rahat bir hızda gelişip bölüm bölüm açılan upuzun parçaların arasına serpiştirilmiş kısa, ferahlatıcı şarkılardan oluşan albüm, elektronikle akustiği bir arada topluyor, dolgun, organik ve deneysel bir keşif olarak ilerliyor. Kimi zaman ambient'e çalıyor, kimi zaman folka veya post-rock'a bakıyor, şarkılar ve katmanlar birbirinin içine kayıyor. Bu planlı, akışkan albümün kayıtlarının bir kısmı da canlı bir performanstan alınma. Centralia bilinmeyen bir belgesele kapılıp gitmenin müzikal dengi gibi, huzur saçıyor. (L.A.)
Tilt
Widowspeak – Almanac / Captured Tracks
Widowspeak'in ikinci albümü Almanac, folk rock'un Western gitarlarla buluştuğu puslu bir doğrultuda ilerliyor. Rahatça indie folk kategorisine sığınan albümün mistik ormanları, kullanılmamış tozlu kulübeleri ve uzun etekli teyzeleri çağrıştıran bir havası var. Albüm, gitarların önderliğinde ilerliyor ve Molly Hamilton'ın sakin, hisli fısıldamaları eşliğinde melodilere yön veriyor, parçaların ağırlığını taşıyor. Şarkılar biraz daha karanlık, yalın, Americana'ya bakan bir yöne saptığında Widowspeak parlıyor, ama ses ve elektrik arttıkça geçmiş isimlerin parıltısında silikleşiyor. Almanac beklenmeyen bir kuvvete seyreden, tam şekillenmemiş ama cezbedici ve beklenmedik bir albüm olmuş. (L.A.)
Thick As Thieves
The Growlers – Hung At Heart / Everloving Records
Californialı sörfçü biraderler The Growlers'ın uzun çabalar sonucu ancak çıkabilen üçüncü albümü, Hung At Heart, biraz eski, biraz yeni ve hâlâ garip. Kırık kalplere umut olmasa bile biraz güneş saçmaya gelen şarkıları psikedelik sörf rock'un karamsarlıkla buluştuğu bir yanlışlar topluluğu. Growlers burada kendileri adına pek yeni bir alan kat edemiyor ve keskin anlar seyrek olarak ortaya çıkıyor, ama ilk parçadan itibaren dinleyeni kendi dünyalarına, kumlu, terli, zamanın yavaş aktığı bir ortama taşıyor. Albümün uzunluğu gerçekten bir sorun teşkil etmiyor; bizi dürüst bir şekilde dans ettirmeye devam ediyor. Yalnız Dan Auberbach'la yolunda gitmeyen kayıtların sonunda ne olduğunu da merak ettirmiyor değil... (L.A.)
One Million Lovers
Foxygen - We Are the 21st Century Ambassadors of Peace and Magic / Jagjaguwar Records
Kıytırık albüm kapaklarına ve isimlerine kanmayın, zira bildiğimiz gibi söz konusu müzik olunca ummadık taş baş yarıyor. Hattâ, grubun çizgisi hakkında çok az şey söyleyen ilk single San Francisco'yu da –evet, çok cici bir parça olması ayrı bir konu– referans almamak gerek Foxygen'dan bahsederken. Çünkü daha ismiyle bile koca bir hikâye anlatan bu çıkış albümüyle Foxygen, birbirini tekrar eden indie rock grupları cemaatine katılmayı reddediyor gibi. Los Angeles'lı ikili, 60'ların 21. yüzyıldaki elçiliğini naifçe üstleniyor. Dokuz şarkıdan oluşup "Bir dokuz tane daha giderdi" dedirten mütevazı albümde solistin duyar duymaz "bu Mick Jagger!" diye bağıracağınız vokalleri de, birçok parçanın kompozisyonu da, erken Rolling Stones'u çağrıştırıyor. Foxygen, eşlik ettiren, akla takılan, dans ettiren ve sonunda kulakta çok doygun bir his bırakan bu albümle âdeta mutlu ediyor. (T.B.)
Shuggie
Dog Bite - Velvet Changes / Carpark Records
Çok yeni bir şey yapmasa da kendini sevdiren dream pop süslemeli sörf rock grubu Dog Bite, 2012'de yayınladığı single'larla dinlenebilir bir albümün sinyallerini vermişti. Velvet Changes, sık sık Beach Fossils dinlediğinizi sanabileceğiniz bir 44 dakikadan oluşuyor, fakat ufak tefek ayırt edici taraflarını saymamak da haksızlık olur. Alıştığımız sörf rock ve Beach Fossils'in soundundan biraz daha gergin bir hava var albümün genelinde. "Prettiest Pills" albümün geri kalan 10 parçasına göre çok daha heyecan ve umut veriyor, parçada beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan synthesizer en büyük etken. Yine de Velvet Changes, bir sabah mahmurluğu ya da fon müziği albümü olmaktan çok öte değil. (T.B.)
Prettiest Pills
Everything Everything - Arc / RCA Records
Görünen o ki Everything Everything, ilk albümü Man Alive'daki fazla iddialı art-rock çırpınışlarından vazgeçip daha olgun bir yol izlemeye karar vermiş Arc'ta. Albüm, Everything Everything deyince olmazsa olmaz o eğlenceli-kaotik, biraz da kafa karıştırıcı gelgitlerin başarılı bir ürünü. Ancak çok bariz duyulan pop tınısı da, Arc'ı hardcore deneysel bir albüm olmaktan çıkarıp, daha günlük ve daha az önyargı oluşturacak bir albüm hâline getiriyor. Jonathan Higgs'in zaman zaman iç kıyan vokaline alıştıktan sonra, gayet zevkli bir albüm olduğu kanısına varılabilir. (T.B.)
Kemosable
Diorama – Even The Devil Doesn’t Care / Accession Records
Diorama projesine 90’lı yılların ortalarında başlayan Torben Wendt, Alman elektronik müziğinin son yıllardaki dikkat çekici isimlerinden. Almanya elektronik, synth-pop ve darkwave türlerinde kendisini kanıtlamış bir ülke ve 80’li yıllardan beri gelen geleneksel bir tarzı var. Diorama da bunlardan birisi ve 99 yılı ilk albümü Pale’de müthiş bir darkwave havası sezinleniyordu ancak bundan sonraki çalışmalarında türünü bir nebze değiştirerek elektropop yönüne kaydılar. Synthesizer ağırlıklı dans müziğini olağan şekliyle icra etmeye çalışan topluluk 80’li yıllardan alınan synth tonlarını bugünkü modern dans müziğiyle birleştirip öyle sunuyor dinleyiciye. 2010 yılındaki Cube albümüyle başarılı bir grafik çizip bir sonraki Even The Devil Doesn’t Care’de aynı yapıyı devam ettiriyor, ancak müzikleri belli standartlarda gezinip çok fazla açılımlı olmayınca bir nebze kendilerini de tekrar etmiş oluyor. Karanlık tonların kol gezdiği, çok fazla dinamik olmayan minimal ritimlerde gezinen bu albümde “Summit”, “My Justice For All” ve “Over” gibi başarılı çalışmalar mevcut. (B.Ö.)
Summit
Ben Harper with Charlie Musselwhite – Get Up! / Stax Records
Ben Harper gibi eklektik bir müzik icra eden genç başarılı şarkı/şarkı yazarlarının yolu mutlaka ustaların evinden geçebiliyor ve onlarla müzikal açıdan ilişki kurabiliyor. Harper şimdiye kadar birçok blues ve blues rock müzisyeniyle ilişki içerisinde olmuştu ancak hiçbir zaman Charlie Musselwhite ile olduğu kadar kendisini böylesine ileri atmamıştı. Kimi şarkılarını kendisi kimisini de yardımcı yazar olarak sunan Harper bu albümde Musselwhite ile tam anlamıyla blues müzik icra ediyor. Harmonika efsanesi Musselwhite ile geleneksel blues müziğini bazen gospel sularına buluyor bazen ise folk ve caz sınırlarında geziniyor. Bu yolculuk sırasında rock ise unutulmuş değil ve harmonika ile birlikte “I Don’t Believe Word You Say”de öylesine harikalar yaratıyorlar ki birlikte son dönemlerin en parlak blues şarkılarından birisini çıkartıyorlar. Delta blues tarzındaki şarkılarında albümde yer aldığı bu kayıt Ben Harper için çok önem taşımakta. Yıllar içerisinde dostluk kurduğu Musselwhite efsanesi ile “I Ride At Dawn”, “I’m in I’m Out And I’m Gone” gibi şarkılara imza atıp dinleyicilere de unutulmaz bir deneyim yaşatıyorlar. Eski dönemin John Mayall ve Cream kayıtlarını da anımsatan albüm bu senenin en iyi kayıtlarından birisi olmaya aday. (B.Ö.)
Get Up
Gold Panda - Trust EP / Ghostly
İngiliz müzisyen Gold Panda kısa soluklu albümleri peşisıra yayınlamaya devam ediyor. Trust EP, Gold Panda'nın 2009 başlangıçlı diskografisinin tam 12. ürünü… 4 şarkılık EP, kirli ve karışık bir şekilde başlıyor olsa da akışkan ve sade şarkılardan oluşuyor. Sample'lanmış canlı enstrümanlarla Gold Panda'nın alışılmış elektronik dokularının bir araya gelişinden hiç zorlama olmayan şarkı yapıları ortaya çıkmış. Belki önceki Gold Panda albümlerine kıyasladığımızda çok fazla fark göze batmıyor olsa da, Lucky Shiner ya da Before gibi ilk Gold Panda albümlerine nazaran çok daha derli toplu ve bir anlamda ağırbaşlı şarkılar yer alıyor Trust EP'de. Hızlıca çiğnenmiş mikro house, minimal tekno gibi janrlarda az rastlanan orijinallikte bir albüm Trust EP. (C.K.)
Trust
Adam Ant - Adam Ant Is The BlueBlack Hussar In Marrying The Gunner's Daughter / Blueblack Hussar
Son solo albümünü 1995'te yayınlamış olan Adam & The Ants Frontman'i Adam Ant, tam 13 yıllık uzun bir aranın ardından uzun isimli ve bir hayli uzun soluklu bir albümle geri döndü. Nisan 2010'da ismi duyurulan albümün üç yıl süren yayınlanma sürecinde neler olduğunu detaylı olarak bilmiyoruz. Ama bildiğimiz şey Adam Ant'in bildiğimiz şarkı yazımında pek değişiklik olmadığı. Yaklaşık 30 yıl önce şarkı yazan Adam Ant'le şimdiki arasında onlarca albüm ve psikolojik problemlerle uzun süren bir mücadele olsa da vokal melodileri ve şarkı sözleri sanki hiç yaşlanmamış gibi. Tam 17 şarkıdan oluşan Adam Ant Is The BlueBlack Hussar… Sanki yıllar önce kaydedilip de hiç yayınlanmamış bir post-punk albümü gibi. (C.K.)
Vince Taylor
Foals - Holy Fire / Transgrassive
Foals’tan orta yuvarlaktan enfes gol! İki yıl aradan sonra Foals kulakları temizleyen yeni bir albümle şovu devraldı. “Holy Fire” resmî olarak 11 Şubat’ta çıkacak fakat namı şimdiden yayılmaya başladı bile. Özellikle “Inhaler” ve “My Number” dinleyenlere oh be dedirtiyor, elimiz albümü kapıp çantaya atmak için hazırda bekliyor. Ön dinlemesini yapmış biri olarak diyebilirim ki, Holy Fire son dönem indie sahalarının en iddialı gol pozisyonuna sahip. Hiddetli, özgür ve epik. Şubatta dans başkadır. (S.U.)
Inhaler