






BURALARDAN ALIŞILMADIK SESLER DUYMAYI SEVİYORUZ, TABİÎ BİR DE YAŞAMADIĞI YILLARI ÖZLEYEN TUHAF AMA MUTLU NOSTALJİKLERİZ; KULAĞIMIZA BİR YERDEN FUNK’VARÎ BİRŞEYLER GELİNCE İÇİMİZ KIPIR KIPIR OLUYOR. GÜNEŞ ALPMAN, İLK EP’Sİ “TINTM”DE PSİKEDELİK VE FUNK’I TAPTAZE TINILARLA BİRLEŞTİRİNCE, NE YAPIYOR, NASIL YAPIYOR DİYE MERAKLANIP ALPMAN PROJESİ HAKKINDA BİRAZ SÖYLEŞTİK.
Alpman projesi nasıl ortaya çıktı?
Sanırım bu bana en çok sorulan birkaç sorudan birisi. Her ne kadar Alpman projesi henüz sadece bir yıllık olsa da ben yaklasık 12 yıldır müzikle uğraşıyorum ve zaman içinde yaptıgım –yapmak istediğim– müziğe en yakın stilin funk oldugunu fark ettim. Bu pek bilinçli bir gelişme ve yönelme olmadı tabiî ki. Ayrıca ben tam olarak "hardcore funk" yaptığımı sanmıyorum. Yani sanırım daha çok şöyle oldu. Bir şey yaptım, funk gibi.
Bir süredir müziğini dijital ortamda yayınlıyorsun, EP'ni de ocak ayında çıkarttın. EP'nin hazırlık sürecinden bahseder misin biraz?
Tintm, 7 Ocak'ta dijital, 28 Ocak'ta 7-inç plak formatında yayınlandı. İşin aslında bir EP çıkartmak, Alpman projesine başladığımdan beri aklımdaydı. Fakat sürekli kararımı değiştiriyordum EP'deki parçalarla ilgili. En sonunda Kanadalı KEPT Records adlı ve sadece sınırlı sayıda 45’lik plak yayınlayan bir şirket beni buldu. Sonuç olarak ben basmak istediğim parçaları bir kenara bıraktım ve sadece bu EP için iki yeni parça kaydettim. KEPT Records beğendi ve baskı çalışmalarına başlandı.
Stüdyoyla arandaki bağ nasıl, nasıl çalışıyorsun?
Aslında bu sorunun birçok cevabı var sanırım. Fakat besteleme aşamasında her zaman tek başıma çalışıyorum stüdyoda ve genelde çıkış noktam tek bir melodi oluyor. Ben nedense istenilen sonuca ulaşmak için besteleme aşamasında insanın kendini kısıtlaması gerektiğini düşünüyorum. Yani demek istediğim, bazen kendimi "Şu parçada, şu enstrümanların yanına yaklaşmayacağım!" diye sıkıyorum. Çünkü 21. yüzyılda, ender bulunan enstrumanların bile dijitallerine rahatça erişebiliyor insan ve somut olarak toplaması milyon dolarlar edecek bir stüdyo kurulumu yapabiliyor dijital olarak. Doğal olarak "Aa bu da vardı!" derken ipin ucunu kaçırabiliyor insan. Tamam bu dijital çözümler, analog enstrümanlar kadar tatmin etmiyor fakat bu müzisyenin kendisiyle olan bir sorunu. Dinleyici bunu fark etmiyor, hattâ belki merak etmiyor. Ama keşke bu analog ekipmanlara ulaşmak daha kolay olsa. Çok konuştum. Toparlamak gerekirse, önce bulduğum melodiyi kaydediyorum. Ardından o temadan yola çıkarak ikinci ve üçüncü melodiler buluyorum. Sanırım sonra saatlerce dinliyorum o melodileri ve parçanın kompozisyonun nasıl olması gerektiği, nerede hangi cümlelerin gireceği dinlerken kafamda oluşuyor.
Alpman sonuç olarak solo bir proje, ama çok enstrümanlı. Canlı performanslar nasıl hazırlanacak, ve en önemlisi ne zaman başlıyor?
Ve bu en çok sorulan ikinci soru sanırım. Alpman projesinin, en baş ağrıtıcı kısmı bu galiba benim için. Stüdyodaki besteleme ve kayıt aşamasında her şeyi kendim çaldığım için zorlanmıyorum evet ama iş performansa geldiğinde ne yapacağımı tam olarak kestiremiyorum. Fakat şu an bir sahne grubu topluyorum. Yani büyük ihtimalle bana eşlik edecek bir "band" olacak ve ben çalınan parçaya göre, enstrüman değiştireceğim. Yani elektrik gitar ve tuşlu çalgılar arasında gidip geleceğim. Ne zaman başlıyor kısmının cevabını sadece tahminî bir şekilde verebilirim. Eğer her şey planladığımız gibi giderse, mart ayında performanslara başlayabiliriz. Ama her şey yolunda gitmeyebilir, araya farklı projeler girebilir ve bir şekilde bu tarih ertelenebilir.
Alpman dışında başka projelerin de var mı?
Evet, şu an Alpman haricinde The Old Grey adlı bir projem daha var. Yine tek başımayım. The Old Grey, sound olarak Alpman'dan çok daha farklı. Daha çok kahve içerken veya kitap okurken arkada çalacak, yerel bir müzik. Daha sakin, duru, akustik ve çok daha melankolik. 2013 yılı içinde The Old Grey adı ile ilk EP’yi yayınlamayı planlıyorum, hattâ Alpman'a göre çok daha rahat icra edilebilecek bir tekniği var The Old Grey'in. Belki de Alpman'dan önce The Old Grey performansları başlar. Ama benim müzikten başka yapacak bir şeyim yok ve müzik konusunda çok farklı isteklerim var. Yani eğer düşüncelerimi bir şekilde odaklayabilirsem, birbirinden alâkasız onlarca proje çıkartacağım. Yapmak istiyorum yani. Fakat şu an için The Old Grey, Alpman haricindeki tek projem.
Buradan ve dışarıdan sana ilham veren müzikler neler?
Ben aslında düzenli olarak pek bir şey dinlemiyorum. Yani takip ettiğim veya hayranı olduğum çok fazla isim yok sanırım. Ben sadece tesadüfî olarak karşıma çıkmış ne varsa dinliyorum. Pek seçici değilim o konuda. Ama yanlış anlaşılmasın bu, bir parçayı ikinci kez dinleyip dinlemeyeceğime parça bittikten sonra karar veriyorum. Bu aralar sürekli dinlediğim, hayranı olduğumu söyleyebileceğim ve zaafım olan bir isim var. St. Vincent. Çok güzel değil mi ? Sanırım bunun haricinde John & Jehn de dinliyorum.