Bantmag

#1 Gölün Kıyısında / Mary Lawson (Domingo)

Kitap, Ontario’nun fazla sakin Kuzgun Gölü bölgesinde başlayıp Toronto ‘ya kadar uzanıyor. Geçmişte büyük bir kayıp ve trajedi yaşayan Morrison ailesinin üyelerinden biri Kate. Diğer üç kardeşini ve anılarını arkasında bırakıp kendine Toronto’da iyi denebilecek bir hayat kurmuş. Üniversitede öğretim görevlisi, bir yandan bilimsel araştırmalar yapıyor ve geçmişi pek düşünmüyor. Ne zaman ki ağbisi Matt’in oğlunun 18’inci yaşgününe davet ediliyor, pek de hayranı olmadığı anılar ve geride bıraktıkları kafasına hücum ediyor. Geçmişle ve dolayısıyla bugünle hesaplaşma böylece başlıyor.

İnsanın bir türlü elinden bırakmak istemediği bu hüzünlü roman, orta yaşlı bir kadın olan Mary Lawson’ın ilk kitabı. Kitap oldukça başarılı bulundu ve 22 dile çevrildi.

 

#2 Yıldız Yaralanması / Perihan Mağden (Everest)

Biraz çekinerek olsa da en güzel Perihan Mağden romanı denebilir sanırım. İnsanın içini sızlatan Ali ile Ramazan’dan sonra, insanın içini yine başka türlü bir hoşlukla sızlatıyor Yıldız Yaralanması. Kitap çok büyük hayranı olduğu Yıldız’ın evine bir şekilde sızan ve bir süre sonra onun tarafından fark edilip yörüngesine kapılan Sun’un hikâyesi aslında. Sun çok sevdiği Yıldız’ının yaldızını kazımaya başlayınca altından çıkanlar hem trajik hem çok tanıdık. Kitabı okurken Yıldız’a bakıp bütün o aktris, şarkıcı vs. olan süper kadınlardan izler bulabilirsiniz (ki bu çok eğlenceli). Ama aynı zamanda pek çok Perihan Mağden romanında olduğu gibi anneler, anneanneler evreni ve o evrendeki her şeyi düşünmenize de sebep oluyor.

 

#3 Sinek Isırıklarının Müellifi / Barış Bıçakçı (İletişim)

Sinemaya uyarlanan Bizim Büyük Çaresizligimiz’den tanıdığımız Barış Bıçakçı’nın son romanı. Ankara’da toplu konutlarda karısı Nazlı ile yaşayan Cemil bir yazar adayı. İnşaat sektöründeki işinde çoktan ayrılmış. Günlerini İstanbul’daki yayınevinden gelecek cevabı bekleyerek, beklerken de evde reçeller, yemekler, ufak tefek tamirat işleri yaparak geçiriyor.

Kitaptan alıntı: “Cemil'in bütün gün evde ruhsal söküklerle uğraştığını da biliyordu Nazlı. Ev, iplik parçalarıyla, kırpıklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilmemiş hatıralarla ve partal fikirlerle. Yaşamak bu küçük evde de eksik kalıyordu; elli dört metrekare içinde Cemil'in yetişemediği tamamlayamadığı şeyler vardı. Sessizlikler vardı. Hissettiği şeyi tam o anda kimseye söyleyememiş Cemil'in kuytuya köşeye bıraktığı sessizlikler, yutkunmalar ve toz...” (sf:26)

 

#4 Sisters Kardeşler / Patrick de Witt (Domingo)

Aslında kitap 2011 çıkışlı ama Domingo Yayınları tarafından 2012’de basıldı. Eli ve Charlie Sisters, altına hücum Amerika’sının tetikçileri. Küçüklükten beri hayatta kalmak için bu işi yapan kardeşlerin yeni görevi Hermann Kermit’i bulup öldürmek. Bunun için Oregon’dan Califoriya’ya doğru yola çıkıyorlar. Charlie alkolik, sert ve paragöz, Eli ise öfke kontrolü sorunu olan bir romantik. California’ya vardıklarında onları hayatlarını değiştirecek bir sürpriz beklemektedir. Pek çok ödül almış kitap Coen kardeşlerin yazabileceği türden bir western olarak tanımlanıyor.

 

#5 1Q84 / Haruki Murakami (Doğan Kitap)

Bu 1256 sayfalık minicik(!) kült roman, yazarı Murakami’ye üç yıl hapis hayatı yaşatmış. 2009’da Japonya’da basıldığında satış rekorları kırmış, New York’ta ise kitapevlerinin önünde kuyruklar oluşmuş. Kitabın adı George Orwell’in 1984 ‘üne bir gönderme. 1Q84 ün hem romantikleri hem de aksiyon severleri avcunun içine alan, soluk soluğa okunacak bir kitap olduğu söyleniyor. Spor hocası ve kiralık katil olan bir kadınla (Aomame) yazar bir adamın (Tengo) yollarının iki dünya arasında köprü görevi gören bir otobanda kesişmesi. Bu kitap elbette sadece bir aşk romanı ya da gerçeküstü aksiyon fırtınası değil. Yazar fantastik bir dünyanın içine bireyin yalnızlığı, kadın erkek ilişkileri gibi topluma ve insana dair öğeleri yerleştirmiş. Tuğla görünümünden gözü korkmayanlara önerilir.

 

#6 Hayvan Yemek / Jonathan Safran Foer (Siren Yayınları)

Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın, Her Şey Aydınlandı gibi romanların yazarı Jonathan Safran Foer’den sizi yemeğinizle ilgili rahatsız edici düşüncelere sevk edebilecek bir kitap. Oğlunun doğumundan sonra et yemeyi tamamen bırakan J.S.F., Hayvan Yemek’te etin öyküsünü  anlatıyor. Bunun bir vejetaryenlik kitabı değil, fabrika üretimi ete karşı duruşu anlatan bir kitap olduğunu söylüyor. En büyük destekçilerinden biri de Natalie Portman. Hattâ bu kitaptan bir belgesel film yapmaya çalıştığı yönünde haberler var.

Arka kapaktan: Neden kahvaltıda makarna yemiyoruz? Yemek yerken aldığımız kararları, neye dayanarak alıyoruz? Niçin kuzu eti yiyoruz ama köpek eti yemiyoruz? Oysa köpeklerini seven Fransızlar, bazen atlarını yer. Atlarını seven İspanyollar, bazen ineklerini yer. İneklerini seven Hintliler, bazen köpeklerini yer. Peki ya siz hangi hayvanları seviyor, hangilerini yiyorsunuz?”

 

#7 Özgürlük / Jonathan Franzen (Sel Yayıncılık)

Amerika ‘da en çok okunan yazarlar arasına giren Jonathan Franzen’ın son romanı Sel Yayıncılık tarafından basıldı. Üstelik Sevin Okyay çevirisi ile. Franzen için 21. yüzyılın Tolstoy’u yorumu yapılıyormuş. Romanda Berlung ailesinin üç kuşağa yayılmış öykülerine tanık oluyoruz. Yazar “aile” kavramını mercek altına alıp totaliter yapısını sorgularken, bir taraftan karakterleri vasıtasıyla dünya meselelerine de el atıyor. Sabit Fikir yazarlarından Aysun Önen’in kitapla ilgili yorumu şöyle: “Her okur kendi tanımını bulacaktır satırlarda. Ama roman özgürlüğün trajedisini anlatıyor.”

 

#8 Bonzai / Alejandro Zambra (Notos Kitap)

Bonzai, 1975 doğumlu Şilili yazar Alejandro Zambra’nın ilk kitabı. Bu kısacık roman yayımlandığı 2006 yılından beri pek çok dile çevrilmiş. “Sonunda Emillia ölüyor, Julio ise hayatta kalıyor, gerisi edebiyat.” Bu, kitabın ilk cümlelerinden biri. İspanyol Dili ve Edebiyatı öğrencisi Julio ve Emillia’nın tutkulu, edebiyata göndermelerle dolu ve bir noktada sonlanan hüzünlü öyküsü. Aynı zamanda iki sıradan gencin sadece “genç” olma durumu.

Kitaptan: Bu, gerçeğe, gerçek gibi görünen cümleleri etrafa saçmaya, bitmek bilmeyen sigaralar içmeye ve daha iyi olduklarına, geriye kalanlardan, o uçsuz bucaksız ve aşağılık, geriye kalanlar denen gruptan daha iyi ve saf olduklarına inananların vahşi suç ortaklığında hapsolmaya tutkun iki öğrencinin hikâyesi.”

 

#9 Tavan Arasındaki Buda / Julie Otsuka (Domingo)

20. yüzyılın başlarında sadece fotoğraflarını gördükleri yakışıklı kocalarıyla beraber refah dolu bir hayat sürme hayaliyle Japonya’dan ABD’ye göç eden kadınlar. Tabiî ki gemiden indikleri anda kocalarının hiç de yakışıklı ve genç falan olmadığını görüp ilk şoku yaşarlar. Diline ve kültürüne yabancı oldukları bu ülkede kocaları tarafından ölesiye çalıştırılan, aslında Japonya’dan kayıtsız işçi olarak getirtilen yoksul kadınlar. Yazar Julie Otsuka ‘nın sade bir dili var ve tek bir anlatıcı yok. Kitaptaki bütün kadınlar “biz”li cümlelerle hikâyelerini anlatıyorlar.

 

#10 2666 / Roberto Bolano (Pegasus Yayınları)

Latin Amerikalı yazar Roberto Bolano’nun ölmeden önce üzerinde çalıştığı son kitap. Bu bin sayfalık sürükleyici yapıt beş bölümden oluşuyor. Bu beş bölümün birbirinden bağımsız olarak da okunabileceği söyleniyor. Meksika nın Santa Teresa kentinde kadınlara yönelik cinayetlerle başlayan çok katmanlı bir hikâye.

Arka kapaktan: “Kuzey Meksika'dan Nazi Almanya’sına, Stalin'in Moskova’sına, Drakula'nın kalesine ve denizlerin derinliklerine uzanan çarpıcı bir edebî labirent… Bolaño, ölümle yarışarak yazdığı 2666'da, kötülüğün en yalın hâlinin günümüz Meksika'sından bir gazete haberiyle başlayan hikâyesini anlatıyor. Hikâyenin geçtiği Santa Teresa sadece Cehennem olmakla kalmıyor, aynı zamanda da bir ayna; ‘sürekli işe yaramaz bir değişim içinde olan zengin ve yoksul Amerika'nın’ hüzünlü bir aynası.”

Kitabın Patti Smith ve Kazuo Ishiguro gibi yazarların büyük beğenisini kazandığını da söylemekte yarar var.