Bantmag

1. SINKANE
Mars
City Slang

YAZI-RÖP EKİN SANAÇ

İLLÜSTRASYON SADİ GÜRAN

“Yılın albümü” kafası değişik bir kafa. “Yılın albümü”, en basitinden her birimiz için farklı bir şeye tekabül edebiliyor. Ama bir dergi olarak inisiyatif kullanmak da pek sevdiğimiz bir şey. Mars, belli ki yılın otoritelerce seçmiş olduğu en iyi on albümden biri değil ama Bant Mag.’ın geleneksel sene sonu değerlendirmesine adını altın harflerle kazıyor. Peki neden? “Farklı” olmaya filan çalışmıyoruz aslında. Sinkane ile aramızdaki ilk görüşte aşk cinsinden bir şey. 20 şeyi birden zahmetsizce anımsatan müziği duyduğumuz anla, ona kapıldığımız an eşzamanlı, sorgu sual yok. Vokal girdiği saniye kanımız kaynıyor. Son yıllarda iyi müziklerin üzerine döşenen kötü vokal sendromundan bıktık, usandık yahu... Sinkane dinlerken gerçekten kendimizi çok iyi hissediyoruz. Aslında budur. Evet, biz bu sene hep birlikte biraz iyi vakit geçirmek istiyoruz.

 

Siz de fark etmiş olacaksınız ki, bu senenin yeni müziklerinin damarlarında Afrika geziyor. Neredeyse her albümde aynı ritim var. Herkes Afrika müziğinin kalbine dönmüş durumda… Gerçek groove’u bulmak ise her zaman kolay değil.

 

Sinkane, New York’ta yerleşik Sudan asıllı Ahmed Gallab’ın sahne ismi ve Ahmed Gallab harika bir müzisyen. Yetenekleri, onu Caribou, Yeasayer ve Of Montreal’in turne çalgıcılarından biri olarak yollara çoktan vurmuştu. Ardından kendi yaptığı müziğe daha çok odaklanmak istedi. Mars albümünü A’dan Z’ye oturup kendisi yazdı, çaldı. Bu funky kapağın ardında en az kapağı kadar funky bir set var. Gallab, yeni müzik ve köklü müzik arasındaki ayarı çok iyi veriyor. Afrika, funk, dans, soul, pop, ve bir yandan da flütlerle gelen yumoş bir caz esintisi… Sonra bir anda George Lewis Jr. (Twin Shadow) ortaya çıkıveriyor ve dünyanın en sivri gitar sololarından birini atıp gidiyor. Gallab, gerçek groove’u çok iyi tanıyor ve onu elde etmek için ne yapması gerektiğini çok iyi biliyor. Sinkane insana resmen zamanı unutturuyor. Hele ki biraz unutup eğlenmeye gönlünüz varsa.

 

Biz hepimizin bu noktada, Gallab’ın da dediği gibi “Funky ve eğlenceli bir şey”e ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Gallab’ı onurlandırırken ona birkaç soru sormayı da ihmal etmiyoruz. Herkese iyi seneler!

 

Bize biraz müzikle ilk karşılaşmalarından bahsedebilir misin?

Annemler evde ve arabada hep Sudan müzikleri çalardı. Aynı zamanda birer pop müzik ve caz hayranıydılar. Bu yüzden o müzikleri de çok net hatırlıyorum. Bir dolu Bob Marley, ABBA, Miles Davis, Phil Collins ve daha niceleri…

 

Mars’ta dışarıdan bakınca dikkati çok da çekmeyebilecek olan, ne gibi şaşırtıcı etkileşimler var?

Prodüksiyonda emeği geçen Greg Lofaro da, ben de “hardcore” dinleyerek büyüdük aslında. Aranjman kararlarının birçoğunu bu müzik stilinden yola çıkarak oluşturduk diyebilirim.

 

Birlikte çaldığın Caribou, Yeasayer ve Of Montreal gibi gruplar müzikle olan ilişkini nasıl etkiledi?

Her grubun kendi işini nasıl yönettiğini öğrendim. Bu herhangi bir yerden edinebileceğiniz bir bilgi değil ve bana inanılmaz derecede yardımcı oluyor.

 

Mars’ı kendi başına yazdın ama onu grubunla çalıyorsun. Sinkane klasik anlamda bir grup formatına bürünebilir mi?

Sinkane için müzik yazmaya bizzat devam edeceğim. Bu grubu oldukça uzun zaman önce kurdum ve bir grubun ne demek olup ne ifade ettiğine dair çok net bir vizyonum var. O benim bebeğim. Nereye gittiğini görmek çok enteresan olacak.

 

Albümü Mars gezegenine ithaf etmişsin, kapak çok eğlenceli ve şarkı söylediğin anlar müzik içinde akıyor gibisin. Ne dediğinden ziyade groove’un devam etmesi daha önemli gibi. Sanırım müzikteki tek değişmez groove’un kendisi. Çok belirli fikir ve sözlerin araya girmesini özellikle mi istemiyorsun?

Çok öyle denemez aslında. Ne hissediyorsam onu yazıyorum. Mars, funky ve eğlenceli bir şey. Yapmak istediğim de buydu.