Bantmag

50.PIETA

Kim Ki-Duk’un seneler sonra neredeyse iyi bir filmle karşımıza çıkmasına herkes o kadar şaşırdı ki, Venedik Film Festivali jürisi bile Altın Aslan’ı kendisine vermeden edemedi.

 

49.THE DESCENDANTS

Amerikan bağımsız sinemasının geçtiğimiz sezonki yüz aklarından biri olan Alexander Payne’in bu filmi, tartışmalı mesajına rağmen seyir zevki yüksek bir drama-komedi olarak dikkat çekmişti.

 

48.WEEKEND

Yılın en romantik ve duygu yüklü filmlerinden biri olmakla beraber, küçücük hikâyesini kısacık bir zaman dilimine sığdırıp koskocaman duygular yaratmayı başarabilen bir film olması nedeniyle de dikkate değer.

 

47.AI WEIWEI: NEVER STORY

Elimizde son zamanların en ilginç belgesel malzemelerinden (karakterlerinden) biri ve onu en doğru şekilde kullanmayı başarmış bir film var. Yılın kayda değer belgesellerinden biri…

 

46.THE HOBBIT: AN UNEXPECTED JOURNEY

Stüdyonun yıllardır bastırdığı The Hobbit ihalesi sonunda yine Peter Jackson’a kaldı ve Orta Dünya’ya geri döndük. Her ne kadar ortada ilk üçleme kadar heyecan verici bir hikâye olmasa da yaşadığımız dünyadan üç saatliğine kopmak iyi geldi.

 

45.PASSION

Brian De Palma’nın groteskin doruklarında gezindiği bu serbest uyarlaması, izleyici ve eleştirmenleri ikiye bölmüş ve çoğunluk da filmden nefret etmiş olsa da, bir yanıyla ilgili çekici olmayı becerebilmesi ve kimi antolojik sahneleriyle kolay unutulmayacak bir film.

 

44.DE ROUILLE ET D’OS (RUST AND BONE)

En son 2010’un en iyi filmi seçtiğimiz Un prophete ile karşımıza çıkan Jacques Audiard’ın bol acılı ama her şeye rağmen umut yüklü son filmi, insan denen varlığın ancak birbirine tutunarak hayatta kalabileceğine dair naif bir öykü anlatan, etkileyici bir seyirlik.

 

43.COMPLIANCE

Bizde Filmekimi’nde seyirciyle buluşan bu sinir bozucu gerilim, yalnızca fragmanıyla bile insanı sinir stres sahibi ediyor. Bir buçuk saatlik süresinde nasıl rahatsız edici sularda yüzdüğünü varın siz düşünün.

 

42.ALPEIS

İki yıl önce Dogtooth’la bir grup seyirciyi kendine hayran bırakmış olan Yunan sinemacı Yorgos Lanthimos yeni filminde, kimlik ve roller meselesini bu kez daha edilgen bir biçimde kurcalamaya devam etti.

 

41.LAURENCE ANYWAYS

Henüz 19 yaşında çektiği ilk filmiyle Cannes’dan Altın Kamera’yla dönen Kanadalı genç oyuncu ve yönetmen Xavier Dolan, yeni filmiyle izleyicisinin suratına 1.33:1 çekilmiş ve yaklaşık üç saati bulan, kocaman, kremalı, parlak bir pasta yapıştırıyor.

 

40.ARAF

Araf’ın kusurları olduğu söylenebilir ama eksilerle artılar masaya yatırıldığında, dört başı mamur filmlerin epey azınlıkla olduğu Türkiye sinemasına bazı unutulmaz anlar ve üzerinde düşünülmüş yan karakterler armağan etmiş, etkileyici bir film olduğunu da inkâr edemeyiz...

 

39.L’EXERCICE DE L’ETAT (THE MINISTER)

Siyaset ile erdemin uyuşmazlığını, doğru siyaset yoktur klişesini didikleyerek sorgulayan ama çıkış noktası da arayan, diğer yandan taraf tutmaktan başka çaresi olmadığının da bilincinde bir seyirlik L'exercice de l'etat. Olivier Gourmet’nin incelikli performansı da dikkat çekiyor.

 

38.TAKE THIS WALTZ

Uzun süreli ilişkilerin, beraberinde getirdiği açmazları kurcalayan bu film, oyuncu Sally Potter’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmler arasında reji olarak da şimdiye dek çıkardığı en etkileyici ve en cesur iş kuşkusuz.

 

37.KISEKI (I WISH)

After Life, Nobody Knows ve Still Walking gibi incelikli filmlerin yönetmeni Hirokazu Koreeda’nın kamerasını bir kez daha çocukların dünyasında gezindirdiği filmi, tarifsiz bir seyir zevki sunan, içli bir sinemasal tecrübeye dönüşmüştü.

 

36.THE RAID: REDEMPTION

Son dönemin en hareketli, en bereketli ve en hararetli aksiyon filmlerinin belki de başında gelmesi bir yana, bu kadar net ve neredeyse özelliksiz bir hikâyeden, böylesine görkemli bir tekme tokat şöleni çıkartabilmesi nedeniyle bile takdire şayan bir film The Raid.