“VİRAL NEDİR ?” ARTIK İLGİLİ İLGİSİZ HERKESİN UCUNDAN KIYISINDAN DA OLSA BİR FİKİR SAHİBİ OLDUĞU, CEVABI KOLAY BİR SORU.
Ama asıl soru “viral nasıl yapılır?” olmalı... Nitekim organik şekilde yayılan, viral olan videoların pazarlama sahnesindeki potansiyel gücü keşfedileli beri herkesin kafasındaki soru bu. Her markanın ve her reklamcının en büyük hedefi, viral videonun rüzgârını arkasına alabilmiş bir reklam kampanyası yaratabilmek. Böyle yüksek sesle söylendiğinde çok kolay geliyor kulağa; “Adamlar Yapıyor! Biz de bir video yapalım, çok komik olsun herkes birbirine göndersin, 100 milyon insan görsün, ucuz olsun.” Ama bu işin bir matematiği, bir algoritması yok, “viral video yapalım” diyerek viral iş yapılmaz. Yapılan iş iyi ise, viral olarak yayılır. Bunu görebilen markalar ve reklamcılar işin kaymağını bir süredir yemekte. Milyonlarca izleyiciye ulaşmış, parodileri çekilmeye başlanmış işleri gördükçe iştahı kabaran reklamcı ve reklamverenler, kolları sıvadıklarında genelde çok farklı bir gerçekle karşılaşıyorlar. Ne prodüksiyonlar heba oldu, ikisi marka yöneticisi, üçü de ajans çalışanı olan beş seyirciye ulaşmış, ne videolar Youtube mezarlığında hâlâ can çekişiyor, Facebook’tan medet umuyorlar.
Anlayacağınız iş pratiğe döküldüğünde bu viral işinin ne kadar zor olduğu, o “paylaş butonu”na giden ellerin aslında ne kadar da seçici olduğu ortaya çıkıyor.
Aşağıda geçtiğimiz sene en tembel elleri bile “beğendi”rten, retweet’ten retweet’e koşan viral kampanyaları listeledim. Bakın bakalım kaç tanesi dayınız, halanız, anneniz ya da 15 senedir görmediğiniz ortaokul sınıf arkadaşınız tarafından size göndermişti...
Sırayla oynatalım...