Bantmag

DUYDUĞUMUZ ANDA “BU NEYMİŞ” DİYE BİZİ MERAKTA BIRAKAN MÜZİKLERİN SAHİBİ AUDIO KOMBAT ŞU ARA ESKİŞEHİR DOLAYLARINDAN BİZE ULAŞAN ÖZGÜN SESLER ARASINDA YER ALIYOR. EN SONUNDA MERAKIMIZA YENİK DÜŞTÜK VE AUDIO KOMBAT’IN ARKASINDAKİ HİKÂYEYİ ÖĞRENMEK İÇİN SÜHEYL VE SERTAN GÜR KARDEŞLERE SORULARIMIZI YÖNELTTİK.

 

Audio Kombat iki kardeş olarak yola koyulduğunuz bir müzikal oluşum. Bize biraz anlatabilir misiniz, ikinizin de ortak bir noktada buluşup müzik yapmaya başlamanız nasıl gerçekleşti?

Beraber büyüdük, farklı dönemlerde çeşitli proje ve gruplarda beraber çaldık, dolayısıyla beraber müzik yapıyorduk zaten. Fakat Audio Kombat için durum farklı olmuştu. Ekipman toplayıp, denemeler yapıyorduk. Kurulduğunun farkına bile varmamıştık. Yani kendiliğinden oluştu diyebiliriz. Ancak emeğin artmasıyla iş farklı bir noktaya geldi ve hiçbir şeyi yarıda bırakmak istemedik.

 

Hep aynı yerden gitmeyelim ama iki kardeşin aynı grupta müzik yapmasının her zaman şaşırtıcı yanları olmuştur. Meselâ ikinizin müzikal geçmişleri nedir? Müziğin baskın olduğu bir aileden mi geliyorsunuz?

Ailemizde müzisyen yok, fakat çok küçükken rahmetli dayımızın bize hediye ettiği bir bongo ve keman bize biraz oyuncak olduysa da, bir ihtimal beraber çalma duygumuzun gelişmesine de katkı sağlamış olabilir.

Süheyl: Ben aslında bongodan sonra davula merak sardım. Davulum olmadığı için bongoyla idare ediyordum. Ağbimlerin bodruma kurdukları stüdyodaki davulla çok pratik yapma imkânım oldu ve kendimi geliştirmeye gayret gösterdim. Ancak davul çalmaktan çok bas gitar çaldım. Yıllarca basçısı olmayan arkadaşlarıma bas çaldım. İlk olarak faal bir şekilde davul çalmaya başladığım grup, ağbim ve bir arkadaşımızla (Büyük Ev Ablukada gitaristi Mert) kurduğumuz Atmosfer Şahane oldu.  

Sertan: Aslında benim hevesimi hep elektro gitar çalmak karşılamıştır. Yıllarca farklı türevlerde, öncelikle punk tabanlı olarak, hem kendimi geliştirmek için, hem de zevk aldığım için çeşitli grup ve projelerde yer aldım. Ama aynı şekilde ben de, birtakım gruplarda bas ve klavye de çaldım. Ancak kardeşimle beraber müzik yapmaya başlamamız yine punk-rock grubumuz olan Atmosfer Şahane’ye dayanır. Sonrasında yine beraber farklı gruplarla çalıştık, fakat sürekli eleman değişikliği yaşadık, ama bir yandan da farklı enstrümanlar toplamaya başladığımızdan dolayı düşüncelerimiz Audio Kombat’ta birleşti.

 

Audio Kombat olarak müzikal üretimleriniz sırasında nasıl bir süreç izliyorsunuz? Belirli çalışma ritüelleriniz var mı?

Yer yer ağbi-kardeş olarak yaptığımız ayrı ayrı çalışmaları birbirimizle paylaşıyoruz. Bazen de beraber çalarken ortaya çıkan parçaları değerlendirip kompoze ediyoruz. Aynı evde yaşadığımızdan dolayı belirli bir ritüelimiz yok. İkimizin de müsait olduğu vakitlerde oturup kafa yoruyoruz ve çalışıyoruz.  

 

Peki müzik dışında hayatlarınızı neler belirliyor, gündeliğinizi neler oluşturuyor?

Sertan: Anadolu Üniversitesi’nde öğretim üyesiyim. Aslında son zamanlarda tüm gündeliğimi de neredeyse bu oluşturuyor.  Audio Kombat dışında hâlâ gürültülü gitar çalmaya devam ediyorum.

Süheyl: Ben de özel bir şirkette grafik tasarımcıyım. Vaktimin çoğunu müzikten çok buna harcıyorum.

 

Müzikal geçmişinizde “en önemli” olarak ayrı bir yerde konumlandıracağınız an nedir?

Şu âna kadar “en önemli“ diye nitelendirebileceğimiz özel bir deneyimimiz olmadı. Bizim için çıkıp çalmak yeterince önemli.

 

Audio Kombat ile ilgili ilk andan ilgimizi çeken bir diğer şey de logosu oldu. Kimin çalışması bu logo?

Süheyl: Amblem benim çalışmam. Öncelikle ihtiyacımız olan şey iyi bir isimdi. İsmi beraber kararlaştırdıktan sonra da çalışmalara başladım. Kimseye iş yetiştirme derdimiz olmadığı için de amblem son hâlini yaklaşık olarak bir senede aldı. Kaldı ki o zamanlar, grubumuz ev dışında çok faal değildi. Grubun görsel kimliğini en baştan düşündüğümüz için, tabiî olarak bu işe amblemi yaparak başladık.

 

Müziğinizi oluştururken nelerden veya kimlerden ilham alıyorsunuz? Sizi özellikle hangi müzisyenler veya gruplar etkiliyor?

Bir grup veya müzisyenden ilham almaktan öte, şimdiye kadar dinleyici olarak da farklı müzik tarzlarındaki  birikimlerimiz bizi yönlendirebiliyor. Açıkçası müziğimizi oluşturmada bizi doğrudan etkileyen biri(leri)nin varlığından söz etmemiz pek kolay olmaz.

 

Peki hangisini tercih ediyorsunuz: Sahnede olmayı mı yoksa kendi aranızda yoğunlaşıp baş başa müzik kaydetmeyi mi?

Üretim aşamasında uzun bir süre eve kapandık, hattâ Eskişehir’de çalacak yer bile bulamıyorduk. Zaten bu projenin asıl amaçlarından biri de müziğimizi insanlara canlı çalarak eğlenmekti. Dolayısıyla sahnede olmak bizim öncelikli tercihimizdir.

 

Müziğiniz için herhangi bir hedefiniz var mı? Şimdiden oluşmaya başlayan projeler neler?

Hep Eskişehir’de çaldığımız için farklı şehirlerde, farklı mekânlarda, farklı kitlelere ulaşmak ve müziğimizi duyurmak istiyoruz. Şu anki hedefimiz bu. Video olarak materyallerimiz mevcut ve bunları montajlayıp değerlendirmek istiyoruz. Çünkü sanal ortamda bizi tanıtan sadece bir tane videomuz var ve bu videonun bizi pek istediğimiz gibi ifade etmediğini düşünüyoruz.  

 

Son olarak, yine kafayı taktığımız konudan bir soru geliyor: Birlikte müzik yaparken hiç kavga ediyor musunuz?

Bu yaşa kadar zaten hiç kavga etmedik, gerek de duymadık, yani müzik yaparken kavga etmiyoruz. Bunun tam tersine olabildiğince uyumlu çalışmaya çaba gösteriyoruz. Bunun en iyi örneğini de bizi sahnede izleyenler şahit oluyor. Kardeş kardeşle hiç kavga eder mi?