Bantmag

BRIT POP'UN BİLMEDİĞİNİZ YÜZÜ YAZI ALEX MAZONOWICZ
GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE YATMAYI DÜŞÜNDÜĞÜM BİRİYLE BRITPOP HAKKINDA MUHABBETE KOYULDUK...

Tam o esnada yıllar önce Bant’a yazdığım, müzik türlerine dair üretilen anlamladırmalar ve ifadeleri ele aldığım makale aklıma geldi. Burada İstanbul’da mesela, Britpop genelde gitar ağırlıklı 1994 yılında adadan çıkmış bir müzik olarak algılanır. Britpop adı altında The Smiths (kesinlikle değil), Muse (rock bile değil), Coldplay (“shitpop” belki de daha çok) ve The Levellers (çılgınlık!) gibi grupların anıldığını bile duydum.


Öyleyse Britpop nedir? Benim için Britpop belirli bir zamanı ifade eder. Grunge ömrünü tüketmek üzereydi. Kurt Cobain bir gün kederlenmiş ve kendini vurmuştu. Bu da bundan böyle hiçbirimizin Dinosaur Jr sevmeye izni olmadığı anlamına geliyordu. Britanya müziği ise garip bir durumdaydı. Alternatif sahnede Jesus Jones ve Neds Atomic Dustbin gibi günümüzde tekrar biraraya gelmeye kalkıştığı için Londra Kulesi’nde zindana atılmış adamlar boy gösteriyordu. Madchester ve o sıralardaki müzik sahnesi elindeki tüm disko kayıtlarını tüketmiş, The Las, The Stone Roses ve Happy Mondays gibi gruplar ise belli ki kayıt yapmaları gerektiğini unutmuş, bir evde dipdibe oturup birlikte çay ve bisküvi yerken birbirlerine uyuşturucu fırlatıyorlardı. Shoegazer’ın ise “iyi” olarak nitelendirilmesi için Pitchfork’un ortaya çıkmasını beklemesi gerekiyordu, ki zaten bu olunca da Deerhunter bu türün tüm iyi özelliklerini kapıverecekti.

Sonunda bir gün, sırf adının başında “the” olmadığı için bu ne idüğü belirsiz sahnenin bir parçası olmasına izin verilmeyen Blur adlı bir grup büyük bir şey keşfetti; vaktiyle Britanya’da güzel müzik yapıldığının farkına varıp, Kinks şarkılarının cover versiyonlarından oluşan “Modern Life is Rubbish” adlı bir albüm yayınladı. Bu albümü 10’dan fazla kız satın alınca da memleketteki diğer gruplar pop müziğin sadece tişört satmaktan ibaret olmadığını hatırlayıverdi.

 

İşte tam bu yıllarda bir ayakkabı dükkanında çalışıyordum. Ayakkabı cilası koklayıp, spor ayakkabı satın alabilmek için kasadan para çalardım. Yaşadığım kentte “EMF” grubunun üyeleri de bulunuyordu ve sırf bu yüzden her yer yedi yıl süreyle karantinaya alınmıştı. Yine de sonunda insanlara tekrar gitar çalabilmekeri için izin verildi ve bu sayede ilginç bir yerel müzik sahnesi oluşmaya başladı. Bu arada sizi iyice soğutmamak için söyleyeyim, Magazine ve Buzzcocks cover’ları yapan Supergrass adlı grup, yaşadığımız şehre çok yakın bir yerden çıkmıştı.

Konserlerine gitme şansına erişen birkaç şanslı insandan biri de bendim. Seyirci harikaydı. Daha önce altına bir şey giymeden konsere gelen birilerini hiç görmemiştim. Aynı şekilde, kızların da geldiği bir konsere hiç gitmemiştim. Grup yine şahane punk riff’lerinden birini çalmaya koyulduğunda tuvalete gittim ve yüzünün tamamı kaşlarla kaplı adamın tekiyle muhabbete başladık.

“Nerdensin, koduğumun Gloucster’dan mı?”
“Hayır koçum, Liverpool’danım ben” diye cevapladım.
“Başlarım Gloucster’lılara!” dedi ve tam yanımdaki pisuara doğru tükürdü. Adidas ceketinin üzerindeki Manchester City rozetini görünce “İkinci ligde iyi şanslar dostum” diye mırıldandım.

Devasa kaş, söylediğimi “Zırvalık” diye yanıtlayıp bana döndü ve çalıntı makosenlerimin üzerine işemeye başladı.

Hayati önem taşıyan bu konserden sonra Stranglers cover grubu Elastica ortama düştü ve İşçi Partisi cover grubu da hükümetin başına geçti. Karizmatik solist Tony Blur önce Boo Radleys kayıtlarını cezaya çarptırmış, ardından da Echobelly’i göreve atamıştı. Tony Blur’ün aslında eğitim sistemi için ödettiği faturalar yıkıma gidip milyonlarca masumu öldürecek  Britpop canavarı Menswe@ar’ı yaratmıştı. Bu utanç da Irak’ın işgaline sebep oldu. Blur bir süreliğine Kinks cover’lamaya son verdi, bunun yerine the Pavement cover’lamaya başladı.

Tüm bunlar sanki 17 yıl önce olmuş gibi ve aslında pek çok açıdan bakılırsa gerçekten de tam 17 yıl önceydi. Britpop’un ölümüne dair kalbimdeki hüznü ölçmeniz imkansız, zira böyle bir şeyin varlığı bile söz konusu değil. Yine de benim için o altın yıllar, Gaz Coombes bağıra çağıra şarkı söylerken ayakkabıma düşen o altın çiş damlasıyla özetlenecek. Ayakkabı bana ait olabilirdi ama o çiş tanesinin üreticisi, Beatles cover’ları yapan Oasis adlı grubun gitaristinin ta kendisiydi.  Evet doğru, Noel Gallagher bir Supergrass konseri sırasında ayağıma işedi. İşte Britpop bu...