Bantmag

ORTA YAŞ DÖNEMİNDEN İKİ YENİ ALBÜME BU AY DİKKAT KESİLİYORUZ.

 

PET SHOP BOYS – “ELYSIUM” (Parlophone)

Bundan 20 yıl önce NME dergisi, “Pet Shop Boys – 40’ını zorlayan iki adam” şeklinde bir manşet atmış. Bu istenmeyen bir şeymiş, ya da kurallara aykırıymış gibi. Ama İngiltere’nin resmî kayıtlara göre en başarılı ikilisi Neil Tennant ve Chris Lowe’un üretimden asla yılmadığı bunca yıl içinde yaptığı en önemli öğreti büyük ihtimalle pop müzikte herhangi bir kural olmadığıdır.

Elysium, 50’lerinde iki adamın yazdığı bir pop albümü. Ve yaşlanıyor olmakla ilgili. Pet Shop Boys’un daha önceki albümlerine resmen hiç benzememesi çok ilginç! Sakin, düşünceli ve orta temponun içinde akıp giden bir albüm. Patlayan dans ritimleri arasına girip çıkmıyor. Onun yerine Lowe, insana olağanüstü bir huzur ve güven veren synthleriyle yaptığı işlemelerle her zamanki imzasını epey bir derinden atıyor. Albümün orta yaş teması ve orta tempolu hitleri esnasında vokallerin de görkemi pekişiyor. Aşkın kovalayan hayaletleri ve anıların ağızda bıraktığı tatlar arasında gidip gelen temaların yanına, “Ego Music” ile Facebook ve Twitter gibi sosyal medya araçlarının ortaya çıkardığı, bir jenerasyonu içine çeken ego çukurunun ne kadar işe yaramaz bir şey olduğunu anlatarak düşünmeye ve meselelerini ortaya koymaya devam ediyor Pet Shop Boys.

Pet Shop Boys stüdyoda deney yapmayı sürdüren (ve elbette bunu karşılayabilen) az sayıda gruptan biri. Deneycilik, Pet Shop Boys’un pop anlayışı içindeki en önemli motivasyon. Her albümde bu sebeple farklı prodüktörlerle çalışıyorlar. Kanye West’in 808s & Heartbreak albümünü gözlerine kestirip Andrew Dawson’a Elysium için bu nedenle yanaşmaları baya etkileyici bir şey örneğin. Elysium Bonus CD’si olarak albümdeki parçaların enstrümantal versiyonlarını yayınlamaları da öyle. Böylece Pet Shop Boys’un ilk karaoke ve chillout albümünü de elimize almış olduk.

İnsan hâlâ Pet Shop Boys’un her yeni albümünü dinlerken “Nasıl her şey bu kadar doğru olabilir?”, “Bir müzik üzerinde nasıl bu kadar iyi hâkimiyet kurulabilir?” diye kafayı yiyor. Bunu kaybetmeyi asla ama asla istemem.  

 

 

TRACEY THORN – “TINSEL AND LIGHTS” (Merge Records)

Bugüne kadar Marine Girls ve Everything But The Girl gruplarıyla albümlerle bizden hayat boyu başarı ödülünü çoktan alan Tracey Thorn, hâlâ bilmiyorsanız söyleyeyim, büyük bir Pet Shop Boys hayranı. Bunu doğrulayan birçok açıklaması var. Pet Shop Boys’a bir şarkısında vokalle eşlik etmek Tracey’nin yıllardır yapmak istediği bir şeymiş meğer. Rock geleneklerine öykünen İngiltere pop sahnesinde kendisinin de onların da aslında birer yabancı olduğunu düşünmesi ve yakınlık kurması oldukça mantıklı.

Öğreniyoruz ki, Tracey Thorn’un yıllardır çok istediği bir diğer şey de bir Noel albümü hazırlamakmış. Noel albümü hazırlamanın nasıl bir motivasyon olduğunu ya da neden yeniden popüler bir şey hâline geldiğini tam olarak bilmiyorum. Büyük ihtimalle belli bir geleneğin getirdiği bir güven, kalıcılık ve alışkanlığa dair bir şeyler hissettiriyor olabilir Thorn’a. Solo piyanoyla giren ilk şarkı bütün bunları süpürüp götürüyor aslında. Tracey Thorn’un yeni parçası; “Joy”, albümün ruh hâlini çivi gibi çakıyor;

 

Neşe, neşe, neşe…

Çocukken severdin onu,

Ama şu an ona çok daha fazla ihtiyacın var.

Karanlığın kendisi,

Kıvılcımın içindekİ güzelliği görmemizin sebebi.
 

Albümde toplam iki yeni parça var, gerisi Thorn’un bu duygular içinde seçtiği başkalarının şarkılarından oluşuyor. Harika bir müzik zevki olduğu konusunda insanda en ufak bir şüphe uyandırmayan müzisyenlerden biri olan Thorn’un seçimleri elbette göz boyayıcı. Dolly Parton, Stephin Merritt, Randy Newman, Scritti Politti, White Stripes, Joni Mitchell ve Noel albümü geleneğine kısa süre önce katılan Low ve Sufjan Stevens’den seçkiler, piyano, gitar, synthler, yer yer davul, yer yer de elektronik ritimler ve Tracey Thorn’un eşsiz vokalleriyle gerçek ve bütün bir albüme evriliyor.

Büyüleyici bir hassasiyet ve titizlikle hazırlanmış bu albümle ilgili bana sorarsanız en iyi olan şey, hem bir Noel albümü tınısında olması hem de kesinlikle bir Noel albümü olmaması. Tinsel and Lights soğuk kış günleri ve insanın biten bir yıl üzerinden yaptığı hayat muhakemesine yerinde dokunuşlar yapıyor ama “Noel albümü” deyince akla gelen klişelerden çok uzak. Noel albümü kavramına akıllıca takla attıran mevsimlik bir çalışma. Dolayısıyla kasım ayını gördünüz mü takıp dinlemelik...

2013’e otobiyografisi Bedsit Disco Queen – How I Grew Up And Tried To Be a Pop Star’ı (Nası Büyüdüm ve Bir Pop Yıldızı Olmaya Çalıştım) yayımlamaya hazırlanan Tracey Thorn’u Nico’dan bile daha çok sevenler, sakın bu albümü hafife almayın.