Hİtler'İn manevİ babası Karl Lueger:
Hırİstİyan Sosyal Partİ'nin (CSP) Vİyana’sı
Bu şartlar altında, Germen milliyetçiliği ve krizin gölgesinde anti-semitizm ile tanışan, oy verme hakkı bulunan küçük burjuva CSP'yi seçti. Gençlik çağında Hitler'in ilgiyle izlediği Karl Lueger 1897 yılında Viyana Belediye Başkanı oldu. Müteakip 20 yılda Viyana'ya Lueger'in populist halkçılığı damga vuracaktı. Freud ve Klimt gibi enteljansiya, ait oldukları liberal sınıf ve değerlere küserek bireysel öğretiye yönelirken Lueger'in popülist girişimleri bir süreliğine orta sınıfları ikna edecekti. Önce belediye hizmetlerini tekelinde bulunduran yerli ve yabancı işletmelere, mesela İngiliz Imperial-Continental-Gas Association'a karşı kamu yatırımlarını arttırdı. Yine özel şirketlerin elinde bulunan ve parçalı, kimisi atlı, kimisi raylı, kimisi de buharlı tramvay sistemini kamulaştırarak birbirinden kopuk hatları birbirine bağladı. Belediye yönetiminin bürokratik yapısını genişletirken, belediye çalışanları için kamu sigorta sistemi kurdu. Tramvay çalışanları, memurlar, elektrik işçileri için belediye konutları inşa etti. Bu dönemde 31 yeni okul açıldı.
Tüm bunlar liberal belediyecilik dönemine nazaran kısmî iyileştirmeler yaratsa da, aslında akut bir baskı rejimi altında gerçekleştiriliyordu. Belediyeye, neredeyse istinasız, solcular ve Yahudiler çalışan olarak alınmıyordu. Kamu çalışanlarına sol derneklere üye olma yasağı getirilmişti. Gösteri ve grev hakkı yasaktı. Yoksul kesimlerin yaşadığı yapı stoğu yandaş küçük yatırımcılarla genişletilir ve orta sınıf kollanırken, konutlar korkunç şartlara sahip olmaya devam ediyordu. Üstelik 1. Dünya Savaşı'nın eşiğinde imparatorlukta yükselen milliyetçilik akımlarından dolayı Almanca konuşan teba Viyana'ya göç etmek zorunda kalıyordu. Onlar da berbat barınma şartları karşısında itirazlarını yükseltmeye başladılar. Ev stoğunun sadece yüzde 15'i, iki veya daha çok odaya sahipti. Yüzde 73,21'i tek odadan oluşuyor ve bu odaların kiraları bir işçinin maaşının yüzde 30'una tekabül ediyordu. Bunların yüzde 92'sinde hela, yüzde 95'inde su yoktu. İşçilerin yüzde 58'i bir yatağa bile sahip değildi. Kiralar çoğu zaman yatakların bekâr gençlere kiralanmasıyla denkleştiriliyordu. Vergi gelirlerinin çoğu ise işçi sınıfı üzerinden kazanılıyordu. Nasyonal sosyalizmin ruşeym hâli böyle bir sistemdi.