GİDEREK FARKLI SINIFLARIN KENDİ KAPALI MEKÂNLARINDA-UZAMLARINDA YAŞAMAYA BAŞLADIĞI GÜNÜMÜZ KENTLERİ NASIL BİR İPUCU BIRAKACAK BİZDEN SONRAKİLERE? HERHÂLDE TOPLUMSALLIĞIMIZ HAKKINDA PEK OLUMLU OLMAYACAK BU KARİNELER. SOL DÜŞÜNCENİN VE FİİLİYATIN TARİHİNE GERİ DÖNÜP BAKINCA KENTSEL-TOPLUMSAL YAŞAMIN SİTAYİŞLE, ÖZLEMLE ANILAN BİRKAÇ ÖRNEĞİ HATIRLANIR. BUNLAR ARASINDA (KISA ÖMÜRLÜ PARİS KOMÜNÜ'NÜ SAYMAZSAK) GEREK YAŞAM SÜRESİNİN UZUNLUĞU, GEREKSE ELDE ETTİĞİ KAZANIMLAR AÇISINDAN BİR TANESİ YARI-EFSANE MERTEBESİNDE HATIRALARIMIZDA DOLAŞIR: KIZIL VİYANA.
1918-1934 yılları arasında, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun 1. Dünya Savaşı ile çöküşünün ardından kurulan Avusturya Cumhuriyeti'nin başlangıcından, 1934 faşist darbesine kadar Viyana kenti, dünyada eşi benzeri gözükmemiş bir “işçi kenti” planlamasına ve yaşam biçimine sahne oldu. Darbeye kadar Avusturya-Marxist geleneğinin etkisindeki Sosyal Demokrat Parti'nin (SDP) başında olduğu Viyana Belediyesi, uygulamaya koyduğu yaratıcı finansal, kentsel ve yönetsel araçlarla Viyana dışındaki tüm Avusturya'ya hâkim olan muhafazakâr, Hıristiyan ve faşist siyasî hareketlerin düşmanlığını kazandı. Sosyal demokrasinin kendi zaaflarından ve çıkmazlarından da kaynaklanan yenilgi hâsıl olduğunda, geride gerek niceliksel (kentte salt 80 bin sosyal konut, kent sınırlarında düzinelerce işçi yerleşkesi inşa edilmişti), gerekse niteliksel açıdan (önleyici sağlık politikalarından seküler-katılımcı eğitim stratejisine, sanat kurumlarının demokratikleştirilmesinden kapsayıcı işçi haklarına kadar) bambaşka bir şehrin resmi kaldı. Peki Kızıl Viyana hangi somut tarihsel-maddî şartlarda ortaya çıktı? Sınırları neydi? Nasıl bir miras bıraktı?