Bantmag

GEZGİN RUHLARI VE KIPIRTILI ÜFLEMELİLERİYLE BEIRUT KIYILARIMIZA KONALI ARTIK BİRKAÇ YIL OLUYOR.

İlk ortaya çıktığında müziğiyle bilgili bir şekilde küresel bir mirası omuzlarken, Beirut, hepimize ve her yere ait olan bir ses taşıyordu. Her ne kadar bu şarkıların Amerika'nın Güneybatısınden geldiğini bilsek de, bir şekilde aidiyetsiz olmanın gizemini ve özgürlüğünü barındıyordu. Aşağı yukarı dört albüm sonra da, hala pervasız eğlenceyle melankolinin kesiştiği yerde, artık rahatça son yılların bağımsız isimleri arasından en iyi tanınan ve en sevilen isimlerinden biri oldu. 2007'deki konserlerinden sonra ilk defa Istanbul'a dönmeden önce, Zach Condon'a son albümü, The Rip Tide, ve turnesiyle ilgili sorularımızı sorma fırsatı bulduk.

Beirut 21 Eylül'de Turkcell Kuruçeşme Arena'da.

The Rip Tide kendi şirketin olan Pompeii Records'dan çıktı. Kendi plak şirketini başlatmaya öncü olan neydi?
Bir albümü yayınlayabilmek için gerekli olan her parçanın kontrolünde, hatta farkında bile olmak kolay değil – manyaklıklar ve bilinmeyenin korkusuyla dolu anlara eğilimli bir süreç. Dışardan gelen baskı nedeniyle kendi şirketimi başlattım. Daha önce çalıştığım şirketler harikaydı, hala da öyleler, fakat benim için süreçle ilgili bir şey değişmişti. Sırf kendim için yapmıyorsam, doğru gelmiyordu - Bu, sanırım, ergenlik yıllarımdan kalma, tam silkip atamadığım bir duygu. Yalnız tüm bunların bir anda değişebileceğini de belirtmeliyim. Oldukça fevri biriyim.

Son albümünün daha önce yayınladıklarına kıyasla daha yerel ve “Beirut”umsu bir hisse sahip olduğu sıkça söylendi. Bu katıldığın bir görüş mü? Katılıyorsan, bunu neye bağlıyorsun?
Bu şekilde ifade edilmesi biraz komik geliyor, ama bu görüşe tamamen katılmadığımı da söyleyemem – “yerel” sanırım yanlış kelime ama... Eskiden şarkı sözlerimde kendim olmayan karakterlerden hikayeler anlatırdım. Kendi şartlarımda türetmenin doğru hissettiği müzikal düşünceler bulurdum. Kanıtlanmış kaynakların büyük fikirlerini sahiplenmek de belli bir gençlik neşesi taşıyordu. The Rip Tide'yle beraber dışa dönük arayışlarımı rafa kaldırdım ve direk damardan girdim. Başka bir deyişle, gemiyle beraber battım. Hayatımda çok şey değişti ve sonunda anlatacak bir hikayem olduğunu, ve daha da iyisi, beraberinde gidecek özgün bir müzikal yaklaşımım olduğunu hissettim.  

Bu albümdeki müzikler ilk defa canlı bir grupla kaydedildi. Bu yaklaşımı denemeye seni iten neydi? Müziğe nasıl bir etkisi oldu?
Motown. Bu kadar basit. Smokey Robinson'un kayıt sürecine bakın.

The Rip Tide çıktığından beri turnedesin. Müziğindeki küresel ve coğrafi etkiler göz önüne alındığında, turneye çıkmanın müziğine etkisi oluyor mu?
Tam olarak değil...Seyirceleri ve kendimi bulduğum ilginç yerleri gerçekten seviyorum, fakat turnede olmak benim için çok tüketici. Sahnede kendimden gerçekten çok vermeye çabalıyorum. Bazen çok yoğun bir deneyim olabiliyor ve genellikle, sadece yazmak için bile olsa, piyanonun başına tekrar oturabilmem için uzun bir durgunluk döneminden geçmem gerekiyor... 


Tekrar Istanbul'a geleceğin için heyecanlı mısın? Buradayken yapmak istediğin şeyler var mı?
Çok heyecanlıyım. Istanbul her zaman benim için bir hayal olmuştur ve sonunda bana kapılarını açan harika bir Türk ailesinin de gözüne girdim. Sabırsızlanıyorum. Beni sokakta görüp, güzel bir yere götürsüreniz, bir bira ısmarlarım.

Hem çağdaş hem de tanınmış bir sürü sanatçıyla işbirliği yaptın. Beraber çalışmak için herhangi birini seçebilsen, kimi seçerdin? Bir de Blondie ile çalışmak nasıldı?
Dünyanın her tarafından bandolar. Bu nefeslilerin armonisinde, başka herhangi bir enstrüman grubuyla olmadığı kadar, benimle uyuşan bir şey var. Sicilyalı cenaze alaylarından Balkan düğün müziğine, nereye gidersen git, bu enstrümanların ifade ettikleri duyguyla bir bağlantı hissediliyor...Blondie de harikaydı, ayrıca sanırım sonunda babama yaptıklarımın ciddiyetini kanıtladı...

Şu anda üstünde çalıştığın bir şey var mı? Turne sonrasındaki planların neler?
Planım dinlenmek. Bu kariyerdeki altıncı yılımdayım ve her ne kadar yazmayı bırakmasam da, artık biraz rahatlamanın vakti gelmiş olabilir. Tabii bu aslında şarkı yazıyor olacağım anlamına geliyor.

Geriye dönüp baktığında, dünya çapındaki başarının yanı sıra, yaşayabildiğin bu gezgin hayatı seni hiç şaşırtıyor mu?
Evet, çoğu hayalimi gerçekleştirebilmiş olmak bir şok...Santa Fe'de büyürken hissettiğim gerginliğe ve umutsuzluğa, filmlerde yaşayışıma ve dünyadan ne kadar kopuk hissettiğime dönüp bakıyorum... Oldukça basit aslında...istemek ve sonra da sahip olmak. Dibine kadar keyfini çıkarsam iyi ederim.