Bantmag

YUNANİSTAN VE RİSKİN GETİRDİĞİ KÂR

2001 yılında Yunanistan'ın avro bölgesine dâhil olmak için kamu borçlarını yeterli seviyeye çektiğini tespit eden Yunan Merkez Bankası başkanı Lucas Papademos, 2002'den 2010 yılına kadar Avrupa Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı, ardından da kriz sırasında bir süre Yunanistan başbakanlığı yaptı. Papademos'un 2001 hesapları bilerek çarpıttığı 2004'te anlaşıldığında kendisi hâlen AMB'nin başkan yardımcısıydı. Kredi derecelendirme kuruluşları hataya rağmen Yunanistan'a en yüksek notu vermekten imtina etmediler. Bu durum özellikle Avrupa'nın büyük bankalarından Yunanistan'a para akışını arttırdı. Bu bankalar ya doğrudan Yunan devletince basılan tahvilleri alıyordu ya da yerel bankalara para aktarılıyordu. Yerel bankalar da devlet tahvili alıyor, Doğru Avrupa'daki bankalarla spekülatif mortgage ilişkilerine giriyor ya da şimdiye kadar yurtdışına 300 milyar avro kaçıran gemi armatörlerine (bu para Yunanistan krizini ortadan kaldıracak bir miktar) çok düşük faizle kredi veriyorlardı. Bunların hepsinin garantisi de devletin bastığı uzun vadeli borç senetleri, yani devlet tahvilleriydi. 2009 yılında tahvil faizleri yüzde 8'e ulaştığında ve şüpheler kabardığında iş işten geçmişti.

 

Yunanistan devletinin borcu 269 milyar avro olarak tahmin edilirken, hesabın yine nasıl kamu hizmetlerine ve geniş halk kitlelerine yansıtıldığını izledik. Ancak işin ilginç yanı tüm önlemlere rağmen, borcun 2009'dan bu yana yaklaşık 400 miyar avroya tırmanması önlenemedi. Bunda alınan gırtlak sıkma önlemlerin toplumsal üretim ve tüketimi durma noktasına getirmesi kadar, finansal spekülasyonun kriz boyunca yeni veçheler alarak devam etmesinin rolü de büyüktü. Boyutunu anlamak için tek bir veri bile yeter: Fransız bankaları sahip oldukları paranın yüzde 40'ını Yunanistan'a, yani millî geliri AB'nin sadece yüzde 2’sine denk gelen bir ülkeye yönlendirmişti. (Devam -->)