Bantmag

BAŞINA BUYRUK BİR KURUM: AVRUPA MERKEZ BANKASI

“Normalde” diyor iktisatçı Michel Iglietta, “ulusal bir para birimiyle ülke vatandaşları arasında organik bir bağ vardır... Para birimi vesilesiyle vatandaşlar tâbiri caizse kendi geleceklerinden borç alırlar... Bu borcun ödenmesi de vergi gelirlerine bağlıdır. Son tahlilde borç için başvurulacak son mecra da merkez bankasıdır.” Ulusal hükümetler yönetimindeki merkez bankaları yeri geldiğinde para basma yetkisine haizdir, paranın değeriyle ilgili kararlar verir. Ancak 1998 yılındaki Amsterdam Anlaşması ile kurulan, 2002 yılında 17 ülkenin avroya geçişinin tamamlanmasıyla avro para birimi konusunda tek söz sahibi olan Avrupa Merkez Bankası (AMB) bildiğimiz merkez bankalarına benzemiyor. Zira AMB, AB üyesi ülkelerdeki ekonomik değişikliklere ve çalkantılara göre bir tavır almakla sorumlu değil. AMB'nin tek sorumluluğu avronun satın alma gücünü sabit tutarak finansal akışları sağlamak. AMB'nin meşruiyeti herhangi bir hükümete dayanmıyor. AB üyesi hükümetler ona belli bir para veriyorlar, ancak karşılığında o paranın nasıl harcanacağına dair hesap soramıyorlar. Bu da AB'de uzun zamandır murad edilen finansallaşmayı kolaylaştırsa da, işin özünde kıtanın merkez ülkelerinin ve en çok da Almanya'nın işine yaradı. Avusturyalı iktisatçı Joachim Becker'in “Asıl sorun Yunanistan değil, Almanya” adlı makalesinde anlattığı durum ortaya çıktı.  (Devam -->)