Bantmag

Hakan: Ben hazırım gringo.

Ekin: Konu; “ilk albümler”. Kafam bomboş, hadi sen başla Hakan.

H: Ekin bu sıcakta muhabet ediilebilir mi? Gerçi ikimiz de aynı ofiste, klimanın altında oturuyoruz. Ama bi ağırlık var üzerimde.

E: Ben zaten sıcağı klimaya tercih ederim, orası kesin!

H: Konuşuyor olsak konuşamazdım...

E: İyi ki konuşmuyoruz gerçekten, çok mutluyum yazıştığımız için.

H: Ben de. Ne saçma bişey yahu konuşmak. Ne gereksiz bir fiil. Yazışmak varken, konuşmak. Pıh.

E: Hani şöyle bi hafta filan hiç konuşmasak, kimse konuşmasa daha mutlu insanlar olucaz kesin.

H: Tabii canım. Konuşmazsak gerginlik olmaz. Konuşmazsak mahalle baskısı olmaz. Konuşmazsak savaş falan da çıkmaz. Zaten dinlemeyi bilmeyenlerin çok konuştuğu bir yerde anca kan çıkar.

E: Ohoo. Ne kadar düşmüş moraller yazın ortasında, bitmişiz. Ne yaptığımız belli değil. Biraz müzik filan yazışalım en iyisi.

H: Evet hadi.

E: Müzisyenlerin çıkış yaptığı ilk albümler.

H: “Debut”lar. Kilometre taşı debut'lar.

E: Off, saymakla bitmez ki onlar.

H: Bu arada ‘kilometre taşı’nın Romalılardan kalma bir uzaklık ölçüsü olduğunu biliyor muydun?

E: Hayır ilk kez duyuyorum.

H: Eskiden mesafe ölçmek için her kilometrede bir obelisk dikerlermiş.

E: Çok mantıklı.

H: Böylelikle şehirler arası mesafeleri bilirlermiş. Kilometre taşı bu,

debut albümlerle hiçbir ilgisi yok aslında. Biz devam edelim.

E: "İlk albüm romantizmi" diye bir şey var bence. İlk albüm romantik bir şey yani.

H: Yani her grup için bir romantizmi vardır elbette ama patlayan ilk albümlerin ne kadar romantizmi var acaba gruplar için. Romantik romantik yayınlamışsın albümü 1.000 kopyadan 72 tane satmış mesela.

E: Dükkanı kapama sebebi olabilir. Ama yok ben daha ziyade dinleyici açısından düşünmüştüm sanırım.

H: Ama ilk albümün değeri acaba ikinci albümle birlikte mi belirleniyor?

E: Çok doğru bir mantık.  

H: Mesela Radiohead The Bends’i yayınlamasıydı Pablo Honey ne kadar önemli olurdu ki acaba şimdi?

E: Bir an Radiohead'in sadece Pablo Honey’i yayınlayıp sonradan dağılmış bir grup olduğunu hayal edip çok eğlendim.

H: Di mi!

E: Bir de şöyle bir şey var. Aslında dinleyici için romantik olan grubun dinlediği ilk albümü. Yani grubun ilk albümü olmak zorunda değil. Neyse.. Radiohead’e dönmek gerekirse… Şimdi The Bends’i ve sonrasını düşününce, Pablo Honey'nin harika bir albüm olduğunu düşünmek düpedüz romantik bir hareket.

H: Benzer bir romantizmi Björk’ün Debut albümüyle yaşıyorum. O ne güzel bir albümdü öyle. Ne kadar samimi ve naifti... Şimdi o albümü hatırlayan var mı acaba?

E: Ne yalan söyliyim ben hatırlamıyorum… Ama şunu hatırlıyorum, Britney’nin Baby One More Time single kapağı Björk’ün Debut kapağıyla aynıydı, çok bomba. Yani Britney aynı pozisyonda duruyor.

H: Keramet pozdaymış yani. Human Behaviour vardı ya, ilk hit single'ı...

E: Human Behaviour dev parça, evet. Ama aynı romantizmle yaklaşabileceğimiz o kadar çok albüm var ki.

H: Ama muhtemelen ilk albümüyle patlayan büyük sükse yapan gruplar için sonrası çok stresli olsa gerek.

E: Pearl Jam – Ten mesela.

H: Offf, evet düşünsene. Ten gibi bir albüm yapmışsın, ilk albümün, inanılmaz...

E: Hayatta başarılar diliyorum. Şimdi napıcam dostum? Bundan sonrası aşağıya düşüş olmaz mı. Tabii Pearl Jam özelinde söylemiyorum. Ama gerçekten stresli olmalı.

H: Evet mesela biz ikinci Ricochet albümü için çok stresliyiz. İlk albümün yadsınamaz başarısından sonra ekip büyük stres altında. Aynı başarıyı yakalamamız lazım.

E: Evet işiniz çok zor Hakan. Bence zirvede bırakacaktınız.

H: Zirveyi geçeli çok oldu, zirvenin ardındaki dip yokuş bekliyor bizi. Hmmm.

Başka bomba ilk albümler neler acaba?

E: Mesela 60'lara 70'lere girersek çıkan her “debut” bomba olacak mesela.

H: O yıllar tabii ne çıksa sallamıştır ortalığı. Ama en baba “debut” ne acaba?

E: Velvet Underground heralde.

H: Sanırım Michael Jakcson'ın debut'u da inanılmaz bir başarı yakalamış. Aynı anda söyledik. İşte Ekin aramızdaki fark bu, ben Michael diyorum, sen Velvet diyorsun.

E: Of evet, ben tam entel dantel oldum, kıl oldum ya. Bak, Tarkan’ın “Kıl Oldum Abi” de iyiydi bu arada.

H: Evet, resmen ülkenin en önemli olayıydı o sene.

E: Sene 1992. Albümün adı Yine Sensiz’miş.

H: Tarkan’ınki di mi?

E: Evet.

H: Bir de şu kategori var. İlk albümünü yayınlamış ufak çaplı bir sukse yapmış ya da yapmamış ama ikinci ya da üçüncü albümüyle ortalığı koparmış olanlar. Mesela Nirvana. Nevermind ikinci albüm. İlk albüm Bleach hiç de ses getirmiş bir albüm değildi Nevermind çıkana kadar. Ya da Red Hot Chilli Peppers da öyle. Blood Sugar Sex Magic’i çıkarana kadar dört albümleri var. Mor ve Ötesi de mesela ilk albümüyle birilerinin içine dokunan sonrasında 3. albümüyle koparan bir grup. Pulp da mesela öyle.

E: Evet Pulp'ı ilk albümünden beri dinleyen biri varsa çevermizde tanışmak isterim. Adamlar resmen beşinci albümde isimlerini duyurdu.

H: Evet yılmamış olmaları ne güzel.

E: Düşünsene grubu kuralı 15 yıl olmuş. En iyi çıkış yapan grup ödülü alıyorsun.

H: Çok komikmiş! Bilmiyordum öyle bir ödül aldıklarını.

E: Yani “çıkış” derken, “debut” anlamında değil, “En iyi hamle yapan grup” şeklinde.

H: Hamle de iyiymiş, sanki önden planlanmış sinsi bi haraket gibi, manevra, atak, saldırı, hamle...

E: Evet planlamış olabilirler, ama tabii genellikle o zamanlarda büyük hamleler doğrudan plak şirketi değişiklikleriyle falan ilgili oluyordu galiba.

H: Peki son yıllardan bomba “debut” var mı?

E: Arcade Fire Funeral ile iyi bir “debut” yapmıştı mesela. Katılmaz mısın?

H: Off, evet. Son 10 yılın en bombalarından biri oydu.

E: Çok ses getiren başka şeyler de oldu tabii. The XX mesela.

H: Bak o da iyi. Lady Gaga albümü de tabii önemli. Paparazzi single'ı ile…

E: Sen de haklısın.

H: Aslında The Strokes da çok sağlam çıkış yapanlardandı, yapıp da devamını getiremeyenler kategorisinden.

E: Bu dediğin birilerini çok sinirlendirebilir Hakan! 2000'lerin başında var birkaç bomba, Interpol de onlardan biri olabilir.

H: 83 tarihli Metallica Kill'em All da var tabii. Aslında bunları sayıp durmamız çok saçma. O kadar çok var ki. Saymakla bitmiyor

E: Evet, çok gereksiz oturup saymak. Jeff Buckley’nin Grace’i mesela. Bak, insan duramıyor!

H: Of o ne büyük bir albümdü.

E: Hemen kesmeliyiz bu muhabbeti.

H: Duramıyoruz, kestik. Neticede en başta dediğine katılıyorum. İlk albümler hem dinleyen hem grup için romantikler. Dünya ile müziğinin tanıştığı albüm. Belki de en saf olduğun albüm.

E: Hiçbir şey almadan ortalığa verilen ilk ürün. Ay ağlayacağım galiba, gerçekten çok romantik.

H: Şimdi bu muhabbet sonuna keşke bu grupların bazılarını konuk etsek ve birkaç kelam etsek onlarla ilk albümleri üzerine.

E: Hımmm... Mor ve Ötesi'ne ne dersin? Şehir harbi sağlam albümdü. Yarısı İngilizce yarısı Türkçeydi, acayip bir karar. Ancak ilk albümde verilebilecek bir karar, nitekim öyle de oldu.

H: Acaba önümüzdeki sayı böyle bir dosya mı yapsak yerli gruplarla?

E: O da iyiymiş, önümüzdeki sayılardan birinde diyelim istersen

H: O zaman önümüzdeki sayılarda ilk albümleriniz röportajlarımızla görüşmek üzere sevgili okuyucular bizi takip etmeye devam edin kendinizi serin tutun ve kendinizi koy vermeyin.

E: Hayat sizi yeniden yakalamayı mutlaka bilecektir…