Bantmag

GİZLİ ZEVKLER
SPICE GIRLS
YAZI 13 MELEK
“GİZLİ ZEVK” KAVRAMININ KÖKÜNDE UTANÇ MEVHUMU VAR, MÜZİKTEN ALINAN KEYFİN UTANÇ DUYGUSUNA GALİP GELME DURUMU…

Artık belli bir yaşa geldik, pek utanmamız arlanmamız kalmadı dinlediğimiz müziklere dair. Bir şeyi neden beğendiğimizi sebeplendirebiliyor ve başkaları tarafından hor görülsek bile beğenilerimizin arkasında durabiliyoruz. Hem insan ayrımcı ve faşist mesajlar içermediği sürece dinlediği şeylerden utanmamalı. Zira kötü müzik diye bir şey yok, sadece farklı insanlara hitap eden müzikler var. Dinlenilen şeylerden utanıyor olmak elitizmin ve müzik zevkiyle bir statüye öykünüyor olmanın işareti. Kötü müzik olmadığı gibi iyi müzik dinlemek diye de bir şey yok, herkesin dinlediği müzik o kişi için en iyisidir. Bu sebeplerden şu an benim için "gizli zevk" diye bir şey yok ve utanç kavramına rast gelmek için geçmişe, müzik beğenimin şekillendiği ortaokul ve lise senelerine dönmem gerekti. Bant Mag'in dördüncü sayısında bu köşe için yazmış olan Seda Niğbolu da söylemiş zaten: "Gizli zevk kavramı daha çok tüm kimliğin sadece zevkler üzerinden tanımlandığı ilk gençlik dönemine ait." Geçmişteki gizli zevklerimi keşfetmek için hafızama güvenmeyip haftasonu aile evini ziyaret etmişken birkaç kutuya sıkıştırılıp dolaplardan birinin içine kaldırılmış eski kasetlerimin arasına daldım. O zamanların karmakarışık ve heveskâr müzik dinleme tecrübelerinin belgeleri. İlk sahip olduğum kasetler olan Queen'in Greatest Hits I ve Guns 'N Roses'ın Use Your Illusions albümleri. Türlü grunge grupları, R.E.M.'in parlak zamanları, ergenlik öfkesini çerçeveleyen metal kasetleri. Sonra Britpop'un köşebaşları, trip hopun öncüleri, kaykay punk marşları. Bir de ağbilerimiz ablalarımız ne dinliyor merakıyla edinilmiş Deep Purple'lar, The Doors'lar, Led Zeppelin'ler.

Aramalarım sonuçsuz kalacak gibiydi ki elime geçen bir kaset utanç duygusunu içimde canlandırdı. Spice Girls'ün 1996 tarihli Spice albümü. Arkadaşlardan ödünç alınıp geri verilmeyen ya da müzik marketlerden aşırılan onca kasetin arasına nasıl soktuğumu hatırlamıyorum. Ama belli ki kazara değil, zira 10 seneden fazladır dinlemediğime emin olduğum bu albümden “Wannabe”, “Say You'll Be There”, “2 Become 1” ve “Who Do You Think You Are” gibi şarkıları net bir şekilde, eşlik edecek kadar anımsıyorum. Spice toplam 30 milyona yakın satmış: bir kadın grubu tarafından yayınlanmış ticarî açıdan en başarılı albüm. Yakalayıcı melodiler, cıvıklıktan uzak bir duruş. Gazete ilanıyla bir araya getirilmiş beş kız için hiç fena değil. Spice Girls'e burun kıvırmak kolay ama unutmamak lâzım ki kendi şarkılarını kendileri yazmışlar zamanında, sadece görüntüden ibaret değiller. Doğrudur, kusursuz bir pazarlama projesi, her biri farklı lakaplara sahip üyeleriyle azamî demografik erişim sağlamaya çalışan bir stratejinin ürünü. Ama kültürel etkileri tartışılmaz, hattâ öyle ki dans ve R&B gibi türlerle harmanladıkları müzikleri İngiltere'nin 90'lardaki pop sahnesinin can damarlarından. Bir de "girl power" kavramını feminist jargona oturtmaları sosyolojik bir hadise. Şarkılarının sözlerinde bir erkekten ziyade arkadaşlara güvenmenin öneminden, kendi kendine ayakta durabilme iradesinden ve kadınlar arasındaki güç birliğinden bahseden, bunu yaparken de dışlayıcı bir hal almayan ve eğlenen bir grup. Düşününce o zaman birçok genç kızın öykündüğü bir grupmuş ve bugünün pop starlarına göre çok daha sağlıklı rol modelleri olup birtakım mesajları kendini keşfetmeye çalışan ufak kızların kafasına sokmuşlar. Belki de utanılacak bir şey yoktur, Londra Olimpiyatları'nın kapanış töreninde sahne alacak olmaları da bunun nişanesidir. Benim gizli zevkim de bu olsun.