Bantmag

THE DARFUR SARTORIALIST SCOTT SCHUMAN'IN THE SARTORIALIST BLOGUNDAN ESİNLENMİŞ BİR FACEBOOK BLOGU. ANCAK SCHUMAN'IN BLOGUNUN TERSİNE THE DARFUR TRENDLERİ BELİRLEMEK VEYA MODA İNSANLARI İÇİN HAZIRLANMIŞ BİR MODA PROJESİ OLMAKLA İLGİLENMİYOR. TAM TERSİNE, KÜLTÜRLERİN İNCELENMESİNDE O KÜLTÜRLERE AİT KODLARIN TANINMASININ ÖNYARGIYI VE DOGMATİK KONUMLANMALARI SİLECEĞİNE İŞARET EDİYOR.

 

Fotoğraflar Sudan Darfur'da çekilmiş. Blogun sahibi Darfur'da yaşayan mültecileri ve şehirde yaşayıp mülteci kampında çalışan Sudanlı insanları fotoğraflamış. Kendisi profesyonel bir moda fotoğrafçısı veya bir moda eleştirmeni değil. Pedro Maos, Birleşmiş Milletlerin Dünya Gıda Programı'nda çalışıyor ve görev nedeniyle bulunduğu Darfur'da deneysel bir sartorialist (terzicilik ve/veya moda ile ilgilenen kişi) hâline gelmiş. Matos kampa ilk geldiğinde insanların moda anlayışları ve tavırlarından oldukça etkilenmiş. Lokal kodlar ve stillere karşı gelişen ilgisi sayesinde The Darfur Sartorialist başlamış. İlk başlarda Pedro'nun mültecilerin kendi çevresine olan tutumlarını sergilemek için bir platform olarak kullandığı blog, zamanla medya ilgisini de çekerek Lizbon'da bir fotoğraf sergisine kadar uzamış.

 

Darfur'da moda yaratımı ve kişisel stil tamamen bireysel bir süreç. Büyük trendlerden ve ticarî pazarın yönlendirmelerinden uzakta, bir mülteci kampında orijinal ve yaratıcı olmak modanın bireyselliği ortaya çıkaran özgürleştirici ve otantik bir eylem olabileceğini gösteriyor.

 

Darfur'da 2 milyon mülteci yaşıyor. Pedro Matos eğer hepsini fotoğraflama şansı olsa büyük çoğunluğundan orijinal kareler çıkacağını söylüyor. Geleneksel kıyafet olan "teub" (kafa ve vücuda sarılan uzun kumaş) seçimlerinde dahi, kadınlar erkeklerden daha cesur ve stil sahibi... "Bir mülteci kampında moda anlayışı beklemiyordum, ancak bu konuda yanılmışım. Darfur'da öğrendim ki giyim-kuşam, kültürün bir sonucu. Kültürler baskıcı olabilir, ancak kıyafetler öyle olmak zorunda değil. Kadınlar geleneksel ‘teub’ giyerken bile orijinal olabiliyorlar, gerek seçtikleri kumaşın desenleri gerekse bu kumaşı başka aksesuarlarla nasıl birleştiklerine bağlı olarak. İlginç olan onların da bizim kıyafetlerimize, Batı'nın onlara baktıkları şekilde bakıyor olmaları. İki taraf da eleştiriyor ve genellemelere varıyor. 'Garip Batılılar' diyorlar. Darfur'da kadınlar Batılı kadınların maskülen giyindiğini düşünüyor. Onlar için tişörtler, pantolonlar veya bej, açık mavi gibi yumuşak renkler maskülen değerler taşıyor" diye anlatıyor Pedro. Sosyal kodlar ve moda kültürü farklı iki konu. Hattâ zaman zaman birbirine karşı gelen iki alan. 60'larda Batı mini eteği kadınların özgürleşmesinin bir sembolü olarak benimsediyse de vücudu açıkta bırakmak Sudanlı kadınlar için bağımsızlığın bir kanıtı değil. "Saygıdeğer bir kadın erkeklere vücudunu göstermez, bu burada sosyal bir kod. Ancak bizim kültürümüzün de pek çok kodu var. Ben burada fosforlu sarı giymiş pek çok yaşlı kadının fotoğrafını çektim. Batı'da bunu pek göremezsiniz çünkü oto-sansür var. Fosfor sarısı bir yaşlı kadın rengi değildir. Ancak Darfur'da fosforlu renk giymek zevk sahibi olduğunuzun bir göstergesi. Sık sık kendi kültürümüze limitler koyuyor, bir şeyi gözlemlerken sosyal bariyerlerin arkasından bakıyoruz."