Bantmag

GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE TÜRKÇEDE HAYALPERESTLER ADIYLA YAYIMLANAN KİTABI VE YENİ ALBÜMÜ BANGA İLE PATTI SMITH KARŞI KONULMASI İMKÂNSIZ BİR ŞEKİLDE GÜNDEMİMİZİN EN GÜZEL YERİNE GELDİ, YERLEŞTİ.

 

Beat Kuşağı’nın tam ortasında yetişen bir şair, sahneden düşüp boynunu kıran bir rock star, çocuklarının kıyafetlerini yıkarken çamaşır suyu kullanmaktan kaçınan bir anne, Rimbaud ve Beaudelaire gibi idollerinin izinde Paris’e yollanan bir maceracı ve daha pek çok şey… Bunların hepsi ve tüm bu kimlikleri aşkın bir kadının insanlık tarihindeki önemini anlatmaya çalışıyoruz basitçe ama söyleyeceğimiz her bir söz Patti Smith’in varlığını birtakım sınırlar içerisine mahkûm edeceğinden lafın belini doğrultamıyoruz bir türlü. Aslında herkesin Patti’si kendine… Siz Patti Smith’in hayatınızda hangi kimliğiyle ne şekilde yer ettiğini düşünedurun, biz de hazır konuyu derginin müzik sayfalarında açmışken Patti Smith’in müzik kariyerinde bizlere ulaşan şarkılar üzerinden, hayatının gidişatını değiştiren bazı anlara ve insanlara dönüş yapalım.

 

“Because the Night” (1978)

Yazının girişinde söylediklerimizden bihaber olabilirsiniz. Hattâ Patti Smith ile sıradan bir dinleyici-müzisyen ilişkisinin ötesine de geçmemiş olabilirsiniz. Tüm bunlara rağmen 1978 tarihli “Because the Night” bir şekilde gelip sizi bulmuştur hayatınızın bir döneminde. Patti Smith’in 40 yıllık müzik kariyerinde hit olma “mertebesine” ulaşan şarkısı “Because the Night”, bilindiği üzere Bruce Springsteen’in ellerinden çıkmıştı.

 

Parçayı aslında Darkness on the Edge of Town albümü için kaydeden Springsteen nedense yaptığı şarkıdan bir türlü tatmin olmaz. Bunun üzerine prodüktörü Jimmy Iovine aracılığıyla parçayı o sıralarda Easter albümünün kayıtları için kendisiyle aynı stüdyoda olan Patti Smith ve ekibine teslim eder. Patti Smith ilk başta parçaya pek yüz vermese de o zamanlarda henüz yeni birlikte olmaya başladığı, sonradan kocası olacak Fred “Sonic” Smith’ten telefon beklediği bir akşam “Because the Night”ı dinlemeye koyulur ve birkaç müdahaleyle şarkıyı Easter albümünde duyacağımız hâline getirir. “Love is a ring, the telephone” sözlerinin nereden geldiğini merak edenler parçayı bir de böyle dinlesin.

  

“Ain’t It Strange” (1976)

Patti Smith’in anılarını anlattığı ve Türkçeye Çoluk Çocuk adıyla çevrilen kitabı Just Kids’i okumuş olanlar, ünlü müzisyenin 1969-1970 yıllarında Robert Mapplethorpe ile Chelsea Hotel’de yaşadığı dönemi ve kendisini Beat şairleri arasında buluvermesinin hikâyesini hatırlayacaklardır. Patti Smith’in yine bu esnada tanıştığı, Beat Kuşağı’nın önemli isimlerinden William Burroughs şöyle der Patti Smith için: “Patti sadece harika bir sanatçı değil, gerçekliğin başka boyutlarına da ulaşabilen bir şamandır.”

 

Nitekim Patti Smith, Burroughs’un bu sözlerini kanıtlar şekilde, 1977 yılında bir şaman edasıyla gerçekleştirdiği sahne performansı sırasında hem kendini hem de dengesini kaybeder ve sahnenin kenarından aşağı, birkaç metre alttaki orkestra çukuruna düşüverir. Kafası güzel olduğu için böyle bir kaza yaşandığına dair dedikodular ortalıkta dolaşmış olsa da Patti Smith sadece kendisini o anda çalmakta oldukları “Ain’t It Strange” parçasına kaptırmıştır ve sahnede tören yöneten şaman misali dönüp dururken nereye bastığını fark etmeyip sahneden aşağı yuvarlanmıştır. Patti Smith kazadan 40 dikiş ve hem boynunda hem de omurgasında oluşan birkaç kırıkla kurtulur.

 

“People Have the Power” (1988)

Patti Smith’in ana akım müzik içerisinde yer edinmesini sağlayan parçalarından bir diğeriyse “People Have the Power”. Patti Smith’in kocası Fred “Sonic” Smith’le birlikte yaptığı ve sözünü ettiğimiz parçanın da yer aldığı Dream of Life albümü eleştirmenler tarafından bu kadar kötü yorumlara maruz kalmasaydı ikili başka ortaklıklara imza atmaya devam eder miydi bilinmez ama, “People Have the Power” Smith ve Smith çiftinin en bilinen şarkısı olarak kalmaya devam edecek.

 

Fred Smith ile evliliğinin, ve sözünü ettiğimiz o malûm sahne kazasının sonrasında yavaş yavaş müzikten elini eteğini çeken Patti Smith, Dream of Life’tan evvelki son albümü Wave’i grubuyla birlikte ondan dokuz sene evvel, 1979 yılında yayınlamıştı. Dream of Life’ın beklenen ilgiyle karşılaşmaması ve ardından da 1994 senesinde Fred Smith’i yitirmesinin üzerine Patti Smith (ki bu süre içerisinde Patti Smith’in yitirdikleri arasında kardeşi Todd, Just Kids adlı kitabında birlikte anılarını anlattığı arkadaşı Robert Mapplethorpe ve piyanisti Richard Sole da var) yeni bir albüm kaydetmek için uzun bir bekleyecekti.

 

“Changing of the Guards” (2007)

1978 tarihli bu Bob Dylan parçasının Patti Smith’e ait olduğunu iddia edecek kadar kendimizden geçmedik elbette ama hem Patti Smith’in Bob Dylan hayranlığını anlatabilmemiz hem de cover parçalarından oluşan Twelve albümünden bahsedebilmemiz için bundan daha iyi bir bahane olamazdı herhâlde. Ergenlik yıllarında Patti Smith’in hayallerini süsleyen ve idollerinden biri olan Bob Dylan 1975 yılında Patti Smith’i bir konserinde izlemeye gelir. “Başta onun da konsere geleceğini kimse bana söylememişti. İzleyici arasında onu göremiyordum ama sahneye çıktığımda ortamda her zamankinden farklı birşeyler olduğunu ve onun da orada olabileceğini hissetmiştim bir an. Dylan’ın enerjisi böyledir, her durumda, her şekilde fark edersiniz.”

 

Yıllar içerisinde Patti Smith, en büyük idollerinden Bob Dylan ile dost olur. Sevdiklerini peş peşe yitirmesinin ardından tekrar toparlanabilmesinde ise Dylan’ın payı büyüktür. Diğer dostları Michael Stipe ve Allen Ginsberg tekrar turneye çıkması için Patti Smith’i ikna etmeye çalışsalar da uzun yıllardır konser vermeyen Smith buna pek de cesaret edemez. Tam da bu noktada Bob Dylan yetişir ve Amerika’nın doğu kıyılarını toplayacağı iki haftalık turnesinde kendisine eşlik etmesini ister. Patti Smith’in ikna olması için bizzat Bob Dylan’ın kendisinden gelecek bir tekliften başka bir şeye ihtiyaç yoktur. Bu turnede Michael Stipe da sürekli Smith’in yanında olur ve turne esnasında çektiği fotoğrafları Two Times Intro: On the Road with Patti Smith adlı kitabında bir araya getirir.

 

“This is the Girl” (2012)

Beş senelik aranın ardından geçtiğimiz haftalarda Banga adlı yeni albümünü yayınlayan Patti Smith, albümdeki “This is the Girl” adlı parçayı geçen sene hayatını yitiren Amy Winehouse’a adamış. Patti Smith’in yazdığı şarkılar ve şiirleri yoluyla genç yaşta hayata veda eden müzisyenleri anması ilk değil. Bir söylentiye göre “Break it Up” parçasını Jim Morrison için yazmış. 1996 tarihli Gone Again albümünde de Nirvana’nın “About a Girl” parçasına göndermede bulunarak Kurt Cobain için yaptığı “About a Boy” adlı şarkı bulunuyor. Banga’da Patti Smith’in andığı bir diğer isim ise “Maria” adlı parçayı yazdığı aktris Maria Schneider.