Bantmag

BROOKLYNLİ ÜÇLÜ, SON ALBÜMLERİ “SISTERWORLD”ÜN ARDINDAN İYİ BİLDİĞİ BİR ŞEY YAPARAK BİR KONSEPT ALBÜMLE KARŞIMIZA ÇIKTI…

 

WIXIW, Liars için olduğu kadar bizim için de birçok yenilik taşıyan bir albüm. Grubun sürekli evrim geçiren bakış açılarını yine de bir arada tutmayı başardığı bazı kendilerine has detaylar da hâlâ mevcut. Şimdi kemerlerimizi bağlayıp 2001’e dönüyor ve Liars’ın müzikal yolculuğunu adım adım izliyoruz.

 

They Threw Us All In A Trench And Stuck A Monument On Top

 

Bu uzun isimli ilk Liars albümü 2001 sonbaharında yayınlanmıştı. Grubun ilk kadrosuyla yayınladığı tek albüm olan They Threw Us All…, Liars’ın en gürültülü albümü olabilir. “Mr. Your On Fire Mr.”, “We Live NE of Compton” ya da “Loose Nuts On The Veladrome” kısa süreli ve hareketli yapılarıyla albümün en akılda kalıcı şarkıları. Ayrıca bir ESG şarkısından yorumlanmış olan “Tumbling Walls Buried Me in the Debris with ESG” de öne çıkan şarkılardan. Albümün dikkat çekici kapanış şarkısı “This Dust Makes That Mud” ise tüm albümün aksine 30 dakika boyunca tekrar eden aynı riff üzerine kurulmuş.

 

İlk Liars albümünün uzun ismi de bir anlamda müzik yazarlarına ve kendi şarkılarını bir akımla ya da müzik türüyle etiketleyenlere bir gönderme diyebiliriz. Grubun ilerleyen dönemlerde bir anlamda imzası hâline gelecek olan ritmik altyapılar her şarkıda kendini fazlasıyla hissettiriyor. Bir çıkış albümü için sınırları bir hayli net bir şekilde çizilmiş bir albüm olduğu da kesin They Threw Us All… ‘un.

 

Liars – Tumbling Walls Buried Me In The Debris With ESG

 

 

They Were Wrong, So We Drowned

 

2004 yılında yayınlanan ikinci Liars albümü, grubun çok sevdiği ‘konsept albüm’ fikrinin ilk örneği olabilir belki de. Grup üyeleri, Kuzey Almanya’da yer alan Brocken isimli bir dağda gerçekleşen cadı avıyla ilgili bir efsaneden yola çıkarak albümü hazırlar. (Söz konusu efsaneden bazı karakterleri Goethe’nin Faust oyununda da görebiliriz.)

 

İkinci Liars albümünde “arıza” olarak tanımlayabileceğimiz sesler kendine daha fazla yer bulmaya başlar. Ayrıca grubun solisti Angus Andrew’un da salaş vokalleri biraz daha karakter kazanmaktadır. Albümün etkileyici açılışı “Broken Witch”de olduğu gibi genellikle az ve tekrar eden sözlerden oluşsa da vokali, bir tekerleme gibi söylenebilecek olan “There’s Always Room On The Broom” albümün gerçek bir ‘hit’ potansiyeli taşıyan tek şarkısıdır. Otoriteler grubun ilk albümünü daha başarılı bulsa da Liars’ın kafasına eseni yapma alışkanlığı bu albümle kendini tam anlamıyla belli etmiştir. Kâğıda bir şeyler yazan kalem sesinin de Liars’ın bir enstrümanı olabileceğini gözler önüne seren albüm, şu anki Liars ekibinin bir arada hazırladığı ilk albüm olma özelliğini de taşıyor.

 

Liars – We Fenced Other Gardens With The Bones of Our Own

 

 

Drum’s Not Dead

 

Grubun Berlin’de kaydettiği albüm Drum’s Not Dead, gerçek bir konsept albüm. Liars üyelerinin yarattığı iki karakter olan “Drum” ve “Mount Heart Attack” arasındaki ilişki üzerine kurulmuş olan albümde isimden de anlayacağınız üzere davullar en başat enstrüman olmuş durumda. Bazı şarkılarda aynı anda üç Liars üyesinin de ritmik enstrümanlar çaldığını görebiliyoruz.

 

Drum’s Not Dead, Liars diskografisinin en ince işlenmiş albümü olabilir. Şarkıların benzer atmosferlere sahip olmalarına rağmen çok özgün bir dille yazıldıkları ortada. Tek nota çalan baslar veya çok dar bir alanda gezinen vokal melodileri, kimi zaman savaşa gidiyormuş gibi tınlayan davullarla devasa seslere dönüşebiliyor. Albümün prodüktörlüğünü solist Angus Andrew’un yapmış olması da albümle ilgili önemli detaylardan biri. Her dinleyişte bünyede farklı etkiler bırakabilecek bir albüm!

 

Liars – Let’s Not Wrestle Mt. Heart Attack

 

 

Liars

 

Brooklynli üçlünün Drum’s Not Dead gibi bir albümün ardından aşağı yukarı bir yıl geçtikten sonra yayınladığı dördüncü albümünün ismi, Liars. “Plaster Casts of Everything” gibi çiğ ve bangır bangır bir şarkıyla açılan albüm sonrasında daha basit formlu ve alışılagelmiş şarkılarla devam ediyor.

 

“Plaster Casts of Everything” dışında kapanış şarkısı “Protection”, sanki grubun ilk iki albümündenmiş gibi tınlayan “Clear Island” ve basitliğiyle kendine hayran bırakan “Sailing To Byzantium” benim albümdeki favorilerim.

 

Liars – Sailing To Byzantium

 

 

Sisterworld

 

Grubun üç yıllık bir aranın ardından yayınladığı Sisterworld’ün hazırlık aşamalarında ekibe Yeah Yeah Yeahs, Beck ve Kanye West’le yaptığı işlerle tanınan Tom Biller da yardım etmişti. Yine bir önceki albüm Liars’da olduğu gibi belli bir genel konseptin yerine Liars’ın yatkın olduğu post-punk, kraut-rock gibi formlarda yer yer gürültülü şekillerde gezinen albüm, They Were Wrong, So We Drowned’un ardından ilk kez Amerika’da baştan sona kaydedilmiş bir albüm olma özelliği de taşıyor.

 

Albümün ilk single’ı “Scissor”, kendi içinde iniş çıkışları olan bir parça. Aslında albümün tamamında detaylı olarak hissedilen şeylerin sıkıştırılmış bir hâli gibi duruyor “Scissor”. Onu takip eden “No Barrier Fun”, “Scarecrows on a Killer Slant”, “Proud Evolution” ve “The Overachievers” gibi şarkılar albümün öne çıkanları kesinlikle.

 

Bir de unutmadan, albümle birlikte yayınlanan remiks albümde de Thom Yorke’tan Melvins’e, Tunde Adebimpe’den Atlas Sound’a kadar birçok müzisyenin şarkılara yaptığı mix’leri dinlemek mümkün.

 

Liars – Proud Evolution

 

 

WIXIW

 

2012’nin ilk haftalarında yeni bir albüm yayınlayacağını duyuran Liars üyeleri, bu albüm öncesinde yaşadıkları heyecanı ve hazırlık sürecini Drum’s Not Dead’in hazırlık sürecine benzetmişti. Tabiî bu açıklama da Liars hayranlarının heyecanını katlamaya yeten bir açıklamaydı.

 

Öncelikle albümün isminin sırrını çözmek gerekti. WIXIW olarak yazılan albümün ismi meğerse “Wish You” olarak okunuyormuş. Bir de bundan önceki tüm Liars albümlerinin tersine, albümün ismi içerdiği şarkılardan birinden geliyor.

 

Hazırlık ve kayıt sürecinin tamamını Los Angeles’ta herkesten soyutlandıkları, camı penceresi olmayan, bembeyaz duvarlarla çevrili bir stüdyoda geçiren grup, kendini yepyeni bir anlatım biçiminin içine atmış. Tamamı elektronik altyapılar üzerine kurulmuş şarkılardan oluşan WIXIW, Liars için gerçek anlamda bir deney olmuş. Yaklaşık bir yıl süren şarkı yazım sürecini anlatan grubun solisti Angus, ilk başlarda elektronik ortamda ortaya çıkan her sesi güzel bulup kullanmaya çalıştıklarını, altı ay sonraysa daha detaylı ve sınırlı çalışmak gerektiğini anladıklarını söylüyor.

 

Albüm “The Exact Colour Of Doubt” ile ağırbaşlı bir şekilde açılıyor ve ardından “Octagon” ve “No. 1 Against The Rush” geliyor. İki şarkı da Liars’ın ritmik yüzünün yine kendini belli ettiği ama kullanılan tonlar ve sade vokal melodileriyle dikkat çeken şarkılar. Albümün devamında da “A Ring On Every Finger” ve “Brats” gibi şarkılar yüksek enerjileriyle öne çıkıyor. Ama “Who Is The Hunter” ve “Flood to Flood” gibi şarkılar daha basit olan yapılarına rağmen daha detaylı bir şekilde işlenmiş gibi tınlıyor. Hem vokalleriyle hem kullanılan tonlarıyla Radiohead’in King of Limbs albümünü anımsatan “His and Mine Sensations” da albümün akılda kalan şarkılarından biri.

 

Liars - Octagon