Bantmag

GİZLİ ZEVKLER: MARILLION YAZI SIMON JOHNS
KIZKARDEŞİM BENDEN DÖRT YAŞ BÜYÜK. BU FARK ŞU AN HİÇBİR ŞEY İFADE ETMİYOR, AMA BEN 12, O DA 16 YAŞINDAYKEN ARAMIZDA DEV BİR UÇURUM VARDI...

 

O liseye başladığında ben okula daha yeni başlamıştım. O erkeklerle takılmaya başlamıştı. Benimse kızlara dair tek fikrim erkek olmadıklarıydı.

 

Çok büyümüştü ve dinlediği müzik başka bir dünyaya ait gibiydi. Arkadaşlarının plaklarından kaydedilmiş kasetleri eve getirir ve dar pantolonlar üstüne yırtık deri ceketler giyerdi. Konserlere bile giderdi. Ablam havalıydı.

 

Ablam bir gün eve Marillion’un Script for a Jester’s Tear isimli ilk albümünü getirdi. Bu kadar egzotik ve yetişkin bir müzik daha önce hiç duymamıştım. O âna kadar tek dinlediğim şeyler, annemlerin bize aldığı, The Wurzels, Tommy Steele ve Rolf Harris 45’likleri ve kendi aldığım Smiley Culture ve Talk Talk single’ları gibi şeylerdi.

 

Karmaşık, türbülanslı aranjmanları ve alışılmışın dışında seyreden zamanlamalar, fantastik klavye ve gitar tınıları, karanlık şarkı sözleriyle dolu şarkıların benim alışkın olduğumdan çok daha uzun sürmesi resmen büyüleyiciydi. Ve bir de kapaktaki resim vardı. Kasvetli bir odada keman çalan bir soytarı. Didgeridoo’su (Avustralya yerlilerini özgü bir üflemeli) ile sırıtan, keçi sakallı bir Avustralyalıdan daha iyiydi.

 

Bu grubun ne olduğunu sindirene ve şarkı sözlerinin ne anlama geldiğini deşifre edene kadar ablam yeni müzikal arazilere ilerlemişti. Sanırım bir sonraki bölge The Smiths’ti. Marillion’un adaleli progresif dünyasından The Smiths’in narin cemaatine atlamak kulağa biraz fazla gelebilir ama bunu başardım ve kendi yolumu çizmeye başlamadan önce birkaç yıl daha ablamın izinden gittim. Sonra o country’e, bense Canterbury’e geçtim. 

 

Hâlâ arada bir Marillion dinlediğim oluyor. Zamanında zekîce birleştirilmiş olduğunu düşündüğüm şarkı sözleri şu an utandırıcı klişeler gibi tınlıyor. Atmosferik synthesizer sesleri fışırtı gibi ve gevrek geliyor. Ve albüm kapakları klasik rock and roll literatürünün gerçekten korkunç örneklerini teşkil ediyor.

 

Ama Marillion için yumuşak noktam yerini koruyor. Onu dinlemek daha mutlu zamanları hatırlatıyor. Hayatın basit olduğu ve müzikten kolaylıkla etkilendiğim. Bunun en son ne zaman başıma geldiğini hatırlamıyorum. 

 

Simon Johns müzisyen, yazar ve radyo programcısı. Tighten Up With Simon Johns her Cumartesi akşamı saat 19:00’da (İstanbul saati) Açık Radyo’da yayınlanıyor. Blogunu buradan ziyaret edebilirsiniz:

http://tightenupwithsimonjohns.blogspot.com/