Bantmag

BANDROLSÜZ, İSTANBUL MERKEZLİ BEŞ BAĞIMSIZ YAYINEVİNİN 2011 ŞUBAT’INDA BİR ARAYA GELEREK, BAĞIMSIZ YAYINCILIĞIN EN TEMEL PROBLEMLERİNDEN BİRİ OLAN DAĞITIM KONUSUNA ALTERNATİF ÇÖZÜMLER ÜRETTİĞİ BİR KOLEKTİF…  BANDROLSÜZ  EKİBİYLE KENDİLERİNİ MERKEZ ALARAK BAĞIMSIZ YAYINCILIK VE BAĞIMSIZ YAYINLARA ERİŞİM ÜZERİNE KISA KISA SOHBET ETTİK.

 

Bandrolsüz ekibi kimlerden oluşuyor? 

Kısaca Bandrolsüz’ün kurucu yayıncıları ve oluşumları şöyle: Bakkal, Gamze Özer ve Timothée Huguet tarafından kurulan ve kendine özgü, az ve sınırlı sayıda “zin” ve sanatçı kitapları odaklı, İstanbul merkezli bağımsız bir yayınevidir.

Senede bir defa Londra ve İstanbul'da yayınlanan folio’nun editörlüğünü Merve Kaptan ve Charlie Coffey yapıyor. folio kâğıt üzerinde bir sergi alanı olarak faaliyet gösteriyor ve özellikle üç boyutlu ve zamana dayalı çalışmaların düz sayfada sunumu için bir platform oluşturuyor. Ona göre, uzun süredir birlikte kitabı bir mecra olarak gören bir anlayışla kitaplar üreten Ali Taptık and Okay Karadayılar tarafından 2008’de kurulmuş bir yayınevidir.

REC, fotoğraf ve film alanında işler üreten Melisa Önel, Selim Süme, Serkan Taycan ve Sevim Sancaktar`ın kurduğu bir sanatçı kolektifidir. Kendine özgü yaklaşımlarıyla fotoğrafın irdelenmesi üzerine çalışarak, üretimlerini farklı platformlarda sergileyip paylaşıyor ve periyodik olarak kitap yayınlamayı amaçlıyor.

Son olarak 2010 yılında Merve Kaptan ve Gözde Türkkan’ın kurdukları Too Many Books, sanatçı kitapları, özel basımlar ve ilginç yayınlar üreten bir yayıncıdır.

 

Bu bağımsız yayınevleri bir çatı altında bir araya gelmeye nasıl karar verdi? 

Bizi bir araya getiren Gamze Özer, Timothée Huguet ve Kristina Kramer’ın birlikte başlattıkları, ilki Eylül 2010’da Manzara Perspectives’de ve ikincisi Ocak 2011’de Apartman Projesi’nde gerçekleşen “annem bile bir kitap yapabilir” adlı sergiydi. Bu sergi için Gamze, Tim ve Kristina açık çağrı yaparak sanatçı kitapları, fanzin, basılı malzeme üreten sanatçıların işlerini bir araya getirdiler. Kendi kitap üretimlerini kendileri gerçekleştiren İstanbul merkezli yayıncılar/oluşumlar olarak hepimiz üretimlerimizi yaygınlaştırmak konusunda benzer sorunlarla karşılaşıyorduk. Üretmiş olduklarımızı dolaşıma sokup satmakta zorlandığımız için yeni üreteceğimiz kitaplara maddî olanak sağlayamıyorduk. Bu nedenle güçlerimizi birleştirip birlikte bu işlerin dağıtımı ve satışına farklı olanaklar yaratan tek bir yapı kurmaya karar verdik. Böylece Şubat 2011’de Bandrolsüz’ü kurmuş olduk ve ilk etkinliğimizi gerçekleştirdik.

 

Bandrolsüz, bir yayınevi olmanın ötesinde, bağımsız yazarların, sanatçıların ve işlerinin Amazon gibi büyük internet satış şirketleri ve zincir kitapevleri dışında, okuyucularla buluşabilecekleri bir ortam yaratmayı amaçlıyor bildiğim kadarıyla. Bu amaçla ne tarz mekânlarda, ne gibi etkinlikler düzenleniyor? 

Bandrolsüz aslında bir yayınevi değil. Bağımsız yayıncılar tarafından kurulmuş ve büyük kitapevleri ve dağıtım ağlarında kendine yer edinemeyen / yeri olmayan sanatçı kitapları, fanzinler, bağımsız yayınlar ve çoğaltmaların satış ve dağıtımı için imkânlar yaratmayı amaçlayan bir kolektif. Bu yanlış anlamayla çok karşılaşıyoruz, bu tip alternatif oluşumlara pek rastlanmadığı için biraz kafa karıştırıcı belki. Mesela maketini ürettiği kitabın Bandrolsüz tarafından yayımlanması için bizimle irtibata geçenler oluyor. Bize başvuranlara aramızdan kendilerine yakın buldukları yayınevleri ile görüşebileceklerini ve belki projelerini böyle devam ettirebileceklerini söylüyoruz. Etkinlik ve mekânlara gelince, ilk etkinliklerimiz çoğunlukla Avrupa yakasında Manzara Perspectives ve Apartman Projesi gibi bağımsız galerileri bir veya birkaç gün boyunca  “geçici kitabevi”ne dönüştürtürmek şeklindeydi. Daha sonra 5533’te Mert Şahbaz’ın küratörlüğünü yaptığı “...ve görülecek diğer şeyler” adlı sergide “tezgâhımızı” açmamız için davet edildik. Bunların haricinde “Seyyar Bandrolsüz” gibi “galeri dışı” etkinliklerimiz oldu. Seyyar arabamızla tüm gün Kadıköy sokaklarındaydık ve çok keyifliydi. İlerisi için amacımız, sanat kurumlarına alternatif olabilecek kamusal alanlarda çeşitli etkinlikler gerçekleştirmek.

 

Yakın gelecekteki projeler-etkinlikler neler mesela? 

5 Mayıs’tan itibaren folio ve Too Many Books’tan Merve Kaptan’ın Moda’da açılan Torna adlı “mütevazı kitap dükkânı”nda Bandrolsüz’e dâhil olan kitaplar ilk defa sürekli olarak temin edilebilecekler. Bu yaz başında Cardiff’te (Galler) Tant dergisi ile ortak olarak “Bandrolsüz Cardiff” adlı bir etkinlik düzenleyeceğiz. Bunun haricinde Madrid’de kısa süre önce biten  “Libros Mutantes” adlı “self-publishing” kitap fuarı gibi yurtdışında gerçekleşen bağımsız kitap fuar ve festivallerine katılmayı sürdüreceğiz. Offprint Paris var mesela. Yurtiçinde ise galeri ve benzeri sanat kurumlarını geçici kitapçılara dönüştürdüğümüz ve son olarak Depo’da gerçekleşen ve Yavuz Parlar’ın “Sanatçı kitabının Türkiye’de ortaya çıkışı” adlı konuşmasıyla katıldığı alternatif etkinliklerimiz devam edecek. Web sitemizden ve sosyal medyadaki sayfalarımızdan bizi takip etmeyi unutmayın!

 

Bandrolsüz bünyesinde hangi türlerde kitaplara, ne tarz yayınlara yer veriliyor? Belli kriterler var mı örneğin?

Öncelikle kuruluş amacımıza uygun olarak az kopya sayısı, çok spesifik bir ilgi alanına hitap etmeleri gibi nedenlerden ötürü büyük dağıtım ağları ve kitapevlerine giremeyen kendi kendine kitap üretenlere, bağımsız, küçük yayıncılara, “print-on-demand” denilen talebe göre belli miktarda üretilen kitaplara yer veriliyor daha ziyade. Kurucu yayıncılar / oluşumların ürettikleri tüm kitaplar Bandrolsüz’de yerlerini alıyorlar zaten. Her birimiz için önemli olan unsur kitap/baskı formatını dokümantasyon amaçlı değil, bir sanat projesinin kendisi olarak kullanmak.

 

Dijital kitaplar, internet, büyük yayınevleri, çok satanlar vs. derken alternatif ve bağımsız yayıncılık günümüzde bir yandan çeşitli darbeler yiyor, bir diğer yandan da bu alana eğilen, ilgilenen oluşumlar da artıyor gibi geliyor bana… Sanki genel toplamda daha az kişi için olsa da bağımsız yayıncılık bir grup insan için giderek daha da önemli, izi sürülen, desteklenen bir iş hâline geliyor. Yanlış mıyım acaba? Bandrolsüz ne der bu konu hakkında?

Kesinlikle doğru. Yayıncılığın, sergilemenin, yeni üretimleri paylaşmanın artık sadece büyük yayınevleri, galeriler ve isimler üzerinden olmadığının hepimiz farkına varmaya başladık. Bu işleyiş İngiltere, İsviçre ve Almanya gibi ülkelerde daha gelişmiş olsa da, Türkiye’den sanatçılar da bağımsızlığa önem veriyorlar, destekliyorlar ve sürekli yeni oluşumlar, küçük ölçekli, kolektif projeler başlatılıyor. Özellikle bağımsız yayıncılık anlamında, dünya genelinde kesinlikle daha yolun başındayız. Çok güzel ve özel işler yapılıyor ve bunlar dijital yayın kültürü tarafından darbelenmek yerine daha da tetikleniyorlar bizce. Fakat zorluk hâlen bunun gelişmesi ve yayılması için olanaklar yaratmakta.

 

Dünyadan takip ettiğiniz, çok güzel yayınlar çıkarıyorlar dediğiniz bağımsız, alternatif yayınevleri var mı? Birkaç öneri alalım?

İngiltere'den Mörel Books, Visual Editions, Museums Press, Book Works, Cafe Royal Books, İtalya'dan Mousse, İsviçre’den Nieves, Almanya’da Hellozine aklımıza gelenler. Motto ve Printed Matter, Inc. gibi dağıtımcı ağlarında yer alan kitaplar... Ve tabiî birçok yerli ve yabancı sanatçının kendi ürettikleri harika işler var.