Bantmag

HEYECANLA İZLENEN AVEA SIRA DIŞI MÜZİK KONSERLERİ SERİSİ NİSAN AYINDA LATİN AMERİKA’NIN EFSANE SESİ SUSANA BACA’YI İSTANBUL'A DAVET EDİYOR.

 

Her ay özel tatta müzikleri İstanbul’da ağırlayan Avea Escape To Music konserleri, Russian Red, Mando Diao, Cat Power ve en son folk-caz titreşimleriyle fark yaratan Yael Naim’in unutulmaz konserleriyle başarılı bir sezonu geride bıraktı. Yalnızca Türkiye’den değil, dünyanın dört bir yanından seçkin müzikleri İstanbul izleyicisiyle buluşturan Avea Sıra Dışı Müzik konserleri ise yoluna nisan ayında da devam ediyor. Bu sezon Anouar Brahem Quartet, Bratsch ve en son olarak Boşnak aşk türküleri Sevdalinka ile Çingene müziğini ustaca birleştiren Mostar Sevdah Reunion gibi isimlerin İstanbul’daki etkileyici performanslarını sunan Avea Sıra Dışı Müzik konserlerinin nisan ayı konuğu Latin Amerika’nın efsane isimlerinden Susana Baca.

 

Afrika müziğini Latin ritimleriyle harmanlayan Perulu müzisyen Susana Baca ilk albümü Poesia y Canto Negro’yu 1987 yılında yayınlamıştı. Baca’nın tüm dünyayı kendine âşık etmesiyse 1995 yılında, David Byrne’ün (Talking Heads) hazırladığı, Luaka Bop etiketiyle yayınlanan Peru toplamasında yer almasıyla gerçekleşti. Geleneksel Afro-Peru melodilerini yorumlamaktan keyif alan Baca, memleketleriyle aralarına okyanuslar ve kıtalar giren insanların hasret ve kederlerini, müziğindeki derin melankoliyle dinleyiciye iletiyor. 2002’de yayınladığı Lamento Negro albümüyle Latin Grammy Ödülüne layık görülen Susana Baca, kariyerinin 13. albümü Afrodiaspora’yı geçtiğimiz yıl yayınladı. Bugüne kadar Marc Ribot, Gilberto Gil gibi değerli isimlerle ortaklıklar yapan, Björk ve Damien Rice gibi modern müzisyenlerin parçalarını yorumlayan Susana Baca, köklü kültürünü çağdaş müzikle de ustaca buluşturuyor.

 

Sanatçının müziğine dair bilmek istediklerimizi, sizin için onun kendi ağzından derledik.

 

AFRO-PERU GELENEKLERİNDEN ALDIĞI İLHAM ÜZERİNE

 

Beni derinden etkileyen isimler arasında Mercedes Sosa, Silvio Rodriguez’i sayabilirim. Nueva Trova Cubana’nın bir parçası oldukları zamanlarda benim için çok önemlilerdi. Ayrıca Bola de Nieve ve Violeta Parra. Onun duyarlılığı ve tutkusu bana çok şey öğretti. Rock müzik de benim için ilham verici bir şeydi. Rock müzikle tanışmam Santana ve onun Latin etkileşimleri aracılığıyla oldu. Santana bana çok gürültülü geliyordu ama içinde barındırdığı Latin tınılar çok değerliydi. Kendisinden çok şey öğrendiğim bir diğer Perulu sanatçı da Nicomedes Santa Cruz. Peru’da birçok çok değerli müzisyen çalışmalarını mezarlarına götürmek zorunda kaldılar çünkü onları kaydedecek ve belgeleyecek kimse yoktu. Bu yüzden bu durumu mümkün olduğunca telafi etmeye çalışıyorum. Kendimden büyüklerle röportajlar yapıyor, şarkılarını repertuvarıma alıyorum. Andres Soto gibi genç sanatçıları da desteklemeye, şevklendirmeye çalışıyorum.

 

DAVID BYRNE ONU İLK ARADIĞINDAKİ HİSLERİ ÜZERİNE

 

Uluslararası bir başarı yakalayacağımı asla hayal bile edemezdim. Tek bildiğim David Byrne’un Talking Heads ile bir Grammy ve The Last Emperor filminin müzikleriyle bir Oscar kazanmış olduğuydu. Elimin altındaki tek CD Rei Momo CD’siydi. O da bir arkadaşımın çocuğuna aitti. Neden bu kadar ünlü bir adam beni arıyor ki diye sordum kendime. Ünlü insanlar genellikle diğer ünlü insanları ararlar sadece diye düşündüm. Şık bir restorana gitmektense evde yemek hazırlamanın daha iyi olacağına karar verdim. Byrne eve geldiğinde köpeğim onun üzerine atlayınca köpeği dışarı çıkarmak zorunda kalmıştım.

 

REPERTUVARI ÜZERİNE

 

Hem eskiler hem de yeniler var. Bu şekilde olmak zorunda. Ancak bu şekilde olgunlaşıp kendi kültürünü tanıyabiliyorsun. Büyükannelerimizin yaşantılarıyla ilgili geleneksel şarkılarım da, dans etmek ve ritimle ilgili olan parçalarım da var. Kimi şehir yaşantısıyla daha iç içe, kimisi de daha çok kompozisyona dayalı. Neşeleri ve acıları içinde Afro-Peru kültürünün farklı ritmik estetiklerinde bir araya gelen çok farklı formların karışımlarını meydana getiriyorlar.

 

MÜZİĞİYLE İLETMEK İSTEDİĞİ DUYGULAR ÜZERİNE

 

İnsanların seslerini duyurmalarına aracı olmak istiyorum. Siyahî geçmişimizi, büyüklerimizi öğrenmek istiyorum. İyi futbolcular ya da aşçılar olmamızın yanısıra, bir halkın oluşmasına katkıda bulunmuş bir kültür olduğumuzu vurgulamak istiyorum. Kendimi halkımın şarkıları ve şiirleriyle ifade ediyorum. Bana hitap eden şarkıları seçiyorum, onlar hassas, melankolik, ritmik ve şiirseller. Müzik benim ruhumun gıdası.

 

 

Avea Sıra Dışı Müzik konserlerinin bu ayki konuğu Susana Baca, 27 Nisan 2012 tarihinde İstanbul'da destansı bir performansa hazırlanıyor. Bu arada nisan ayında Avea Sıra Dışı Müzik’in twitter adresini takip edenler hediye bilet kazanma şansı yakalıyor.