Bantmag

BAHARDAN BİR GÜNDE, DEFORM’DAKİ YÜZLERCE PLAĞIN ARASINA YERLEŞTİK VE THE RINGO JETS’İN BÜNYEYE YAYDIĞI GÜZEL HİSSİYATLA BİRLİKTE YAKINDA YAYINLAYACAĞI COVER ALBÜMÜ BAD INFLUENCE VE GRUP ELEMANLARINI YOLDAN ÇIKARTAN GRUPLAR HAKKINDAKİ SORULARIMIZI YÖNELTİVERDİK.

 

Herkesin aşina olduğu birtakım röportaj klişeleri vardır. Sohbet sırasında ortamın ne kadar da neşeli olduğunu tarif etmek için parantez içerisine sıkıştırılıveren “gülüşmeler” sözcüğü, bunların en bilineni muhtemelen. The Ringo Jets röportajının deşifresini yaparken sağduyulu davranmayıp da “gülüşmeler” yazma sevdasına kaptırsaydık kendimizi, her cümlenin başına, sonuna ve ortasına birer tane eklemek durumunda kalırdık çünkü The Ringo Jets elemanları artık nasıl başarıyorlarsa, her saniye gülebiliyorlar.

 

Ringo Jets olarak yola koyulmanız nasıl gerçekleşti?

Lale: Biz Deniz’le 2007’den beri tanışıyorduk ve kendi ayrı gruplarımızla yaşayamadığımız rahatlığı Ringo Jets ile yakalamak istedik ve böyle oluştu Ringo Jets. İhtiyaçtan ortaya çıktı, hep böyle söylüyoruz zaten. En azından Tarkan ile benim için öyle oldu bu durum. Zaten Deniz’in de gitar vokalinin hastasıydık. Gidip aklımızdaki fikri ona da söyledik ve böylece bir araya gelmiş oldu Ringo Jets geçen ilkbaharda…

Deniz: Lale ile 2007’de tanıştık ve 2010’da Lale beni aradı “aklımızda birtakım projeler var” diye. Her şey ondan sonra yürüdü.

 

Peki Ringo Jets dışında neler yapıyorsunuz?

Deniz: Benim okulum var. Okul haricinde Ringo Jets dışında da gruplarda çalıyorum. O yüzden oldukça yoğun… Kabataş’ta bir stüdyomuz var, orada çalışıyoruz. Okul da Kabataş’ta… Ev ile Kabataş arasında geçiyor hayat diyebilirim.

Tarkan: Benim için hep müzik var, 17 yaşımdan beri de öyle.

Lale: Benim için de geçerli bu. Zaten müzik okuduğum için hayatımda hep müzik var. Bir yandan da illüstrasyon, web tasarım gibi işlerle uğraşıyorum.

 

İlk EP’nizi geçtiğimiz sene yayınlamıştınız yanılmıyorsam…

Lale: Geçen sene temmuz ayında yayınlamıştık. Biz ilk prova yaptığımız gün, çaldıklarımızı demo kayıt olarak aldık hemen o anda. Sonra o kadar fazla beste çıktı ki bir anda ve öylesine kaydettiğimiz parçalar o kadar hoşumuza gitti ki bunları bir EP hâline getirmeye karar verdik. Temmuz ayında da hemen EP çıkmış oldu ve çok da güzel sonuçlar aldık.

 

Biraz da yeni albümden bahsedelim. Albüme neden “Bad Inlfuence” (kötü etki) adını verdiniz?

Lale: Bad Influence bizim yine “do it yourself” yöntemlerle kaydedeceğimiz bir albüm ve sadece cover’lar var içinde. O yüzden “bad influence” zaten: Bizi etkilemiş olan gruplar. Albümde parçalarını yorumladığımız grupların hepsi “bad influence” bizim için.

Deniz: Bad Influence bir cover albümü projesiydi. Onun dışında da sadece bestelerden oluşan bir albüm fikri de var kafamızda. Belki ileride ikisini de birleştireceğiz.

 

Kayıtlar ne âlemde bu arada?

Lale: Kayıtlar bitti. Tüm kayıtları iki günde tamamladık hattâ. Albümü Nisan sonu Mayıs başı gibi yayınlamayı düşünüyoruz.

Deniz: Tabiî bir terslik olmazsa…

Lale: Beste albümümüz için de Aisha Records ile anlaştık. Onlar tarafından yayınlanacak albüm. Kendileri arkadaşlarımız oluyor zaten.

 

Karşımızda sizi bulmuşken, özellikle de yerli grupların sahne aldığı etkinlikler ve festivaller de hızla çoğalırken, yerel müzik sahnesi son dönemlerde geldiği nokta hakkındaki görüşlerinizi sormazsak olmaz.

Deniz: Sahne olarak bize biraz yetersiz geliyor. Peyote hep vardı. Babylon da yeni yeni başladı. O yüzden hâlâ yetersiz kalıyor ama bu biraz da izleyici sayısıyla alâkalı bir durum. Diğer yandan yapılan işler de oldukça güzel. Peyote zaten uzun zamandır beste gruplarına yer vermekte. Babylon’un başlamış olması da çok sevindirici.

Lale: Zaten kendi yaptığımız müziği çok seviyoruz ve dinlemeye gelen insanlar olunca onlar için de çalmış oluyoruz. Aslında her şey bu kadar basit... Bunun dışında, çok da büyük hedefler peşinde koşup “insanlar olsun, kalabalıklara çalalım” gibi isteklerimiz de yok.

 

Bu arada, ben sizi henüz sahnede izleyemedim ama Ringo Jets konserlerinin harika geçtiğine dair laflar dönüyor etrafta.

Lale: Biz aslında sahneye bayağı patates kafa çıkıyoruz, doğruya doğru. Ne isek o olmaya devam ediyoruz sahnede.

Deniz: Enerjimizi düşürecek bir durum yoksa ortada zaten her zamanki şekilde çalıyor oluyoruz.

Lale: Her şey tam da olmasını istediğimiz gibiyse, normal prova stüdyosunda nasıl takılıyorsak aynısını sahneye de taşıyoruz.

Deniz: Zaten ilk vuruşta anlıyorsun nasıl devam edeceğini.

 

Yeni albümü de mayısa doğru dinleyebileceksek, aklınızda şimdiden oluşmaya başlayan başka projeler var mı?

Lale: Bir sürü plan var. Bir sürü şey yapmak istiyoruz aslında. Çalmak istiyoruz, kaşınıyoruz yoksa. Dolayısıyla yurtiçi, yurtdışı festivaller, konserler olsun da çalalım peşindeyiz. 28 Mart’ta Babylon’da sahne alıyoruz. 20 Nisan’da Peyote olacak gibi gözüküyor. Uludağ Üniversitesi Festivali ve Efes One Love Festival da konser programımız dâhilinde.

Deniz: Bu arada yeni bir kayıt hazırladık, Karga’nın yayınlayacağı toplama albümde yer alacak.

 

Stüdyoya girdiğinizde nasıl çalışmaya başlıyorsunuz? Bir şarkının tamamlanma süreci nasıl ilerliyor?

Tarkan: Genelde doğaçlama oluyor.

Lale: İkisi ellerine gitarlarını alıyorlar genelde ya da ben davulu daha kurarken kendi kendime bir ritim yaratıyorum onlar da ona göre birşeyler uydurmuş oluyor. Her şey oldukça doğal bir şekilde ilerlemiş oluyor böylece.

Deniz: Bir anda ortada dönen bir melodi duymaya başlıyoruz ve unutmadan hemen onu kaydedelim diyoruz.