Bantmag

31. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ PEK NEFİS BİR PROGRAMLA 31 MART - 15 NİSAN TARİHLERİ ARASINDA GERÇEKLEŞİYOR. FESTİVALİN KENDİSİNDEN BİLE DAHA BELİRGİN BİR KİMLİĞE DÖNÜŞEN VE İKİ HAFTA BOYUNCA VAROLUŞ MÜCADELESİ VEREN FESTİVAL SEYİRCİSİNE, İŞLEVSEL BİR KILAVUZ İSE BANT MAG'IN KIYAĞI... BUYRUN.

 

1. Gerçek bir festival seyircisi, mart ayının ortasında çıkan festival kitapçığını, daha o hafta hatmetmeli ve programa kısa sürede vakıf olmalıdır. Böylece bu yılki festivalin 200'e yakın filmi karşısında da kafası karışık dostlarına da yardımcı olabilir.

 

2. Festivaldeki filmlerin isimlerine çok iyi hâkim olmak gerekir. Filmlerin hepsinin Türkçe isimlerini muhakkak hafızada tutmak gerekir. Ne olursa olsun şunu unutmamak lâzım, iki hafta boyunca yanınızdan ayırmayacağınız festival çizelgesinde tüm filmler Türkçe adlarıyla anılmakta.

 

3. Programda karşı karşıya, istediğiniz iki film çakışırken, hangisini başka zaman izleyebileceğinizi kestirmek çok zor değil. Eğer diğer filme başka bir gün uygun bir seans bulamıyorsanız, yapmanız gereken şey, hemen o filmin Türkiye'de vizyona girip girmeyeceğini ya da yerli bir dağıtımcı tarafından filmin satın alınıp alınmadığını öğrenmeye çalışmaktır.

 

4. Festivalde kaçırdığınız yeni filmler için ağıtlar yakarak kendinizi yerden yere vurmanıza gerek yok. 2012'de yaşadığımız ve o filmlere başka yollardan da ulaşabileceğiniz bilgisini daima hafızanızda tutun. Ancak elbette merak ettiğiniz filmleri perdede görmenin duygusu ve değeri paha biçilmez.

 

5. Evet, belki her filmi tekrar bulup izleyebilirsiniz. Ancak bu yıl festivalde yeniden gösterilen bazı klasikleri, beyazperdede görme fırsatı, hayat boyu bir daha elinize geçmeyebilir. Film seçerken, önceliği klasiklere vermek, bazen harika bir festival dönemi geçirmenizi sağlayabilir. Özellikle restore edilmiş filmlerin gösterimlerini ıskalamamakta fayda var.

 

6. Diyelim ki çok izlemek istediğiniz bir film var ve fakat biletleri çıkar çıkmaz tükendi. Umudunuzu kaybetmeyin. Bu noktada yapabileceğiniz iki şey var. Festivalin konukları için ayrılan, ancak gösterime iştirak etmeyecekleri öğrenilen davetlilerin biletleri, filmin gösteriminden 15 dakika önce satışa çıkıyor. Filmden 10-15 dakika önce gişe önünde sıraya girip bu biletlerden birini alabilirsiniz. Gerçekten filmi izlemek isteyen seyirci, filmi hangi koltuktan, nereden izleyeceğini düşünmez... Ya da siz o kuyruktayken biri yanınıza yaklaşıp fazla bileti olduğunu söyler, bir anda yüzünüzde çiçek açtırır. Bu daha çok tesadüflere bağlı bir yol elbette.

 

7. Festival süresince filmlerin öncesinde ortalıkta fazla biletle gezen tipler göreceksiniz. Bu kişiler bazen size biletini cart diye verip ortadan kaybolabilir. Onlar festivalin örtük melekleri... Kimi zaman da fazla biletlilerden, mevzuubahis biletleri satın alabilirsiniz. Bazen o fazla bileti en az sizin kadar isteyen biriyle mücadele verebilirsiniz... Bazı durumlarda da siz o kişinin yerinde olabilirsiniz tabiî. Eğer elinizde gitmeyeceğiniz bir seansa ait fazla bilet varsa, o filmi çok izlemek isteyen ama bilet bulamayan onlarca insan olduğu gerçeğini unutmayın. Bu yılki festival afişlerinde yer alan bilet görselinin yanında neden “Değeri büyük!” yazıyor sanıyorsunuz...

 

8. Festival süresince yarışmalı bölümleri ne kadar takip edip etmeyeceğiniz meçhul ama Ulusal ve Uluslararası Yarışma bölümlerindeki filmleri bir şekilde kaçırdıysanız, en azından bu bölümlerin jürileri tarafından en iyi film ödülüne layık görülenleri 15 Mart 2012 Pazar günü 16:00 ve 21:30 seanslarında Beyoğlu Sineması'nda görebilirsiniz.

 

9. Festival sinemaları, geçireceğiniz iki haftanın kalitesi konusunda epey belirleyicidir. Artık, bacaklarını rahat rahat uzatabileceğiniz, perdeyi her yerden rahatlıkla görebileceğiniz bir Emek Sineması olmadığı için elinizdeki salonları dikkatle incelemeli, mümkünse her birini, daha önce içinde film izleyerek test etmelisiniz.

 

10. Atlas Sineması'nın, bu yılki festival salonları arasında, film izlemek için en doğru yer olduğunu söylemek zor değil. Ancak biraz iri ya da uzun bacaklı bir tipseniz Atlas Sineması'nda iki koltuk arasındaki mesafenin epey kısa olduğunu hatırlatmayı bir borç biliyoruz. Bu salonda izlediğiniz filmler sonrasında diz kapaklarınızda hissedebileceğiniz yoğun sızıyı, İstiklal'de atacağınız bir iki turla dindirebilirsiniz. Bacaklarınız açılır, bir sonraki seansa daha az ağrıyla girersiniz.

 

11. Eğer kısa boylu biriyseniz Beyoğlu Sineması'nda izleyeceğiniz filmlerin ana dillerine dikkat etmeniz şart. Önünüze oturacak biraz kabarık saçlı biri sayesinde Türkçe altyazı bandına ulaşmanız artık bir hayalden farksız olacaktır. Yanınızda makas ya da toka yoksa, bildiğiniz yabancı dilleri gözden geçirin.

 

12. Anadolu yakasında oturanların öncelikli tercihi daima Rexx Sineması'dır. Festival programının önemli bir kısmının Rexx'ten takip edilmesi mümkün elbette ama Rexx'in genellikle, nispeten popüler filmlere öncelik vermesi sıkıntı yaratabilir. Uluslararası ve Ulusal Yarışma ile NTV Belgesel Kuşağı gibi bölümlerden neredeyse hiçbir filmin gösterilmediği Rexx'te çoğunlukla erken seanslarda klasikler izlenebilir ya da Genç Ustalar, Dünya Festivallerinden gibi bölümlerde gösterilen yeni filmler keşfedilebilir.

 

13. Haftaiçi gündüz seansları (11:00-13:30-16:00) her yıl olduğu gibi bu yıl da ekstra ucuz. 5 TL'ye film izlemek mümkün diye de saldırmamak lâzım elbette ama öncelikli tercihi bu filmlere ayırarak daha çok film izleyebilirsiniz. Bu durum doğru ellerde bir avantaja, yanlış ellerde sıkılarak geçirilecek ve etraftakilere de sıkıntı verecek iki saatlik kayıplara neden olabilir. Özellikle bir grup lakayt seyirciyle, “festival teyzesi” denilen, çabuk öfkelenen bir diğer grup izleyicinin en çok çarpıştığı seansların da gündüz seansları olduğu notunu ekleyelim.

 

14. Film gösterimleri sırasında birkaç saniyeliğine altyazı gidebilir. Bu teknik arıza, festival çalışanları tarafından hızlıca halledilecektir, dert etmeyin. Eğer uzun bir süre giderse, salonda muhakkak “Altyazıııı!” diye bağıran biri çıkacaktır. Hattâ ona cevap veren bir “Bağırma kardeşim!” bile duyabilirsiniz. Eğer şanslıysanız bu ikili konuşma, katılımcı sayısının gittikçe arttığı bir galeyana dönüşmeden filmin altyazısı geri döner.

 

15. Unutmayın, festival seyircisi dünyanın en duyarlı ve hassas kimliğidir. Çok dikkatli ve özenli seyirciler olmalarına rağmen dikkatleri çabuk dağılır. Derin nefes alan, her şeye gülen, çabuk sıkılan biriyseniz, festival seyircilerinin can düşmanı olabilirsiniz. Salonu terk etme isteğiniz çoğunlukla tepkiyle karşılanacak, fısıltılı konuşmalar ya da cep telefonu ışığı (bakın cep telefonunuzun çalması demiyorum) yüksek sesle ikaz edilmenize neden olacaktır.

 

16. Aynı gün içinde üst üste birden çok film izleyeceğiniz günler olacaktır. Buna zaten hazırlıksınızdır. Sıkı bir festival takipçisine günde dört film bile koymaz. Doğru seansları seçmeniz ve film aralarını işlevsel şekilde değerlendirmeniz epey yardımcı olacaktır. “O kadar filmi nasıl üst üste izleyebiliyorsun, ben olsam hepsini birbirine karıştırırım” diyen arkadaşınıza kulak asmayın, abartıyor.

 

17. Üst üste film izleyeceğiniz günler muhakkak çantanızda olması gereken şeyler, festival çizelgesi ve kitapçığı, bir şişe litrelik su ve tuzlu bir atıştırmalık. Bu mucize paketle uzun süre ayakta kalabilirsiniz.

 

18. İki film arasındaki boşluğunuz bir saatse, hızlıca bir öğün arası verebilirseniz. Boşluk yarım saatse, festival sinemalarının yakınlarındaki hemen her şeyi ağzınıza atabilir, tuvalet ihtiyacınızı giderebilir, sigara arası verebilirsiniz. Beyoğlu Sineması'nda festival süresince minik börekler, poğaçalar oluyor. Onları da deneyebilirsiniz. Boşluk 15 dakika ya da altındaysa tüm bu işlemler için azıcık vaktiniz var. Doğru kullanın. Tanıdıkla muhabbete dalarsanız da bir noktada kendisini bölüp ihtiyacınızı gidermeyi de bilin.

 

19. Film hangi seansta olursa olsun, filmin önünde 10 dakikalık bir reklam arası olduğunu unutmayın. Bu 10 dakikayı filme yetişme sürenize ekleyebilirsiniz. Eğer biletli seyirciyseniz önceden geçip yerinize oturmakta fayda var elbette ama filme yetişme koşunuz esnasında bu on dakika bazen altın değerinde olabilir.

 

20. Filmlerin kaç dakika olduğunu önceden bilmek, her zaman lehinizedir. Eğer film sizi hayalkırıklığına uğratıyorsa, kaç dakika boyunca hayalkırıklığına uğrayacağınızı bilerek o koltukta oturmaya devam edebilirsiniz. Filmi çok sevdiyseniz, bu rüyanın ne zaman sona ereceğini bilmek çok iyi olmayabilir tabiî.

 

21. Festivalde izleyeceğiniz filmin sonunda filmin yönetmeni ya da oyuncusu bir anda karşınızda beliriverebilir. Bu bilgi çoğunlukla film öncesi anons edilecektir. Filmin kapanış jeneriğinin sonuna dek beklemek ve soru-cevap kısmına katılmak, kimi zaman çok faydalı olabilir. Eğer gerçekten merak ettiğiniz, iyi bir sorunuz varsa da sorabilirsiniz elbette. Sorunuzu ana dilinizde sormanız çoğunlukla yararınızadır. Nasıl olsa salonda bulunan bir çevirmen, o soruyu çevirecektir. Sırf muhatabınız o dilde cevap veriyor diye hâkim olmadığınız bir yabancı dilde soru sormanız sizi beklemediğiniz kadar zor durumda bırakabilir. Unutmayın, o soru-cevaba katılmış diğer insanlar, uzun esleriniz ve “Eeeemmmm...”leriniz için orada değil.

 

22. Festivalde film izlemek kadar değerli bir diğer şey de yönetmenlerin dünyalarını anlamak ve içine girmek olsa gerek. Festival kapsamında düzenlenen “masterclass”lar da bu nedenle çok önemli. Bu yıl Terence Davies, Nuri Bilge Ceylan, Corneliu Porumboiu, Marjane Satrapi gibi isimlerin vereceği “masterclass”lara katılmak ve bu yönetmenlerin sinemaya bakışlarından kendinize notlar düşmek isteyebilirsiniz.

 

23. Festival sırasında her gece partilemek isteyenleri !F İstanbul'a alalım. İstanbul Film Festivali'nin böyle bir iddiası yok. Yine de festival kapsamında eğlenceli etkinlikler, performanslar ve partiler mevcut elbette. Bunun gibi durumlar ve programa son dakika eklenip çıkan filmlerin bilgisine ulaşmak için www.iksv.org/film adresini sık sık ziyaret etmekte fayda var.

 

24. Festival sırasında herkesin film izlemek için bir araya gelmiş bir grup insan olduğunu unutmayın. Demek ki bunlar, sinemaya ilgi duyan insanlar. Yalnızca festival döneminde birlikte takılan festival arkadaşları ve her yıl iki haftalığına flört eden insanlarla dolu bu şehir... Çok yalnızsanız ve çekingen biri değilseniz, nemrut görünmeyen tiplerle film öncesi kısa sohbetler yapabilirsiniz. Tabiî kimsenin kimseyi alçıya alma hakkı da yok. Adamı bunaltmayın.

 

25.Her halükârda iki hafta boyunca filmler arasında mekik dokuyup, harika şeyler izleme olasılığınız epey yüksek. Doğru bir seçki ve planlı hareketlerle nefis bir festival geçirebilir ve bahar aylarına yumuşak bir geçiş yapabilirsiniz... Bant Mag. bu yılki programdan öneri ve yorumlarına geçiyor ve iyi seyirler diliyor.