Bantmag

20 sene sonrası için istenen İstanbul kent merkezini hayal ederek fikir jimnastiği yapalım. Tarihî Yarımada'dan küçük zanaatçilerin, tahtacıların, tencere tavacıların, mefruşatçıların, oyuncakçıların, vs. hepsi gitmiş. Yerlerine Roberts Coffee ve kabilinden bir sürü "küresel" ve can sıkıcı mekân gelmiş. Eski hanların büyük kısmı butik otel artık. Kapılarında güvenlik var. Yerse, Atik Valide Han'ın içine girmeyi deneyebilirsiniz. Kapalı Çarşı'daki birkaç sembolik ipekçi ve iki lokanta dışında küçük esnaf yok. Ama Prada mağazası hizmetinizde. Eminönü'nün dış çeperleri lüks, ama kişiliksiz konak taklitlerinin yer aldığı sitelerle sarılmış. Haliç boyunca yıkılan mahallelerin yerinde rezidanslar...

 

Beyoğlu ve özelinde Taksim ise bambaşka bir dünya. Demirören'in açılışından beri arka arkaya 17 AVM belirdi. Burada da artık içine girebileceğiniz pasajlar yok. Türkü Bar, bağımsız canlı müzik mekânları, kebapçı, küçük kitapçı artık hak getire. İki sokakta sembolik olarak birkaç meyhane bırakılmış. Akşam hayatını seven turistler akla gelen ilk "müşteriler." Ortalama 2,2 gün kalıyorlar. Bazıları Yüksekkaldırım'dan yukarı çıkarken geriye kalan üç müzik dükkânından birinden berbat bir bağlama alıyor. En meşhur lokanta Dinner in Dark, gündelik eğlence Narmanlı Han içindeki Rendez-Vous des Belges'in kötü bir taklidi ve şubesinde Elif Şafak romanları üzerine konuşmak.

 

Taksim'in çevresiyse yine lüks, ama başka bir zümreye, "Batılı hayat tarzını benimseyen" yüksek sınıfa hitap eden “loft”larla tıka basa dolmuş. Ülkenin Batılıları ile Batı’nın turistleri Tarlabaşı'ndaki Çalık Hotel'in terasında buluşup Haliç manzarasına, oradaki beton kongre merkezlerine nazır yemek yiyorlar.

 

Murat edilen –elbette mizansen şekilde özetledik– üç aşağı beş yukarı bu. Bunun çivileri zaten çakılmaya başladı. Hatırlayalım: Sulukule. Taksim'de ise ilk büyük balyoz Tarlabaşı'na iniyor. Çoğu tarihî eser olan 278 bina yıkılıyor, yerine otel ve rezidans dikiliyor. Tarlabaşı'nın nevi şahsına münhasırlığı saymakla bitmez. Zaten elimizden geldiğince ileriki sayfalarda okuyacağınız sözlükte aktarmaya çalıştık. En kolayı şu: çöküntü mahallesi diye yaftalayıp zevksiz bir turizm havzasına dönüştürmek. Bu olacak mı? Bilemiyoruz. Ortada büyük hırslar var. Ama gelin yine de sembolik bir sözlükle yaşayan Tarlabaşı'na bakalım.