Bantmag

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK VEGAN HAREKETİ “VEGAN KOLEKTİF”, 1 KASIM DÜNYA VEGAN GÜNÜ’NDE DÜZENLEDİĞİ ETKİNLİKLE PEK ÇOĞUMUZUN DİKKATİNİ ÇEKMİŞTİ. VEGAN KOLEKTİF’İN EYLEMLİLİĞİNDEN YOLA ÇIKARAK KENDİLERİNE YÖNELTTİĞİMİZ SORULARI AYKUT ATASAY, CİHAN KÖYLÜCE VE GÜLCE ÖZEN GÜRKAN CEVAPLADI.

 

Türkiye’nin tek vegan hareketi Vegan Kolektif… Bir araya gelip yola koyulmanız ve hareketi başlatmanız ne zaman, nasıl gerçekleşti?

Cihan ve Aykut: Geçen yıl, ikimiz de, yaşama dair bir vegan uyanış/farkındalık yaşadığımız süreçte hayvan hakları/özgürlüğü üzerine bir panel yapalım niyetiyle bu konuda kafa patlattığını düşündüğümüz insanlarla iletişime geçmeye başladık. Bu sırada İstanbul’daki tek vegan restoranı Loving Hut ve işletmecisi Gizem bize evsahipliği yapıyordu bu yeni tanışmalarda. Sonradan tanıştığımız vegan arkadaşlarla o sırada gündemde olan “9 Pigskins” sergisi ve Osman Evcan’a Vegan Yemek Kampanyası üzerinden toplantılar yapmaya ve eylemliliğe geçmeye başladık ve o tarihlere denk gelen 1 Kasım Dünya Vegan Günü’nde bir etkinlik organize ettik. Her şey çok hızlı gelişti, tanışmalar, planlar, eylemler, toplantılar… Aktivizm, kendi kendine ihtiyaç duyduğundan spontane bir şekilde başlamış oldu.

 

Türkiye’de vejetaryenlik ve veganlık arasındaki fark pek bilinmediği gibi ikisinin ayrı ayrı tanımları konusunda da kafa karışıklığı yaşanıyor çoğu zaman. Bizi aydınlatabilir misiniz; vejetaryenlik nedir, veganlık nasıl bir duruş benimser?

Gülce: Vejetaryenler kendilerini ve bizleri nasıl tanımlarlar bilemeyiz ama bizim bakış açımızdan vejetaryenlik, hayvan eti yememek suretiyle hayvan ölümlerine karşı duruş sergileyen bir etik beslenme biçimidir; veganlık ise, hayvanların insan tarafından köleleştirilmesiyle ortaya çıkan hiçbir ürünü insan hayatına sokmamak üzerine kurulu bir etik yaşam biçimidir. Bu tanımlar çerçevesinde vejetaryenlik et yememeyi kapsarken veganlık, et yememeyi; süt, yoğurt, peynir, yumurta, bal gibi elde edilişi hayvan köleleştirme üzerine kurulu gıdaları tüketmemeyi; deri, kürk, yün, ipek gibi hayvan parçası ya da hayvan emeği sömürüsü içeren malzemelerle elde edilen ürünleri satın almamayı; etkisi hayvanlar üzerinde denenen veya içinde hayvan parçası kökenli madde kullanılan ilaçlar ve kozmetik ürünlerini kullanmamayı; hayvanları mal/köle olarak gören ticaret (örnek: petshop), eğlence (örnek: hayvan sirki, horoz dövüşü), spor (örnek: av, boğa güreşi) ve ulaşım (örnek: fayton, at arabası) alanlarında faaliyet göstermemeyi; hayvan tür isimlerini günlük dilde aşağılama, hakaret, yergi niyetli kullanmamayı içerir.

Aykut: Bu gezegen, insan türü diğer tüm canlı türlerini sömürsün, doğayı yağmalasın diye var değil. Var olduğumuz gezegen de başlı başına yaşayan bir organizma ve biz insanlar olarak sadece kendi çıkarlarını düşünen sömürgen asalaklar olarak var olmaya devam edemeyiz. Veganlık, insan olmayı, insan merkezli bakış açısını ve devamında gelen eylemleri sorgular. Önemli olan, ekolojik ayak izimizi azaltmak ve kendi bedenimize, türdeşlerimize, diğer türlere ve doğaya mümkün olduğunca az zarar vermeye çalışmaktır. Eğer yılda milyarlarca canlının insanın keyfi, nefsi için öldürülmesi sizleri etkilemiyorsa, endüstriyel hayvancılığın küresel ısınmaya, küresel açlığa, su kaynaklarına olan zararı üzerine araştırma yapmak belki fikirlerinizi değiştirebilir.

 

Veganlık konusunda toplumun sahip olduğu yanlış bilgiler nedir? Sanıldığının aksine “öyle olmayan” ve sürekli düzeltmek zorunda kaldığınız bilgiler, fikirler hangileri?

Gülce: Bu konuda başlı başına bir kitap yazmak mümkün fakat en çok karşılaştığımız fikirlerden bazılarını ele şunlar:

Veganlık insan doğasına aykırıdır; hayvansal beslenmezsek sağlığımız bozulur. Yanlış. İnsan vücudu için gereken her türlü besin maddesi bitkilerde mevcuttur. Üstelik son dönemlerde yapılan birçok araştırma, bu besinlerin hayvanlardan aşırı miktarlarda alındığını ve hayvan üzerinden beslenmenin insan sağlığını bozduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca insan bedeni anatomik olarak otçul beslenmeye elverişlidir.

Veganlar yemek bulmakta zorluk çekerler. Yanlış. Hele de Türkiye gibi sebze, meyve ve yemiş cenneti bir ülkede vegan beslenmek oldukça kolaydır. Bununla beraber birçok tarifi veganize ederek (hayvansal süt, yumurta, kıyma yerine keten tohumu, muz, bitkisel süt, soya kıyması, vs. kullanarak) pasta, kek, börek, lahmacun, pizza, vs. yemeye devam edebilirsiniz.

Çocuklar vegan beslenemezler. Yanlış. Bir insanın hayatı boyunca hayvansal gıdaya ihtiyaç duyduğu tek zamanlar dünyaya ilk geldiği zamanlardır; bu ihtiyaç da anne sütüyle giderilir. Tıpkı doğadaki diğer otobur canlı türleri gibi. Bu konuda endişesi olanlar için şu linki önerebiliriz: veganhealth.org/articles/realveganchildren

Veganlık bir beslenme biçimidir. Yanlış. Veganlık, beslenme, giyim ve satın alma tercihleriyle bütüncül bir yaşam biçimidir; türcülük ve köleleştirmeye karşı duruş ve şiddetsizliği temel alır.

 

Vegan Kolektif olarak faaliyetinizi nasıl planlıyor ve sürdürüyorsunuz, nasıl organize oluyorsunuz?

Gülce: Bir mail grubumuz var; toplantı zamanları ve toplantı gündemlerini bu grup üzerinden kararlaştırıyoruz. Toplantılarda planladığımız faaliyetleri işbölümüyle hayata geçiriyoruz. İmza kampanyası ya da yazılı protesto gibi toplanmayı gerektirmeyen etkinlikler de yine grup içi yazışmalarla hallediliyor. Bunun dışında, grup içinde kafaları ve çalışma prensiplerinin benzeştiğini düşünen, ya da aynı konuyla ilgilenen arkadaşlar bir projenin ön hazırlığını beraber yürütebiliyorlar; bazen de projeyi tamamlayıp grubu süreç ve sonuç hakkında bilgilendiriyorlar.

 

Geçtiğimiz 1 Kasım’da Dünya Vegan Günü kapsamında bir etkinlik düzenlemiştiniz. Vegan Kolektif olarak düzenlediğiniz başka hangi etkinlikler var? Ya da gündeminizde olan, gerçekleştirmeyi planladığınız etkinlikler neler?

Cihan: 24 Aralık günü Mutlu Vegan Yıllar temalı bir etkinlik düzenledik en son. İlk buluşmalarımızdaki amaç vegan ve vejetaryenleri bir araya getirmek, vegan mutfağını tanıtmak ve vegan yaşam etiği üzerine filmler gösterip üzerine tartışıp konuşmak. En yakın etkinliğimiz bu ay !f İstanbul’da olacak; dünyanın en geniş çaplı beslenme araştırmasına dayanan Forks Over Knives adlı belgeseli göstereceğiz, ardından da bir sunum gerçekleştireceğiz. Bahar aylarında ise, vegan beslenme, giyim ve sağlık konusunda bilgilendirici atölyeler yapacağız. Üniversitelerin bahar şenliklerinde yer alacağız. İstanbul’da yaşayan veganlarla bir belgesel yapacağız. Uzun vadede ise her yıl gerçekleşmesini düşündüğümüz Vegan Yaşam Festivali düzenlemeyi hedefliyoruz.

 

Veganlık konusunda bilgi edinmek isteyenlere ne gibi kaynakları, hangi yayınları önerirsiniz?

Cihan: Türkiye’de vegan olmak üzerine yazıların ve vegan yemek tariflerin olduğu Nükhet Everi’nin bloğu www.veganizm.blogspot.com’u,

Veganlık üzerine bir başka önemli Türkçe kaynak Yasemin Yıldız Avdan’ın www.vegankedi.com adlı sitesini ve hayvan sömürüsü ve türcülük ideolojisi ile ilgili hemen her gün güncellenen www.hayvanozgurluguhareketi.wordpress.com sitesini öneririz.

 

Vegan Kolektif’in ortak hareket ettiği başka oluşumlar ya da kişiler var mı, varsa hangileri?

Cihan: Veganlar olarak buluşmaya başladığımız ilk günden beri Yeryüzüne Özgürlük Derneği ile temas halindeyiz (Osman Evcan’a Vegan Yemek Kampanyası). Önümüzdeki aylarda feminist hareket, LGBTT hareketi, çevre hareketinden örgütlerin mekânlarında türcülüğe ve vegan etiğine dair sunumlar yapıp bağlarımızı güçlendirmek ve ilerleyen eylemlerde birlikte dayanışmak adına adımlar atmak istiyoruz.  

 

Vegan Kolektif’in gündemini takip etmek isteyenler ya da sizinle iletişim kurmak isteyenler size nasıl ulaşabilir?

Cihan: Şu an yapım aşamasında olan web sayfamız www.vegankolektif.org sitesinden bizi bir ay içinde güncel olarak takip edebilirler. Şu an için Facebook sayfamızdan etkinliklerimizi ve duyurularımızı takip edebilirler. Dayanışmak ve bilgi almak için de [email protected] adresinden bizimle irtibata geçebilirler.

 

Bir vegan ve bir etobur aynı sofraya oturduğunda ne gibi sorunlar, görüş ayrılıkları yaşanabilir? Sizin bizzat deneyimlediğiniz ilginç durumlar var mı, varsa paylaşabilir misiniz bizimle?

Gülce: Öncelikle o vegan ve etoburun aynı sofraya oturuyor olması genelde aralarındaki dostluk ya da iş arkadaşlığı gibi bağlantılara işaret ettiği için, bir savaş ortamından ziyade iyi niyet temelli yanlış anlamalar söz konusu oluyor. Tartışmalar sofrayı hazırlayanın restoran, etobur kişi ya da vegan kişi olması durumlarında değişebiliyor. Buna göre:

Restoranda: Öncelikle etobur kişi masada ya da menüde vegan kişinin yiyebileceği neler olduğu konusunda fazlasıyla endişeleniyor. Salatalar ve sebze yemekleri ülkemizde aperatif ya da eşlik yiyecekleri olarak görüldüğü için, etobur kişi ana yemek yiyemeyen vegan kişinin doymayacağını düşünüp üzülüyor. Musakkalar, türlüler, nohut pilavlar, yaprak sarmalar, zeytinyağlılar ve kızartmalardan patlayana kadar yiyen vegan kişinin yine de masadan aç kalktığına inanabiliyor.

Etoburun Sofrasında: Misafirin vegan olduğu biliniyorsa birçok sebze yemeği hazırlanıyor, fakat bazen sebze yemekleri yoğurtla servis ediliyor, bazen sebzeli güvecin üzerine kaşar serpiliyor çünkü yoğurt ve peynirin hayvansal gıda olduğu o zamana kadar düşünülmemiş olabiliyor. Nadiren de vegan kişiye balık servis ediliyor çünkü nedense birçok insan balığı hayvan kategorisinden tamamen çıkarmış; hayvan ya da bitki değil balık, sadece yemek. Misafirin vegan olduğu bilinmiyorsa tipik Türk misafirperverliği telaşıyla komik teklifler yapılabiliyor; etli yemeğin etlerini ayırmak ya da vegan kişiden “bu gecelik bir istisna” talebi gibi.

Veganın Sofrasında: Genel olarak ilk tepki şaşkınlık oluyor; o kadar çeşidin hayvansal gıda kullanmadan hazırlandığına akıl sır erdirilemiyor, hele de yemeklerin hayvan kullanmadan bu kadar lezzetli olabildiğine. Bazen etçil kişi bazı vegan yemeklere yoğurt ya da kaşar yakıştırıyor; var mı diye de sorup bunların hayvansal olduğunu ilk olarak o anda algılıyor.

 

Bir veganın gündelik hayatta karşısına çıkabilecek sorunlar, sıkıntılar neler olabilir?

Aykut: Yaşama dair vegan farkındalığınız geliştiğinde şehir hayatının hemen her adımında başka bir canlıyı öldürmeden, kullanmadan iş yapamadığınızı anlıyorsunuz ve alışkanlıklarınızı yavaş yavaş değiştirmeye başlıyorsunuz. Siz yaşamınızdan çıkartsanız da dönerciler, kebapçılar, pet shoplar, deri/kürk giyenler hemen her an gözünüze çarpıyor sokakta. Ama sakin kalmak zorundayız, çünkü her gün öldürülen milyonlarca canın ıstırabını bir beden kaldıramaz. Öfkemizi yapıcı eylemlere dönüştürmeliyiz. Gandhi’nin dediği gibi “dünyada görmek istediğin değişim olmalısın.” Mutlu, huzurlu, anlayış dolu, şefkat üzerine kurulmuş bir dünya istiyorsam, ben de öyle davranmalıyım. Jivamukti Yoga Okulu’nun kurucularından Sharon Gannon, Facebook’tan yazdığı bir mesajda “Yaşayan her canlıya nazik olmalısınız, özellikle de hayvanları öldürenlere karşı” demişti. Sorunlar hep olacak, önemli olan bizim nasıl davrandığımız ve ne yaptığımız tekil ya da örgütlü...

 

Bu arada röportajın sonunda Bant Mag. ekibi olarak sözü devralıyoruz ama Gülce Özen Gürkan’ın “Ne Ayaksın” adlı, hayvanlara dair takınılan iki yüzlü tutumu anlatan parçasını mutlaka dinleyin. Ayrıca Vegan Kolektif’in YouTube hesabında yer alan videoların yanı sıra, kendileri tarafından önerilen “Earthlings” belgeselini de izleyebilirsiniz.