Bantmag

2009 OSCAR EN İYİ BELGESEL ÖDÜLLÜ MAN ON WIRE İLE İZLEYEN HERKESİN İNSAN OLMAKTAN GURUR DUYACAĞI BİR ÖYKÜYÜ EKRANLARA TAŞIMIŞTI JAMES MARCH. 2011 ÇIKIŞLI YENİ BELGESELİ PROJECT NIM İSE İNSANLIK GURURUMUZU BOĞAZIMIZDA BİR YUMRU OLARAK BIRAKIYOR.

 

“Project Nim”, Columbia Üniversitesi'nden davranışsal psikoloji üzerine araştırma yapan profesör Herbert Terrace'ın 1973 senesinde başlattığı bir sosyal araştırma deneyinin ismi. Projenin başkahramanı ise şempanze Nim Chimpsky. Amaç, iki haftalıkken annesi Carolyn'in kucağından ayırılıp LaFarge ailesinin yanına yerleştirilen Nim'in bir insan gibi büyütülerek işaret dilini öğrenip öğrenemeyeceğine, düzgün gramer yapısı olan anlamlı cümleler kurarak insanlar ile iletişim kurup kuramayacağını keşfetmek. Bir diğer deyişle, Nim'i insan yapmak.

 

Nim bu araştırma projeleri kapsamında insanlar tarafından "evlat edinilen" ilk şempanze değil. 1913-1916 seneleri arasında Nadia Kohts, Moskova'daki evinde Joni ismini verdiği bir şempanze ile beraber yaşadı ve onunla ayırt etme, âlet kullanma ve yaratıcı uygulamalar üzerine çalışmalar gerçekleştirdi. 1930'larda Luella ve Winthrop Kellogg bu deneyi bir kademe ilerleterek yeni doğan oğulları Donald'a kardeş olarak evlat edindikleri Gua'ya İngilizce dilinde konuşmayı öğretmeye çalışmışlardı. Dokuz ay süren bu deney, insan sesi kopyalamayı başaramayan Gua'ya karşılık Donald'ın şempanze kardeşinin çıkardığı sesleri taklit etmeye başlamasıyla sona erdi. 1950'lerde Keith ve Catherine Hayes tarafından evlat edilen Vicki ise “mama”, “papa”, “cup” ve “up” kelimelerinden oluşan dört hanelik bir İngilizce sözcük dağarcığı edinmeyi başardı. Vicki Projesi, başrolünde geleceğin Amerika Başkanı Ronald Reagan'ın oynadığı 1951 yapımı Bedtime for Bonzo isimli filme de konu oldu.

 

1967 senesinde doğumundan itibaren Allen ve Beatrix Gardner çifti tarafından büyütülen ve yıllar sonra ilk defa başka bir şempanzeyle karşılaştığında kişilik krizine giren Washoe, primatlar üzerinde dil ve iletişim deneylerinden en “başarılı” olanıydı. Bu başarının nedeni araştırmacı ailenin insan sesini fizyolojik nedenlerle taklit edemeyen şempanzelerin gelişmiş hareket kabiliyetlerinden istifade etmek amacıyla işaret diline yönlenmeyi akıl etmesiydi. Beş sene boyunca Gardnerlarla yaşayan Washoe 350 sözcükten oluşan dağarcığıyla Amerikan işaret dilini yetkin bir şekilde kullanarak eğitmenleri, bakıcıları ve ailesiyle iletişim kurabiliyordu. Washoe, yaptığı düşük nedeniyle bir süreliğine ortadan kaybolan eğitmeni Kat geri gelip ona yokluğunun nedenini açıkladığında, Kat'nin gözlerinin içine bakarak "ağlamak" işaretini yapmış ve eliyle yanağına gözyaşı çizmişti.

 

Joni ile başlayarak Washoe ile görkemli bir altın devre yükselen “insanlaştırılmış şempanzeler”, 1973 yılında Mary Claire King tarafından yapılan bir araştırma sonucunda ortaya çıkan insan ve şempanzenin genlerinin yüzde 99’luk bir kesişen kümeye sahip olduğu iddiasıyla genetik açıdan da meşrulaştırılmış oldu. (İlerleyen dönemlerde yapılan araştırmalar bu kesişim kümesinin boyutunu yüzde 86'nın altına düşürdü.) İşin ironik tarafı ise bu deneylerin aslında doğa ve yetişme ikilemine –yetişme tarafından kurulan bir argümanla– ışık tutmak amacıyla başlatılmış olmasıydı.

 

King'in araştırmasıyla aynı dönemde evlat edinilen ve –tartışmalı olmakla beraber– 125 kelime öğrenen Nim'in belgeselde izlediğimiz hikâyesiyse araştırmayı ve sonuçlarını arka plana bırakıp şempanzelerin “önce insanlaştırılıp sonra tekrar şempanzeleştirilmesi” şeklinde ilerleyen araştırma sürecinin etik çelişkilerini sorgulamaya yöneliyor. Peki bu şempanzeden insana ve tekrar şempanzeye dönüşüm süreci nasıl işliyor? Nim'in öyküsünün hızlı bir anlatımı, özellikle değişik dönemlerde hayatına girip daha sonra bir daha dönmemek üzere çıkan insanların ağızlarından dökülen alıntılarla beraber ele alındığında bu süreci tüm travmatik dönemeçleri ve etik sorunsallığıyla, fazla söze yer bırakmadan ortaya koyuyor aslında...

 

1973-1975: İnsanlığa ilk adım

Nim yedi haftalıkken biyolojik annesi Carolyn'den bir uyuşturucu tabancası vasıtasıyla ayrılıp insan annesi Stephanie LaFarge'ın evine yerleştirildi. Nim, Carolyn'in kendine geldiğinde kollarında bulamadığı altıncı çocuğuydu. Maddî durumu yerinde yedi çocuklu bir hippi ailesi olan LaFarge'lar Nim'i evlerine kendilerinden biri gibi kabul ettiler. Öyle ki, anaç Stephanie, Nim'i emzirmeyi dünyanın en doğal şeyi olarak görüyordu. Fakat kalabalık ve kaotik bir aile ortamında yaşayan LaFarge'lar Nim'in bir “proje” olduğunu unutarak, onu eğitmek için gereken metodolojik disiplini sağlayamadıklarından dolayı, aynı biyolojik anne Carolyn gibi, üzerinde söz sahibi olmadıkları bir ayrılığa zorlandılar. Stephanie LaFarge bu dönemde Nim'den “beklentilere ve otoriteye karşı gelme özgürlüğünü öğrendiğini” dile getirdi. Pek çoğumuzun annelerimize öğretebilmiş olmaktan gurur duyacağı bir konuydu bu.

 

1975-1977: İnsan-şempanzenin ömrü  

Nim, projenin başındaki Herbert Terrace tarafından Columbia Üniversitesi rektörlüğüne ait, kullanılmayan, geniş arazi içindeki lüks bir mülke transfer edildi. Burada Terrace önderliğinde gönüllü öğrencilerden oluşan bir grup eğitmen ile yaşayan Nim sık sık işaret dili çalışmak için götürüldüğü beş metrekarelik “sınıftan” tuvalete gitmesi gerektiği anlamına gelen "kirli" işaretini yaparak kaçmaya çalıştı. Bir diğer yandan gittikçe büyüyen ve kendi gücünün farkında olmayan Nim birkaç eğitmenini hastanelik edince, 1977 yılında topladıkları datanın yeterli olduğuna ve Nim'in artık bilimsel tatminden çok stres yarattığına karar veren Profesör Terrace projeyi sonlandırmaya karar verdi. Nim bir şempanze olarak "insan döneminin" sonuna gelmişti, zira Terrace'a göre kimse bir şempanzeyi beş seneden fazla tutamazdı, çünkü ergenliğe ulaşan bir şempanze çevresindeki insanlara ciddî fiziksel zarar verebilecek güce sahip bir hayvan hâline gelirdi. Oysa ki bir şempanzenin ortalama yaşam süresi 45 seneydi.

 

1977-1982: Şempanzeliğe geri dönüş

Nim bir eylül sabahı dişlerini fırçaladıktan ve giyindikten sonra iğneyle uyuşturularak gözlerini doğduğu yerde, Oklohoma Primat Araştırma Enstitüsünde (IPS) açtı. IPS, şempanzelerin kafeslerde, boyunlarında kilitli zincirlerle yaşadığı ve şok tabancalarının günlük yaşamın bir parçası olduğu bir enstitüydü. Muhtemelen hiç hatırlamadığı biyolojik annesi Caroyln'den sonra ilk defa kendi türüyle karşılaşan Nim diğer şempanzeler tarafından pek hoş karşılanmasa da, geçirdiği travma dolayısıyla kendisine acıyan enstitü görevlisi Bob Ingersoll'la doğada marihuana ile renklendirilmiş yürüyüşlere çıkıp, Alyce Moore'a mutfakta bulaşık yıkayarak yardım etmeye başladı. Hattâ Lily isimli bir şempanzeyle romantik bir ilişkisi de vardı. Herbert Terrace bu dönemde “Nim Projesi”nin başarısızlıkla sonuçlandığını, “şempanzelerin işaret dilini öğrenip ifade veya fikir içeren cümleler kurmaktan ziyade yemek ödülü kazanmak için eğitmenlerini taklit eden usta dilenciler” olduklarını açıkladı. Bu açıklamayla beraber, zaten pahalı bir araştırma projesi olan primatlar üzerinde dil ve iletişim çalışmaları büyük oranda son buldu.

 

1982-1983: Zorunlu hizmet

IPS'nin direktörü Dr. Lemmon finansal sıkıntılarından dolayı sahip olduğu şempanze kolonisinin büyük bir bölümünü primatlar üzerinde medikal deneyler yapan Lemsip Tesisi’ne satmaya karar verince 1982'de bir mayıs sabahı tırın arkasına yüklenen Nim gözlerini daha küçük kafesler ve daha mutsuz şempanzelerin olduğu bir laboratuvarda açtı. Lemsip'de görevli medikal araştırmacılara kafesten çıkmak istediğini, tuvalete gitmesi gerektiğini işaretlerle anlatmaya çalışan Nim'in bu çabaları sonucunda tesisin duvarlarına çalışanların öğrenmesi için temel işaret dili hareketlerini gösteren kâğıtlar asıldı. Lemsip'te hangi şempanzenin hangi deney için kullanılacağın karar vermekle görevli olan Dr. James Mahoney bu işten nefret ettiğini ve hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin insanî olmasının imkânı olmadığını, bir hayvanı kafese koyduğunuz anda insancıl yaklaşımın sona erdiğini iddia etti. Amerikan federal yasalarına göre bir aşının ilaç sektöründen onay alabilmesi için en az dört şempanzenin üzerinde denenmesi gerekiyordu.

 

1983-2000: Emeklilik

Nim, Bob Ingersoll ve avukat Henry Herrmann'ın çabaları sonucunda Lemsip'ten taburcu oldu. Hayvan hakları savunucusu Clevend Armory, Nim'i 7 bin 500 dolar karşılığı satın alarak, kötü muamele görmüş çiftlik hayvanlarına evsahipliği yapan Black Beauty çiftliğine getirdi. Atlar, eşekler ve geyiklerle dolu Black Beauty'de Nim dışında başka bir şempanze, hattâ kafeste yaşayan başka bir hayvan yoktu. Sosyal bir türden gelen Nim, Black Beauty'de tamamen yalnızdı. Sık sık kafesinden kaçarak Armory'nin evine girdi. Bir senelik yalnızlık sonrasında Black Beuty Çiftliği, Nim'e eş olması için dişi bir şempanze satın aldı. 1995'te Lemsip Tesisi için kapatılma kararı alındı ve Dr. James Mahoney tesisteki şempanzeleri Black Beauty ve benzeri sığınaklara transfer ederek kurtarmak için Bob Ingersoll ile işbirliği içine girdi. Mahoney ve Ingersoll sayesinde Nim, Mitch ve Lulu isimli iki arkadaşa daha sahip oldu. Dr. James Mahoney şempanzelerin gerçekten harika hayvanlar olduğunu, kin beslemediklerini, bizleri affettiklerini söyledi. Nim'in hikâyesi Mahoney'nin bu sözleriyle sona ererken benim aklımda tek bir soru vardı: Peki ya affedilmeyi hak ediyor muyuz?