Bantmag

GİZLİ ZEVKLER

YAZI: SEMRA UYGUN

IAMX EN ÇOK NEREYE YAKIŞIR DİYE DÜŞÜNSEM AKLIMA EN SON, HER AY DÜZENLİ OLARAK GİTTİĞİM SEMT KUAFÖRÜ GELİRDİ HERHÂLDE.

 

Saçındaki boyanın tutmasını beklerken, önünde kahvesi IAMX dinleyen tek kuaför müşterisi ben olabilirim. Son aylarda kafe yerine kuaföre gitmek gibi bir alışkanlık geliştirmiş de olabilirim. Ama yakında kuaför salonunun ortasında ayağa fırlayıp dans etmekten korkuyorum.  

 

Her kadının kalbinde bir kuaför yatar. Saçını ondan iyi keseni, boyayanı yoktur. Hani kendisi de evde birşeyler yapıyordur, güzel de oluyordur ama kuafördeki atmosfer başkadır. Bir sürü kadın, ful dedikodu, kuaförün aşırı ilgisi ve o tadı hiçbir yerdekine benzemeyen çay ve kahve ikramları. Birkaç saatlik bir rahatlama seansıdır kuaför oturması. İçerdeki tatlı saç spreyi kokuları, şen kahkahalar, acaba balyaj mı yaptırsamlar eşliğinde. Ve tabiî kuaför dükkânlarının, salonlarının vazgeçilmezi fon müzikleri. En önemlisi de odur. Çünkü o sırada hem kuaförün önerileri duyulmalı, derhal uygulanmalıdır, hem de işin aslı rahatlamak, ayrılık stresini atmak, saçı kestirip kurtulmak gibi şeyler olduğu için müziğin terapisi es geçilemeyecek değerdedir. Genelde kuaför dükkânlarında anlam veremediğim bir şekilde tek tarz müzik çalar: Türkçe ve yabancı pop. Kuaförler bunun canlandırıcı olacağını düşünürler. Popüler olan ne varsa onu çalarlar. Power Türk ve Kral TV repertuvarından. Çünkü kadınlar Serdar Ortaç’a bayılır. Hazır saçlarını kestirip yeni hayatlarına başlıyorken, Serdar Ortaç’ın “Poşet” şarkısı gibisi yoktur. Gel gör ki, yenilikçi tarafım sayesinde fırsat verildiğinde hayalimdeki kuaför dükkânını yaratabilirim. Bu salonun müziğini sen seç denildiğinde mesela.

 

Her ay mutlaka saç boyası ve bakım için kuaförüme gider, günümün yarısını orada geçiririm. Ortalama bir kuaför dükkânı olduğu için içerideki her şey tasvir ettiğim gibidir. Müzik de öyle. Gittiği her yere asosyal gibi iPod’unu götüren biri için, o kulaklıklardan kurtulup da sırasını beklerken rahatça müzik dinleyebileceği bir kuaför dükkânı hayal midir? Güzelleşmenin eziyet olmaması? Kuaförümden gelen “Sen müzikle uğraşıyorsun bana dükkânda çalabileceğim bir CD hazırlar mısın?” teklifinden sonra hayır. “Buraya uygun bir şey olsun ama.” Yani hem oraya uygun hem de bana.

 

Madem olay çekicilikti, bir IAMX CD’si hazırlayıp verdim. Sonra da sinsi bir şekilde gelecek boya seansını bekledim. Umduğum gibi bir sonraki ay dükkânda IAMX çalıyordu. Kapıdan girerken beni karşılayan “President”la, pedikür yaptırırken ayaklarımı sallamamak için kendimi zor tuttuğum “Music People”la oldukça mutluydum. Artık dip boyasının benim için bambaşka bir anlamı vardı. IAMX’i ne evde, ne iPod’da dinleyemez oldum çünkü en havalı ortam kuaförümdeydi. Ben de her kadın gibi mutsuz olduğumda kuaförüme gidiyorum. Müzik dinlemek için!