Bantmag

BİR SÜPER KAHRAMAN OLMAK NELERİ GEREKTİRİR? GİZLİ BİR KİMLİK? TAMAM... KOSTÜM? TAMAM… AKILDA KALACAK KARİZMATİK BİR İSİM? TAMAM... SUPERHEROES BELGESELİNİN KONU ALDIĞI GERÇEK-HAYAT-SÜPER-KAHRAMANLARI BU ÖZELLİKLERİN HEPSİNE SAHİP. EKSİK OLANI TAHMİN ETMEK ZOR DEĞİL ELBETTE; ZİRA GERÇEK HAYATIN FİZİK KURALLARI DÂHİLİNDE YAŞAYAN BU KAHRAMANLAR UÇAMIYOR, GÖRÜNMEZ OLAMIYOR, HİÇBİR ELEMENTİ KONTROL EDEMİYORLAR.

 

Kendileri de bir süper güçleri olmadığını itiraf ediyor, en azından çoğunluğu... Nitekim bu durum onları durdurmuyor, zira Mr. Extreme'in de söylediği gibi, süper kahramanlığın esas yapı taşları “süper motivasyon ve süper iyilikler yapmak.”  Gene de bana sorarsanız bu kahramanların ilham aldıkları çizgi roman muadillerinden aşağı kalmayan bir güçleri var, hem de günümüzde nadir bulunan, kriptonu olmayan bir güç: özgecillik.

 

Ama önce biraz geri saralım ve belgeselin bahsinden yola çıkalım. Amerika'dayız. Ülkenin dört bir yanında, çeşitli şehirlerde kostümler giymiş karakterler, kimileri yüzlerini yaratıcı maskeler ardına saklayarak, kimisi ise gerçek kimliğini sakınmadan sokaklara adalet getirmenin peşine düşüyorlar. Mr. Extreme, Zimmer, Master Legend, Thanatos, Insignis gibi uzun bir fiyakalı isim listesi söz konusu. Bu iş bir ekip işi olsa gerek, pek çoğu bir süper kahraman grubunun üyesi. Xtreme Justice League, The New York Initiative, Black Monday Society ve Team Justice, belgeselde icraatlarına şahit olduğumuz ekiplerden bazıları... Donanımlılar; dikkat dağıtan parlak ışıklardan sopalara, şok silahlarından ses bombalarına uzayan bir cephaneyle geziyorlar. Çelik yelekler ve kasklar, renkli taytlar ve uzun pelerinler kadar popüler. Bir gerçek yaşam süper kahramanının günlük iş listesi ise evsizlere yardım etmek, geceleri suçlulara karşı mahalle devriyeleri, uyuşturucu satıcılarını rahat bırakmamak, kiracılarına sıcak su vermeyen ev sahiplerini taciz etmek gibi maddelerden oluşuyor.

 

Belgesel süresince bir iki yerde karşımıza çıkan, hareketin içinde de önemli yer tuttuğu aşikâr bir gerçek hikâye var. 13 Mart 1964'de New York Queens'de yaşanan bir trajenin hikâyesi bu. Katherine - Kitty - Genovese'in gece vakti sokak ortasında tecavüz edilerek öldürülmesi ve olaya evlerinin pencelerinden tanık olan 30'un üzerindeki kişinin sessiz seyirciliği. Hemen herkesin içinde bir suçluluk kabarcığının süzülerek yüzeye çıkmasına yol açabilecek bir ibret hikâyesi. "Bana mı düşer?" sorusunun günümüzde vardığı retorik duruma ironik bir cevap aslında gerçek yaşam süper kahramanlığı. Zira onların cevabı "Evet, bize düşer" şeklinde. Ve normal olmadıklarını söyleyenlere tokat gibi yapıştırıyorlar cevabı: "Yardıma ihtiyacı olana yardım etmemek mi günümüzün normu?"

 

Bu kahramanların göreve çağrılma anlarının altından süzülüp geçmişlerine gittiğimizde bir başka şaşırtıcı ironiyle karşılaşıyoruz: çocukluk döneminde ailesinden ve çevresinden sevgi yerine nefreti öğrenen insanların nasıl dönüp dolaşıp çete üyeliğinden seri katilliğe kadar uzayan şiddet basamaklarını tırmandıkları kabul edilegelen bir mit. Oysa ki pek çoğu taciz dolu çocukluklardan, çetelerle dolu mahallelerden, kabadayılar tarafından terörize edilen bir okul hayatından yaralı bereli bir psikolojiyle yola çıkan kahramanların, dibe vurmak yerine seçtikleri bu özgecil yol belki de kendi içinde kahramanlıklarının başına bir süper koymaya yetecek güzellikte. Aralarında çocukken Ku Klux Klan toplantılarında arkadaşlarıyla dövüşmeye zorlanan ve yenilirse aç bırakılan, süper kahramanlığa dokuz yaşında ayakkabı bağcıklarıyla yüzüne bağladığı bir kumaş ve ML harflerini diktiği kostümüyle okulun kabadayısının üzerine atlayarak başlamış Master Legend var mesela... Kendisi bir çete tarafından fena tartaklandıktan sonra haftalarca sokağa çıkmaktan korkan ve şimdi –hâlâ çok korkmasına rağmen– San Diego'nun en belalı mahallelerinde sadece kendinden oluşan Xtreme Justice League süper kahraman grubuyla devriye gezen Mr. Extreme var. Eski alkolikler, çete üyeleri, uyuşturucu satıcıları... Amerika'nın gerçek yaşam süper kahramanları belki de özgecillik dışında bir süper güce daha sahipler, anka kuşu gibi küllerinden doğabiliyorlar.

 

Belgeselin iki uzmanı, psikolog Robin Rosenberg ve polis memuru Andra Brown arasındaki etik ikilemse belki de bu konunun en olası ve aşikâr sorusuyla ilgili: "Suçla mücadele ve adalet arayışı sokaktaki insanın eliyle yapılabilir mi, yapılmalı mı?" Bu konuda süper kahramanların, polis ahalisinin kendi içinde pek de komik bulduğu bu insanlarla ilgili belgesele konuk olduğu için yer yer alaycı tonunu saklayamayan Andra Brown'ın yüzünü kızartacak iki açılımlı bir cevabı var aslında.

 

İlk saptama The New York Initiative grubundan geliyor: zaten yetersiz olan polis sistemi suç oranlarının düşük gösterilmesi ve prim sisteminin yeterli doygunluğa ulaşması gibi iki çelişkili hedefi bir arada götürmek adına park cezaları kesmekle meşgul. Nitekim tam da bu tarz bir direktifi içeren karakol içi bir konuşmanın kaydı yakın bir geçmişte gün yüzüne çıkarak New York'u bir polis skandalına boğuyor. Diğer açılımsa Mr. Extreme'in "Asla yargıç, jüri ve cellat olmak derdinde değilim; benim amacım sokaklarda dolaşıp insanlara yardım etmek ve siddet suçlarına karşı duyarlılığı arttırmak" şeklinde anlattığı ekolü takiben devriyelerle gözdağı vermeyi ve gerçek çatışma yerine ihtiyacı olanlara yardım sağlamayı görev edinmiş insanların süper kahramanlık tanımıyla ortaya çıkıyor. Zira devlet otoritesinin gazıyla cobuna ve biber gazına yüklenen pek çok polisin suçla mücadele adı altında bulunduğu eylemlere kıyasla, gerçek yaşam süper kahramanlığının belki de yüzde doksanı, vurularak öldürülmüş 15 yaşında bir kızın ailesinin evinin önünde mumlar yakarak durup destek olmaktan, evsizlere kendi cebinden gecelik ihtiyaç kitleri hazırlayıp dağıtmaktan, alkolden burnunu göremeyen bir sürücünün arabasını durdurup anahtarlarını almak ve ertesi gün ona postayla göndermekten oluşuyor. San Diego civarlarından bir evsizin dile getirdiği gibi: "Süper kahramanlar yoktur diyorlar, ne dediklerinin farkında değiller. Süper kahramanlar gerçek ve onlara onların asla anlayamayacağı kadar ihtiyacımız var."