Bantmag

ZAMANLARDAN ESKİ BİR ZAMAN, DÜNYALARDAN ÜRKÜTÜCÜ AMA ZARARSIZ BİR DÜNYA BEĞENDİK, PATLAYAN RENKLERİN ARASINDA KAYBOLMAK İSTİYORUZ. 

 

 

Başka zamanların yabancılığı ve ilkelliğinde kaybolma isteği bazılarımıza çekici gelen bir fantaziyken bazılarımız için de nostaljik bir karadelik gibi gözüküyor olabilir. Ama galiba eski zaman çizgiromanları ve illüstrasyonlarını cazibesi yüksek biçimlerde canlandıran Heshka’nın işleri bu iki farklı grubu zahmetsizce bir araya getiriyor. 

 

Ryan Heshka’nın yarattığı dünyalarda insanlar, canavarlar, yaratıklar, uzaylılara benzeyen hayalî karakterlerle bir arada takılıyor. Hayret verici kurgular ve süper kahramanların bunun farkında olmaksızın ürkütücü oldukları sahneler, zamane yaşantılarına karşı büyüleyici bir isyanın habercisi. Kendini eskici dükkânlarından alamayan ve modası geçmeyen nostaljiyi yücelten Heshka’nın yarattığı dünyaların arkasında yatanları önünüze seriyoruz…

 

Ne zaman Vancouver’a taşındın? Orada olmayı seviyor musun?

Winnipeg’den buraya 1996 yılı civarında taşındım. Okyanusa yakın olmayı çok seviyorum… Suya yakın olmak benim için bir ihtiyaç. Sanırım yaşadığım her yerin yaptığım şeyler üzerinde etkisi oldu ama bunu kelimelere dökmek kolay değil. Winnipeg’de büyüdüm ve bence o şehrin kendine has bir geçmiş hissiyatı var ve büyük olasılıkla benim eski şeylere olan tutkum bununla bağlantılı.

 

Ne zaman birşeyler çizmeye başladın? Büyürken sana ilham veren şeyler neydi?

Dört yaşımdayken çizmeye başladım ve sonra da bir daha durmadım. Çocukken kâğıt üstünde farklı dünyalar yaratmayı ve sağdan soldan bulduğum malzemeler ya da kartonlarla maket şehirler yapmayı çok severdim. Ancak benim zamanımda, çalışmanın, işe gitmenin, insanı yaratıcı herhangi bir aktivitede bulunmaktan alıkoyan bir şey olduğu dönemler vardı. Fakat sonra 2000 yılında içimdeki yaratma isteğini yeniden keşfettim.

 

Küçükken çizgi romanlara, süper kahramanlara bayılırdım, özellikle Jack Kirby’e. İzleyebildiğim kadar çok canavar filmi izledim. Favorim King Kong’un 1933 yılı versiyonu. Ayrıca kendi zamanımın çok daha eskisine dayanan çok sayıda çizgi film izledim ve zaman içinde eski grafikleri, illüstrasyonları ve tasarımları keşfettim. 1920’ler, 30’lar, 40’lar çocukken bana gerçekten çok hitap ediyordu. Başka bir dönemin yabancılığı ve kaybolmuşluk hissi beni büyülemişti.

 

İşlerinin bu kadar farklı zamanlara takık olması, başka nelere ilgi duyduğun konusunda bizi meraklandırıyor. Sürekli eskici dükkânları, bit pazarlarında gezinen biri misin? Ya da bu grafikler, çizgi romanlar, illüstrasyonlar dışında tutkuyla bağlı olduğun şeyler var mı?

Tek yönlü bir insan gibi gözükebilirim ama benim tüm tutkularım ve ilgilerim sanat odaklı şeylerle ilgili. Eskicilere kesinlikle bayılıyorum. Bir şey satın almasam bile oralardan birçok anlamda ilham alıyorum. Evde yıllar içerisinde bu dükkânlardan topladığım tuhaf şeylerle doldurduğum bir vitrinim var. Eski çizgi romanlar ve kitaplar biriktiriyorum. Ayrıca birkaç tane de vintage film posterim var. En değerli parçalarım üç tane orijinal Frank R. Paul çizimi. Kendisi bilimkurgu illüstrasyonunun babasıdır. Bu yüzden birşeyler toplamak ve biriktirmek her zaman hayatımın önemli bir parçası olmuştur.

 

Seyahat etmek de kesinlikle listemde üst sıralarda. Ama istediğim kadar çok seyahat edemiyorum. Tropik bir okyanusta, tamamen uzaylı bir dünyanın içinde şnorkelle olma fikrini çok seviyorum. Eğer bunu her gün yapabiliyor olsaydım, tamamen tam anlamıyla tatmin olurdum.

 

İşlerin oldukça detaylı. Bu senin için nasıl bir süreç? Başladığında her zaman nereye gideceğini biliyor oluyor musun?

İşlerimin yüzde 90’ı önceden planlanmış oluyor. Küçük eskizlerle başlıyorum, ardından onları detaylandırarak planlıyorum. Çoğunlukla hangi renkleri kullanacağıma boyamaya başladığımda karar veriyorum ama bazen de renk eskizleri yapıyorum.

 

Önceden planlama gerektirmeyen işler yapmak için zaman yaratmak istiyorum. Bir işi tamamladıktan sonra boya artınca küçük renkli eskizler yapmayı seviyorum. Sadece eğlenme amaçlı. Bazen de bu küçük eskizler daha bitmiş işlerin başlangıcı olabiliyor. İdeal olarak her şeyi kafamdan çıkartarak, önceden çizerek planlamamın gerekmediği işler yarattığım bir noktaya geleceğim.

 

Biyografinde illüstrasyondan önce animasyon ve iç mimarlıkla ilgili olduğun yazıyor. Farklı alanlarda işler üretiyorsun. İlerisi için daha önce çalışmadığın bir alanı keşfetmeye dair bir isteğin var mı?

Film yapmak istiyorum. Şu an müzisyen bir arkadaşımla yapmakta olduğum bir stop-motion projesi var. Onun dışında resimlerimle aynı tarzda maketler, üç boyutlu objeler yaratmak ve çocuk kitapları, illüstrasyon kitapları gibi kitap benzeri projeler yapmak istiyorum. İşlerimi kullanarak daha fazla ürün yaratmak, kendi dünyamı yaratmak istiyorum.

 

Bu seneden sana kalan en iyi müzikler neler?

Yeni çıkanları tam olarak takip etmiyorum ama bu yıl çok dinlediğim birkaç isim vermem gerekirse, Passion Pit, Röyksopp, The Knife, Crystal Castles, Miike Snow derim. Moby’nin Destroyed albümü de resim yaparken dinlemek için harika bir müzik, tıpkı David Lynch / Angelo Badalenti’den herhangi bir şey gibi. Ben genellikle 1930’lardan caz albümleri dinliyorum. Müziğe ara vermek istediğimde Orson Welles’in Mercury Theater On the Air’i gibi eski radio programlarını dinliyorum.

 

Senin için en değerli kitaplardan birkaçını söyleyebilir misin?

Michael Chabon’un The Adventures of Kavalier and Clay’i ve H.G. Wells’in War of the Worlds’ü ilk aklıma gelenler. Bu sene kesinlikle daha fazla kitap okumalıyım.

 

Peki sırada ne var? 2012’de hayatında neler oluyor?

Önümüzdeki kış ikinci çocuk kitabım yayımlanıyor. Yeni yılın ilk günlerinde birkaç çocuk kitabı projesi daha geliştirmiş oluyorum, umarım bunlardan biri ya da birkaçı hayata geçecek. Daha bir sürü proje var, ama şu an onlarla ilgili konuşamam. Hatta kalın!

 

www.ryanheshka.com