






THE FLAMING LIPS VOKALİSTİ WAYNE COYNE 2010 ARALıK'TA VERDİĞİ BIR RÖPORTAJDA ŞÖYLE DEMİŞTİ: "ARTIK ŞARKILARIMIZI FARKLI YOLLARLA YAYINLAYACAĞIZ. ESKİ YÖNTEMDEN SIKILDIĞIMIZDAN DEĞİL AMA BİR BAŞKA İKİ YILI DAHA SADECE 13 ŞARKIYLA GEÇİRMEK FİKRİ ÇOK SAÇMA."
Kulağa çok klişe gelecek olsa da günümüzde bize sunulan birçok yenilik sayesinde farklı albüm kaydetme ya da albüm dağıtma metotları görüyoruz. Klişenin iyice dibine vurarak internet çağında albüm paylaşmanın ne kadar kolay olduğuna da değinebiliriz. Ama gözle görülür bir şey var ki, hemen hemen hiçbir grup eski alışkanlıklarını değiştirmiyor. Yani hâlâ iki albüm arası minimum iki üç yıllık bekleyişler sürüyor. The Flaming Lips vokalisti Wayne Coyne da 2010 Aralık'ta verdiği bir röportajda bundan yakınıyordu aslında: "Artık şarkılarımızı farklı yollarla yayınlayacağız. Eski yöntemden sıkıldığımızdan değil ama bir başka iki yılı daha sadece 13 şarkıyla geçirmek fikri çok saçma."
Aslında bu röportajı verdiği sırada Coyne'un aklında neler yapacaklarıyla ilgili çok fazla da fikir yoktu. Ama belki de bu doğrultuda bir adım atılacaksa bu adımı The Flaming Lips'in atması gerektiği konusunda kendini inandırmıştı. Gerçi grubun diskografisine baktığımızda belki bu görev için en ideal gruplardan biri hâline geliyor zaten The Flaming Lips. Örneğin 1997 çıkışlı, dört CD'den oluşan Zaireeka söz konusu yıllarda belki de kimsenin cesaret edemeyeceği bir yenilikti. Aslında dört CD'nin aynı anda çalınmasıyla grubun yaptığı parçalara ulaşabilmek mümkündü. Ama her CD'de sekizer parçaya dağılmış olan kayıtlar sayesinde her dinleyici kendi miksini yapma şansına erişiyordu. Zaireeka'nın üzerinden 14 sene geçtiğinde de Oklahomalı grup istediği ne varsa yapmaya kararlı bir şekilde yoluna devam etti. Doğruya doğru, hepimiz The Flaming Lips'in sınırları zorlamayı sevdiğini, hattâ biraz kaçık olduğunu biliyorduk ama bu yıl bize gösterdiler ki onların kaçıklık seviyesi bizim bildiğimizin kilometrelerce ilerisindeymiş. İlk The Flaming Lips albümü Hear It Is'in üzerinden tam 25 yıl geçmiş olması da belki bu hareketlilik için Wayne Coyne ve arkadaşlarını iten bir şeydi. Lafı fazla uzatmadan şimdiye kadar 2011'in en aktif grubu olan The Flaming Lips’in bu yıl neler yaptığına bir bakalım.
TWO BLOBS FUCKING
2011'de The Flaming Lips'in yaptığı ilk yeni iş “Two Blobs Fucking”adlı bir şarkı oldu. Şarkıdan ziyade bir ses deneyi demek daha doğru aslında. Süresi 3 dakika 40 saniye olan toplam 12 adet farklı ses kaydını çeşitli psikedelik görsellerle birlikte Youtube'a yükleyen The Flaming Lips'in şarkısına ulaşmak için 12 videoyu da aynı anda başlatmanız gerekiyor. Zaireeka ile aynı yaklaşımdan ortaya çıkan bir iş olan “Two Blubs Fucking”özellikle iPhone benzeri araçlar için tasarlanmış bir çalışma. Grup kendi web sitesinden bu şarkıyı duyururken "Aileniz, arkadaşlarınız ve evcil hayvanlarınızla birlikte sadece bir düğmeye basarak ulaşacağınız senfonik zevki hayal edin" diyerek bu deneyle neler vaat ettiğini belirtmiş. Grubun bu yıl iyice içine gireceği karışık ve gürültülü müzik dilinin çok katmanlı bir örneği gibi, “Two Blobs Fucking”. Tabiî unutmadan şunu da belirtelim, gruptan bizzat Wayne Coyne ve Steven Drozd bu deneyi nasıl yapacağınızı da Youtube'da bulunan bir video ile anlatıyor.
HEADY NUGGS
Belki de bu yazının çıkış noktası olan The Flaming Lips'in bu yıl yaptığı yenilikler arasına alamayacağımız derleme Heady Nuggs ama bu yıl grubun yayınladığı işlerden olduğu için burada kendine yer buluyor. Heady Nuggs,grubun beş albümünün plaklarından oluşan bir set. 1992 ve 2002 yılları arasında yayınlanan “Hit to Death in the Future Head”, “Transmissions from the Satellite Heart”, “Clouds Taste Metallic”, “The Soft Bulletin” ve “Yoshimi Battles the Pink Robots”bu derlemenin içinde yer alıyor. Yazının başından beri değiniyor olduğumuz Zaireeka da o zaman diliminde yayınlanmış olmasına rağmen bir plak olarak yayınlanmadığından Heady Nuggs'da yer almıyor.
FLAMING LIPS 2011: The Flaming Lips with Neon Indian
Mart ayında yayınlanan bu EP, kariyerinin 25'inci yılındaki The Flaming Lips'i çocukları yaşında olan Neon Indian üyeleriyle stüdyoya sokuyor. Sınırlı sayıda basılan EP, The Flaming Lips'in Twitter hesabından duyurduğu kimi organizasyonlarla belli başlı plak dükkânlarında bizzat grup üyeleri tarafından insanlara dağıtıldı. Neon Indian'ın kendine ait elektronik psikeledikliği eksiksiz şekilde kendini hissettirirken, The Flaming Lips'inde özellikle 2009 tarihli Embryonic adlı albümüyle ağırlık verdiği kirli müzik anlayışı bu EP'de de sürüyor. Overdrive efekti verilmiş davullar ve boşlukta süzülüyormuş gibi tınlayan vokaller akılda kalıcı anlar yaratsa da kimi anlar sadece gürültü yapılmak istenmiş gibi geliyor dinleyicinin kulağına. “Is David Bowie Dying?” adlı şarkı ismiyle olduğu kadar şarkının karışıklığıyla da dinleyicinin aklında soru işaretleri oluşturuyor ve albümün tamamı karışıklıklarla devam ediyor. Dört şarkının sonuna geldiğinizde ise içinizde garip bir tatmin duygusu kalıyor olması da albümle aranızda ilginç bir bağ oluşturuyor bir yandan.
GUMMY SONG SKULL EP
“Artık bu adamlar harbiden çıldırmışlar!” dedirten bir işti Gummy Song Skull EP. 4 harika The Flaming Lips şarkısından oluşan EP, sınırlı sayıdaki USB belleğe yüklenir. Şarkıları dinlerken kendinizde olmanızı istemeyen grup üyelerinin bu USB belleklerin dağıtılma aşamasıyla ilgili enteresan bir fikri vardır: Gerçek bir kuru kafa ebadındaki bir jelibonun içerisine USB bellekleri yerleştirmek. Üstelik jelibonun içindeki esansıyla bünyenizde uyuşturucu etkisi yapıyor olması gibi atlanmaması gereken bir nokta da var. Yani Flaming Lips'in yeni dört şarkısını dinlemek için kafa boyutunda bir jelibon yiyerek şeker komasına giriyorsunuz, yetmediği gibi bir de kafanız güzel oluyor. Grup albümü ne koşullarda dinleyeceğinize bile yön vermek istemiş gibi görünüyor. Tabiî bu sınırlı sayıda üretilen kuru kafalara ulaşmak pek kolay değil. Zira grubun Neon Indian'la yaptığı EP'de olduğu gibi süpriz açıkladığı plak dükkânlarında sattığı Gummy Song Skull EP'nin fiyatı da 150 Amerikan doları. “Şekere gerek yok, ben sadece şarkıları dinlemek istiyorum” diyorsanız da internetten malûm yollarla dinleyebileceğiniz dört şarkı arasından “Walk With Me” ve “In Our Bodies, Out Of Our Heads” bizim ilk önerilerimiz olur. Yine Embryonic'i anımsatan kirlilik ve kaos!
GUMMY SONG FETUS EP
EP'nin isminden anlaşılacağı gibi “kuru kafalı albüm”le aynı yöntemle yayınlanmış bir çalışma Gummy Song Fetus EP. Bu kez marihuana aromalı jelibonumuz bir cenin şeklinde ve içinde üç şarkının yer aldığı bir USB ile geliyor. Belki de grubun akıl sağlığını sorgulamaya sebep olabilecek bir tercih, cenin tercihi. Grup bu kez plak dükkânları yerine konserleri dağıtım için tercih etmiş ve belli başlı konserlerinde ceninlerin satışını yapmış. Yine beyin kısmında yer alan USB'yi dinlemek için bu kez bir cenini yemek zorunda olmanız gerçekten üzücü.
FLAMIING LIPS 2011: The Flaming Lips with Prefuse 73
Belki bu cümlem sizi bu albümü dinlerken çok büyük bir önyargı taşımanıza hattâ albümü hiç dinlememenize bile yol açacak ama maalesef söz konusu çalışma sadece yapılmış olmak için yapılmış bir işten öteye gitmiyor. 2001'den beri Prefuse 73 adı altında çeşitli elektronik müzik albümleri yayınlayan Scott Herren'la The Flaming Lips'in bir araya gelişi birkaç zorlama noise altyapılı ve uzun soluklu şarkıdan fazlasını vermiyor ne yazık ki. Ama tüm bu yorumlardan ayırmamız gereken bir şarkı olduğunu da unutmamalıyız. "The Super Moon Made Me Wanna Pee!!!" etkileyici ritmik altyapısıyla diğer şarkılar arasından kolayca sıyrılıyor.
FLAMING LIPS 2011: The Flaming Lips with The Lightning Bolt
İki kaçık grup bir arada. Belki de The Flaming Lips'in bu yıl yaptığı işler arasında en çok ses getireni diyebiliriz. İki kişinin çıkarabileceği en devasa gürültüyü çıkarabilen grup The Lightning Bolt'un, The Flaming Lips'in naif melodilerinin yanında değişmeyen bu tavrı belki de bir şaheser olarak tanımlayabileceğimiz "I'm Working at NASA on Acid"i ortaya çıkardı. Şarkının belki de tam ortasından geçen ve o ana kadar oluşmuş olan yoğun atmosferi yerle bir eden The Lightning Bolt, "I Want to Get High But I Don't Want Brain Damage"da The Flaimng Lips ağbilerini kendi safına çekmeyi başarıyor. Her yerinden kir ve rahatsızlık akan dört şarkılık EP, bu yılın üzerinde en çok durulması gereken çalışmalarından biri.
I FOUND THIS STAR ON THE GROUND
Oklahomalı kahramanlarımızın şimdiye kadar yayınladığı son şey olan bu şarkı da başka bir çılgınlık örneği. "İki yılı 13 şarkıyla geçirmek" istemediklerini söyleyen Wayne Coyne ve arkadaşları bu kez dinleyicilerinin bir gününün çeyrek dilimini talep ediyor. The Flaming Lips sonbahar başlarında tam altı saatlik bir şarkı yayınladı. Şarkı yayınlanmadan önce bir röportaj veren Wayne Coyne, "I Found This Star On The Ground" için “Velvet Underground'un Süper Mario kardeşlerle buluşması” yorumunu yapmıştı. Tabiî hepimizin aklına gelen “Sizce insanlar bu şarkıyı baştan sona dinleyebilecekler mi?” sorusunu da yanıtlamak zorunda kalmış Coyne. "Normal bir günde bu şarkıyı baştan sona dinlemek mümkün olmayabilir ama güzel bir trip yaşamak isteyen gençler için birebir!" cevabı şarkının size sunduğu şeylerle ilgili ipucu olabilir. Sadece 11 fiziksel kopyası basılan single, yanında ışık illüzyonları yapan Strobo Trip adlı bir oyunla birlikte satıldı.