
Mark Duggan: 6-10 Ağustos 2011’de önce Londra’yı sonra da Birmingham, Liverpool, Bristol gibi şehirleri sallayan ayaklanmalar, 29 yaşındaki Mark Duggan’ın bir gözaltına alma operasyonu sırasındaki kuşkulu ölümüyle başlar. Duggan, Britanya’da son on yılda polis gözetiminde ölen 333. kişidir. Gazetelerde Duggan’ın tanınmış bir çete üyesi olduğu yazılsa da, ailesi hiçbir sabıka kaydının olmadığını açıklar. Çıkan olaylarda 5 kişi ölür, 16 kişi yaralanır, 3,100 kişi tutuklanır. Duggan’ın 5 Eylül’deki cenazesine binlerce kişi katılır.

Mark Duggan: 6-10 Ağustos 2011’de önce Londra’yı sonra da Birmingham, Liverpool, Bristol gibi şehirleri sallayan ayaklanmalar, 29 yaşındaki Mark Duggan’ın bir gözaltına alma operasyonu sırasındaki kuşkulu ölümüyle başlar. Duggan, Britanya’da son on yılda polis gözetiminde ölen 333. kişidir. Gazetelerde Duggan’ın tanınmış bir çete üyesi olduğu yazılsa da, ailesi hiçbir sabıka kaydının olmadığını açıklar. Çıkan olaylarda 5 kişi ölür, 16 kişi yaralanır, 3,100 kişi tutuklanır. Duggan’ın 5 Eylül’deki cenazesine binlerce kişi katılır.

Mark Duggan: 6-10 Ağustos 2011’de önce Londra’yı sonra da Birmingham, Liverpool, Bristol gibi şehirleri sallayan ayaklanmalar, 29 yaşındaki Mark Duggan’ın bir gözaltına alma operasyonu sırasındaki kuşkulu ölümüyle başlar. Duggan, Britanya’da son on yılda polis gözetiminde ölen 333. kişidir. Gazetelerde Duggan’ın tanınmış bir çete üyesi olduğu yazılsa da, ailesi hiçbir sabıka kaydının olmadığını açıklar. Çıkan olaylarda 5 kişi ölür, 16 kişi yaralanır, 3,100 kişi tutuklanır. Duggan’ın 5 Eylül’deki cenazesine binlerce kişi katılır.

Mark Duggan: 6-10 Ağustos 2011’de önce Londra’yı sonra da Birmingham, Liverpool, Bristol gibi şehirleri sallayan ayaklanmalar, 29 yaşındaki Mark Duggan’ın bir gözaltına alma operasyonu sırasındaki kuşkulu ölümüyle başlar. Duggan, Britanya’da son on yılda polis gözetiminde ölen 333. kişidir. Gazetelerde Duggan’ın tanınmış bir çete üyesi olduğu yazılsa da, ailesi hiçbir sabıka kaydının olmadığını açıklar. Çıkan olaylarda 5 kişi ölür, 16 kişi yaralanır, 3,100 kişi tutuklanır. Duggan’ın 5 Eylül’deki cenazesine binlerce kişi katılır.

Mark Duggan: 6-10 Ağustos 2011’de önce Londra’yı sonra da Birmingham, Liverpool, Bristol gibi şehirleri sallayan ayaklanmalar, 29 yaşındaki Mark Duggan’ın bir gözaltına alma operasyonu sırasındaki kuşkulu ölümüyle başlar. Duggan, Britanya’da son on yılda polis gözetiminde ölen 333. kişidir. Gazetelerde Duggan’ın tanınmış bir çete üyesi olduğu yazılsa da, ailesi hiçbir sabıka kaydının olmadığını açıklar. Çıkan olaylarda 5 kişi ölür, 16 kişi yaralanır, 3,100 kişi tutuklanır. Duggan’ın 5 Eylül’deki cenazesine binlerce kişi katılır.

Mark Duggan: 6-10 Ağustos 2011’de önce Londra’yı sonra da Birmingham, Liverpool, Bristol gibi şehirleri sallayan ayaklanmalar, 29 yaşındaki Mark Duggan’ın bir gözaltına alma operasyonu sırasındaki kuşkulu ölümüyle başlar. Duggan, Britanya’da son on yılda polis gözetiminde ölen 333. kişidir. Gazetelerde Duggan’ın tanınmış bir çete üyesi olduğu yazılsa da, ailesi hiçbir sabıka kaydının olmadığını açıklar. Çıkan olaylarda 5 kişi ölür, 16 kişi yaralanır, 3,100 kişi tutuklanır. Duggan’ın 5 Eylül’deki cenazesine binlerce kişi katılır.

Mark Duggan: 6-10 Ağustos 2011’de önce Londra’yı sonra da Birmingham, Liverpool, Bristol gibi şehirleri sallayan ayaklanmalar, 29 yaşındaki Mark Duggan’ın bir gözaltına alma operasyonu sırasındaki kuşkulu ölümüyle başlar. Duggan, Britanya’da son on yılda polis gözetiminde ölen 333. kişidir. Gazetelerde Duggan’ın tanınmış bir çete üyesi olduğu yazılsa da, ailesi hiçbir sabıka kaydının olmadığını açıklar. Çıkan olaylarda 5 kişi ölür, 16 kişi yaralanır, 3,100 kişi tutuklanır. Duggan’ın 5 Eylül’deki cenazesine binlerce kişi katılır.

Zyed Benna ve Bouna Traoré: 27 Ekim 2005'te Paris'in doğusundaki banliyölerden birinde muhtemel bir hırsızlık vakasını araştıran polis ekibinin kendilerini kovaladığını zanneden üç genç mahalledeki trafoya saklanır. Polis altı şüpheliyi sorgularken elektriklerin kesilmesiyle, Benna ve Traoré'nin elektrik çarpması sonucu öldüğü anlaşılır. Öncülüğünü çoğunlukla Kuzey Afrika göçmeni gençlerin çektiği, Fransa'nın birçok şehrinde (toplam 274 kasaba) üç hafta süren ayaklanmalar sonucu 2 kişi ölür, 2,888 kişi tutuklanır, yaklaşık 9 bin araba ateşe verilir.

Zyed Benna ve Bouna Traoré: 27 Ekim 2005'te Paris'in doğusundaki banliyölerden birinde muhtemel bir hırsızlık vakasını araştıran polis ekibinin kendilerini kovaladığını zanneden üç genç mahalledeki trafoya saklanır. Polis altı şüpheliyi sorgularken elektriklerin kesilmesiyle, Benna ve Traoré'nin elektrik çarpması sonucu öldüğü anlaşılır. Öncülüğünü çoğunlukla Kuzey Afrika göçmeni gençlerin çektiği, Fransa'nın birçok şehrinde (toplam 274 kasaba) üç hafta süren ayaklanmalar sonucu 2 kişi ölür, 2,888 kişi tutuklanır, yaklaşık 9 bin araba ateşe verilir.

Zyed Benna ve Bouna Traoré: 27 Ekim 2005'te Paris'in doğusundaki banliyölerden birinde muhtemel bir hırsızlık vakasını araştıran polis ekibinin kendilerini kovaladığını zanneden üç genç mahalledeki trafoya saklanır. Polis altı şüpheliyi sorgularken elektriklerin kesilmesiyle, Benna ve Traoré'nin elektrik çarpması sonucu öldüğü anlaşılır. Öncülüğünü çoğunlukla Kuzey Afrika göçmeni gençlerin çektiği, Fransa'nın birçok şehrinde (toplam 274 kasaba) üç hafta süren ayaklanmalar sonucu 2 kişi ölür, 2,888 kişi tutuklanır, yaklaşık 9 bin araba ateşe verilir.

Zyed Benna ve Bouna Traoré: 27 Ekim 2005'te Paris'in doğusundaki banliyölerden birinde muhtemel bir hırsızlık vakasını araştıran polis ekibinin kendilerini kovaladığını zanneden üç genç mahalledeki trafoya saklanır. Polis altı şüpheliyi sorgularken elektriklerin kesilmesiyle, Benna ve Traoré'nin elektrik çarpması sonucu öldüğü anlaşılır. Öncülüğünü çoğunlukla Kuzey Afrika göçmeni gençlerin çektiği, Fransa'nın birçok şehrinde (toplam 274 kasaba) üç hafta süren ayaklanmalar sonucu 2 kişi ölür, 2,888 kişi tutuklanır, yaklaşık 9 bin araba ateşe verilir.

Zyed Benna ve Bouna Traoré: 27 Ekim 2005'te Paris'in doğusundaki banliyölerden birinde muhtemel bir hırsızlık vakasını araştıran polis ekibinin kendilerini kovaladığını zanneden üç genç mahalledeki trafoya saklanır. Polis altı şüpheliyi sorgularken elektriklerin kesilmesiyle, Benna ve Traoré'nin elektrik çarpması sonucu öldüğü anlaşılır. Öncülüğünü çoğunlukla Kuzey Afrika göçmeni gençlerin çektiği, Fransa'nın birçok şehrinde (toplam 274 kasaba) üç hafta süren ayaklanmalar sonucu 2 kişi ölür, 2,888 kişi tutuklanır, yaklaşık 9 bin araba ateşe verilir.

Zyed Benna ve Bouna Traoré: 27 Ekim 2005'te Paris'in doğusundaki banliyölerden birinde muhtemel bir hırsızlık vakasını araştıran polis ekibinin kendilerini kovaladığını zanneden üç genç mahalledeki trafoya saklanır. Polis altı şüpheliyi sorgularken elektriklerin kesilmesiyle, Benna ve Traoré'nin elektrik çarpması sonucu öldüğü anlaşılır. Öncülüğünü çoğunlukla Kuzey Afrika göçmeni gençlerin çektiği, Fransa'nın birçok şehrinde (toplam 274 kasaba) üç hafta süren ayaklanmalar sonucu 2 kişi ölür, 2,888 kişi tutuklanır, yaklaşık 9 bin araba ateşe verilir.

Zyed Benna ve Bouna Traoré: 27 Ekim 2005'te Paris'in doğusundaki banliyölerden birinde muhtemel bir hırsızlık vakasını araştıran polis ekibinin kendilerini kovaladığını zanneden üç genç mahalledeki trafoya saklanır. Polis altı şüpheliyi sorgularken elektriklerin kesilmesiyle, Benna ve Traoré'nin elektrik çarpması sonucu öldüğü anlaşılır. Öncülüğünü çoğunlukla Kuzey Afrika göçmeni gençlerin çektiği, Fransa'nın birçok şehrinde (toplam 274 kasaba) üç hafta süren ayaklanmalar sonucu 2 kişi ölür, 2,888 kişi tutuklanır, yaklaşık 9 bin araba ateşe verilir.

Rodney King: 3 Mart 1991'de arabalı bir kovalamacanın ardından Los Angeles Polisi'nden dört polis tarafından fena halde dövülen Rodney King: ölmez, ama bu olay şehir tarihinin en büyük ayaklanmalarından birini getirir. Olaylar, dayağı evinden gizlice kameraya alan George Holliday'in videosunda King'e 56 cop darbesi, altı tane tekme atıldığı belgelenir. Polisler 1992'de beraat ettiğinde patlak veren olaylar bittiğinde 53 ölü, 2,383 yaralı, 7 binden fazla yangın ve 1 milyar dolarlık hasar vardır.

Rodney King: 3 Mart 1991'de arabalı bir kovalamacanın ardından Los Angeles Polisi'nden dört polis tarafından fena halde dövülen Rodney King: ölmez, ama bu olay şehir tarihinin en büyük ayaklanmalarından birini getirir. Olaylar, dayağı evinden gizlice kameraya alan George Holliday'in videosunda King'e 56 cop darbesi, altı tane tekme atıldığı belgelenir. Polisler 1992'de beraat ettiğinde patlak veren olaylar bittiğinde 53 ölü, 2,383 yaralı, 7 binden fazla yangın ve 1 milyar dolarlık hasar vardır.

Rodney King: 3 Mart 1991'de arabalı bir kovalamacanın ardından Los Angeles Polisi'nden dört polis tarafından fena halde dövülen Rodney King: ölmez, ama bu olay şehir tarihinin en büyük ayaklanmalarından birini getirir. Olaylar, dayağı evinden gizlice kameraya alan George Holliday'in videosunda King'e 56 cop darbesi, altı tane tekme atıldığı belgelenir. Polisler 1992'de beraat ettiğinde patlak veren olaylar bittiğinde 53 ölü, 2,383 yaralı, 7 binden fazla yangın ve 1 milyar dolarlık hasar vardır.

Rodney King: 3 Mart 1991'de arabalı bir kovalamacanın ardından Los Angeles Polisi'nden dört polis tarafından fena halde dövülen Rodney King: ölmez, ama bu olay şehir tarihinin en büyük ayaklanmalarından birini getirir. Olaylar, dayağı evinden gizlice kameraya alan George Holliday'in videosunda King'e 56 cop darbesi, altı tane tekme atıldığı belgelenir. Polisler 1992'de beraat ettiğinde patlak veren olaylar bittiğinde 53 ölü, 2,383 yaralı, 7 binden fazla yangın ve 1 milyar dolarlık hasar vardır.

Rodney King: 3 Mart 1991'de arabalı bir kovalamacanın ardından Los Angeles Polisi'nden dört polis tarafından fena halde dövülen Rodney King: ölmez, ama bu olay şehir tarihinin en büyük ayaklanmalarından birini getirir. Olaylar, dayağı evinden gizlice kameraya alan George Holliday'in videosunda King'e 56 cop darbesi, altı tane tekme atıldığı belgelenir. Polisler 1992'de beraat ettiğinde patlak veren olaylar bittiğinde 53 ölü, 2,383 yaralı, 7 binden fazla yangın ve 1 milyar dolarlık hasar vardır.

Rodney King: 3 Mart 1991'de arabalı bir kovalamacanın ardından Los Angeles Polisi'nden dört polis tarafından fena halde dövülen Rodney King: ölmez, ama bu olay şehir tarihinin en büyük ayaklanmalarından birini getirir. Olaylar, dayağı evinden gizlice kameraya alan George Holliday'in videosunda King'e 56 cop darbesi, altı tane tekme atıldığı belgelenir. Polisler 1992'de beraat ettiğinde patlak veren olaylar bittiğinde 53 ölü, 2,383 yaralı, 7 binden fazla yangın ve 1 milyar dolarlık hasar vardır.

Rodney King: 3 Mart 1991'de arabalı bir kovalamacanın ardından Los Angeles Polisi'nden dört polis tarafından fena halde dövülen Rodney King: ölmez, ama bu olay şehir tarihinin en büyük ayaklanmalarından birini getirir. Olaylar, dayağı evinden gizlice kameraya alan George Holliday'in videosunda King'e 56 cop darbesi, altı tane tekme atıldığı belgelenir. Polisler 1992'de beraat ettiğinde patlak veren olaylar bittiğinde 53 ölü, 2,383 yaralı, 7 binden fazla yangın ve 1 milyar dolarlık hasar vardır.

Roger Sylvester: Ocak 1999'da Tottenham'daki evinin önünde gözaltına alınan Sylvester, aklî dengesi yerinde olmayan 30 yaşında bir siyahtır. Çıplak bir şekilde evinin kapısını yumrukladığı için komşular şikâyet etmiştir. Gözaltına alınıp hastaneye götürülür ve orada komaya girerek bir hafta sonra ölür. Koma sebebi, sağlık ekibini beklerken altı polisin onu yüzüstü yerde yatırmaları sırasında yaşadığı paniktir. Tıbbî rapor da kalp krizi geçirdiğini ve beyninde ciddî hasar meydana geldiğini belirtecektir.

Roger Sylvester: Ocak 1999'da Tottenham'daki evinin önünde gözaltına alınan Sylvester, aklî dengesi yerinde olmayan 30 yaşında bir siyahtır. Çıplak bir şekilde evinin kapısını yumrukladığı için komşular şikâyet etmiştir. Gözaltına alınıp hastaneye götürülür ve orada komaya girerek bir hafta sonra ölür. Koma sebebi, sağlık ekibini beklerken altı polisin onu yüzüstü yerde yatırmaları sırasında yaşadığı paniktir. Tıbbî rapor da kalp krizi geçirdiğini ve beyninde ciddî hasar meydana geldiğini belirtecektir.

Roger Sylvester: Ocak 1999'da Tottenham'daki evinin önünde gözaltına alınan Sylvester, aklî dengesi yerinde olmayan 30 yaşında bir siyahtır. Çıplak bir şekilde evinin kapısını yumrukladığı için komşular şikâyet etmiştir. Gözaltına alınıp hastaneye götürülür ve orada komaya girerek bir hafta sonra ölür. Koma sebebi, sağlık ekibini beklerken altı polisin onu yüzüstü yerde yatırmaları sırasında yaşadığı paniktir. Tıbbî rapor da kalp krizi geçirdiğini ve beyninde ciddî hasar meydana geldiğini belirtecektir.

Roger Sylvester: Ocak 1999'da Tottenham'daki evinin önünde gözaltına alınan Sylvester, aklî dengesi yerinde olmayan 30 yaşında bir siyahtır. Çıplak bir şekilde evinin kapısını yumrukladığı için komşular şikâyet etmiştir. Gözaltına alınıp hastaneye götürülür ve orada komaya girerek bir hafta sonra ölür. Koma sebebi, sağlık ekibini beklerken altı polisin onu yüzüstü yerde yatırmaları sırasında yaşadığı paniktir. Tıbbî rapor da kalp krizi geçirdiğini ve beyninde ciddî hasar meydana geldiğini belirtecektir.

Roger Sylvester: Ocak 1999'da Tottenham'daki evinin önünde gözaltına alınan Sylvester, aklî dengesi yerinde olmayan 30 yaşında bir siyahtır. Çıplak bir şekilde evinin kapısını yumrukladığı için komşular şikâyet etmiştir. Gözaltına alınıp hastaneye götürülür ve orada komaya girerek bir hafta sonra ölür. Koma sebebi, sağlık ekibini beklerken altı polisin onu yüzüstü yerde yatırmaları sırasında yaşadığı paniktir. Tıbbî rapor da kalp krizi geçirdiğini ve beyninde ciddî hasar meydana geldiğini belirtecektir.

Roger Sylvester: Ocak 1999'da Tottenham'daki evinin önünde gözaltına alınan Sylvester, aklî dengesi yerinde olmayan 30 yaşında bir siyahtır. Çıplak bir şekilde evinin kapısını yumrukladığı için komşular şikâyet etmiştir. Gözaltına alınıp hastaneye götürülür ve orada komaya girerek bir hafta sonra ölür. Koma sebebi, sağlık ekibini beklerken altı polisin onu yüzüstü yerde yatırmaları sırasında yaşadığı paniktir. Tıbbî rapor da kalp krizi geçirdiğini ve beyninde ciddî hasar meydana geldiğini belirtecektir.

Roger Sylvester: Ocak 1999'da Tottenham'daki evinin önünde gözaltına alınan Sylvester, aklî dengesi yerinde olmayan 30 yaşında bir siyahtır. Çıplak bir şekilde evinin kapısını yumrukladığı için komşular şikâyet etmiştir. Gözaltına alınıp hastaneye götürülür ve orada komaya girerek bir hafta sonra ölür. Koma sebebi, sağlık ekibini beklerken altı polisin onu yüzüstü yerde yatırmaları sırasında yaşadığı paniktir. Tıbbî rapor da kalp krizi geçirdiğini ve beyninde ciddî hasar meydana geldiğini belirtecektir.

Wayne Douglas: 13 Aralık 1995'te Londra'nın Brixton semtinde hırsızlıktan aranan Douglas bir barda köşeye sıkıştırıldıktan sonra feci şekilde dövülür ve götürüldüğü karakolda ölür. Ölüm raporunda dört farklı kez elleri kelepçeliyken yüzüstü yatırıldığı ve stres kaynaklı kalp yetmezliği yaşadığı yazar, kafasında da ağır darbeler vardır. Birkaç saat içinde toplanan kalabalığa karşı polis 3 kilometrelik bir alanı kuşatır, dükkânlar pub'lar yağmalanır. Mahalleden biri New York Times'a şöyle diyecektir: "Dün geceki olaylar oldu, çünkü siyahlar sadece sokağa çıktıkları zaman görülüyor ve dinleniyor. Milyonlarca poundluk zarar veriyorlar, böylece insanlar dikkatlerini oraya yönlendiriyor."

Wayne Douglas: 13 Aralık 1995'te Londra'nın Brixton semtinde hırsızlıktan aranan Douglas bir barda köşeye sıkıştırıldıktan sonra feci şekilde dövülür ve götürüldüğü karakolda ölür. Ölüm raporunda dört farklı kez elleri kelepçeliyken yüzüstü yatırıldığı ve stres kaynaklı kalp yetmezliği yaşadığı yazar, kafasında da ağır darbeler vardır. Birkaç saat içinde toplanan kalabalığa karşı polis 3 kilometrelik bir alanı kuşatır, dükkânlar pub'lar yağmalanır. Mahalleden biri New York Times'a şöyle diyecektir: "Dün geceki olaylar oldu, çünkü siyahlar sadece sokağa çıktıkları zaman görülüyor ve dinleniyor. Milyonlarca poundluk zarar veriyorlar, böylece insanlar dikkatlerini oraya yönlendiriyor."

Wayne Douglas: 13 Aralık 1995'te Londra'nın Brixton semtinde hırsızlıktan aranan Douglas bir barda köşeye sıkıştırıldıktan sonra feci şekilde dövülür ve götürüldüğü karakolda ölür. Ölüm raporunda dört farklı kez elleri kelepçeliyken yüzüstü yatırıldığı ve stres kaynaklı kalp yetmezliği yaşadığı yazar, kafasında da ağır darbeler vardır. Birkaç saat içinde toplanan kalabalığa karşı polis 3 kilometrelik bir alanı kuşatır, dükkânlar pub'lar yağmalanır. Mahalleden biri New York Times'a şöyle diyecektir: "Dün geceki olaylar oldu, çünkü siyahlar sadece sokağa çıktıkları zaman görülüyor ve dinleniyor. Milyonlarca poundluk zarar veriyorlar, böylece insanlar dikkatlerini oraya yönlendiriyor."

Wayne Douglas: 13 Aralık 1995'te Londra'nın Brixton semtinde hırsızlıktan aranan Douglas bir barda köşeye sıkıştırıldıktan sonra feci şekilde dövülür ve götürüldüğü karakolda ölür. Ölüm raporunda dört farklı kez elleri kelepçeliyken yüzüstü yatırıldığı ve stres kaynaklı kalp yetmezliği yaşadığı yazar, kafasında da ağır darbeler vardır. Birkaç saat içinde toplanan kalabalığa karşı polis 3 kilometrelik bir alanı kuşatır, dükkânlar pub'lar yağmalanır. Mahalleden biri New York Times'a şöyle diyecektir: "Dün geceki olaylar oldu, çünkü siyahlar sadece sokağa çıktıkları zaman görülüyor ve dinleniyor. Milyonlarca poundluk zarar veriyorlar, böylece insanlar dikkatlerini oraya yönlendiriyor."

Wayne Douglas: 13 Aralık 1995'te Londra'nın Brixton semtinde hırsızlıktan aranan Douglas bir barda köşeye sıkıştırıldıktan sonra feci şekilde dövülür ve götürüldüğü karakolda ölür. Ölüm raporunda dört farklı kez elleri kelepçeliyken yüzüstü yatırıldığı ve stres kaynaklı kalp yetmezliği yaşadığı yazar, kafasında da ağır darbeler vardır. Birkaç saat içinde toplanan kalabalığa karşı polis 3 kilometrelik bir alanı kuşatır, dükkânlar pub'lar yağmalanır. Mahalleden biri New York Times'a şöyle diyecektir: "Dün geceki olaylar oldu, çünkü siyahlar sadece sokağa çıktıkları zaman görülüyor ve dinleniyor. Milyonlarca poundluk zarar veriyorlar, böylece insanlar dikkatlerini oraya yönlendiriyor."

Wayne Douglas: 13 Aralık 1995'te Londra'nın Brixton semtinde hırsızlıktan aranan Douglas bir barda köşeye sıkıştırıldıktan sonra feci şekilde dövülür ve götürüldüğü karakolda ölür. Ölüm raporunda dört farklı kez elleri kelepçeliyken yüzüstü yatırıldığı ve stres kaynaklı kalp yetmezliği yaşadığı yazar, kafasında da ağır darbeler vardır. Birkaç saat içinde toplanan kalabalığa karşı polis 3 kilometrelik bir alanı kuşatır, dükkânlar pub'lar yağmalanır. Mahalleden biri New York Times'a şöyle diyecektir: "Dün geceki olaylar oldu, çünkü siyahlar sadece sokağa çıktıkları zaman görülüyor ve dinleniyor. Milyonlarca poundluk zarar veriyorlar, böylece insanlar dikkatlerini oraya yönlendiriyor."

Wayne Douglas: 13 Aralık 1995'te Londra'nın Brixton semtinde hırsızlıktan aranan Douglas bir barda köşeye sıkıştırıldıktan sonra feci şekilde dövülür ve götürüldüğü karakolda ölür. Ölüm raporunda dört farklı kez elleri kelepçeliyken yüzüstü yatırıldığı ve stres kaynaklı kalp yetmezliği yaşadığı yazar, kafasında da ağır darbeler vardır. Birkaç saat içinde toplanan kalabalığa karşı polis 3 kilometrelik bir alanı kuşatır, dükkânlar pub'lar yağmalanır. Mahalleden biri New York Times'a şöyle diyecektir: "Dün geceki olaylar oldu, çünkü siyahlar sadece sokağa çıktıkları zaman görülüyor ve dinleniyor. Milyonlarca poundluk zarar veriyorlar, böylece insanlar dikkatlerini oraya yönlendiriyor."

Moushin ve Larami: Paris'te başlayan ve bütün ülkeyi saran ayaklanmalardan iki yıl sonra, başkentin 18 kilometre kuzeyindeki Villiers-de-Bel banliyösünde küçük bir motosiklete binen Cezayir asıllı Moushin ve Senegal asıllı Larami'ye bir polis arabası çarpar. Çocuklar orada ölür, ama bunun bir kaza olduğuna inanmayan mahalleli ayaklanarak arabaları, mağazaları ve resmî kurumları ateşe verir. İçişleri bakanlığından cumhurbaşkanlığına henüz geçmiş Sarkozy bunun bir serseri ayaklanması olduğunu söylerken, 2005 ayaklanmalarında sakin duran, 30 ayrı ülkeden göçmenlerin yaşadığı mahallede işsizliğin yüzde 20'ye vardığını atlar.

Moushin ve Larami: Paris'te başlayan ve bütün ülkeyi saran ayaklanmalardan iki yıl sonra, başkentin 18 kilometre kuzeyindeki Villiers-de-Bel banliyösünde küçük bir motosiklete binen Cezayir asıllı Moushin ve Senegal asıllı Larami'ye bir polis arabası çarpar. Çocuklar orada ölür, ama bunun bir kaza olduğuna inanmayan mahalleli ayaklanarak arabaları, mağazaları ve resmî kurumları ateşe verir. İçişleri bakanlığından cumhurbaşkanlığına henüz geçmiş Sarkozy bunun bir serseri ayaklanması olduğunu söylerken, 2005 ayaklanmalarında sakin duran, 30 ayrı ülkeden göçmenlerin yaşadığı mahallede işsizliğin yüzde 20'ye vardığını atlar.

Moushin ve Larami: Paris'te başlayan ve bütün ülkeyi saran ayaklanmalardan iki yıl sonra, başkentin 18 kilometre kuzeyindeki Villiers-de-Bel banliyösünde küçük bir motosiklete binen Cezayir asıllı Moushin ve Senegal asıllı Larami'ye bir polis arabası çarpar. Çocuklar orada ölür, ama bunun bir kaza olduğuna inanmayan mahalleli ayaklanarak arabaları, mağazaları ve resmî kurumları ateşe verir. İçişleri bakanlığından cumhurbaşkanlığına henüz geçmiş Sarkozy bunun bir serseri ayaklanması olduğunu söylerken, 2005 ayaklanmalarında sakin duran, 30 ayrı ülkeden göçmenlerin yaşadığı mahallede işsizliğin yüzde 20'ye vardığını atlar.

Moushin ve Larami: Paris'te başlayan ve bütün ülkeyi saran ayaklanmalardan iki yıl sonra, başkentin 18 kilometre kuzeyindeki Villiers-de-Bel banliyösünde küçük bir motosiklete binen Cezayir asıllı Moushin ve Senegal asıllı Larami'ye bir polis arabası çarpar. Çocuklar orada ölür, ama bunun bir kaza olduğuna inanmayan mahalleli ayaklanarak arabaları, mağazaları ve resmî kurumları ateşe verir. İçişleri bakanlığından cumhurbaşkanlığına henüz geçmiş Sarkozy bunun bir serseri ayaklanması olduğunu söylerken, 2005 ayaklanmalarında sakin duran, 30 ayrı ülkeden göçmenlerin yaşadığı mahallede işsizliğin yüzde 20'ye vardığını atlar.

Moushin ve Larami: Paris'te başlayan ve bütün ülkeyi saran ayaklanmalardan iki yıl sonra, başkentin 18 kilometre kuzeyindeki Villiers-de-Bel banliyösünde küçük bir motosiklete binen Cezayir asıllı Moushin ve Senegal asıllı Larami'ye bir polis arabası çarpar. Çocuklar orada ölür, ama bunun bir kaza olduğuna inanmayan mahalleli ayaklanarak arabaları, mağazaları ve resmî kurumları ateşe verir. İçişleri bakanlığından cumhurbaşkanlığına henüz geçmiş Sarkozy bunun bir serseri ayaklanması olduğunu söylerken, 2005 ayaklanmalarında sakin duran, 30 ayrı ülkeden göçmenlerin yaşadığı mahallede işsizliğin yüzde 20'ye vardığını atlar.

Moushin ve Larami: Paris'te başlayan ve bütün ülkeyi saran ayaklanmalardan iki yıl sonra, başkentin 18 kilometre kuzeyindeki Villiers-de-Bel banliyösünde küçük bir motosiklete binen Cezayir asıllı Moushin ve Senegal asıllı Larami'ye bir polis arabası çarpar. Çocuklar orada ölür, ama bunun bir kaza olduğuna inanmayan mahalleli ayaklanarak arabaları, mağazaları ve resmî kurumları ateşe verir. İçişleri bakanlığından cumhurbaşkanlığına henüz geçmiş Sarkozy bunun bir serseri ayaklanması olduğunu söylerken, 2005 ayaklanmalarında sakin duran, 30 ayrı ülkeden göçmenlerin yaşadığı mahallede işsizliğin yüzde 20'ye vardığını atlar.

Moushin ve Larami: Paris'te başlayan ve bütün ülkeyi saran ayaklanmalardan iki yıl sonra, başkentin 18 kilometre kuzeyindeki Villiers-de-Bel banliyösünde küçük bir motosiklete binen Cezayir asıllı Moushin ve Senegal asıllı Larami'ye bir polis arabası çarpar. Çocuklar orada ölür, ama bunun bir kaza olduğuna inanmayan mahalleli ayaklanarak arabaları, mağazaları ve resmî kurumları ateşe verir. İçişleri bakanlığından cumhurbaşkanlığına henüz geçmiş Sarkozy bunun bir serseri ayaklanması olduğunu söylerken, 2005 ayaklanmalarında sakin duran, 30 ayrı ülkeden göçmenlerin yaşadığı mahallede işsizliğin yüzde 20'ye vardığını atlar.